hastanede gözlerimi açmam ve geri kapatmam bir oluyor.
bu kelimeyi nereden bildiğimi düşüyorum, hastane. ne olduğunu biliyorum, ama aklımda başka hiçbir şey yok. ne bir anı, ne de bir çağrışım.
kapı kırılırcasına açılıyor. gözlerim hala kapalı olduğu için kim olduğuna bakamıyorum. görsem de tanıyacağım bir insan olduğunu düşünmüyorum.
vücudundan yayılan ısıdan çok da iri olmadığını, ama yanı başımda olduğu için algılayabildiğim kokusundan erkek olduğunu anlayabiliyorum.
göz kapaklarım adamı görmek istermiş gibi, beni yarı yolda bırakarak titriyor, son anda açılmalarını engelliyorum. bunlar olurken ayakta duran kişi hala çok fazla öfkeli, duyulabilecek derecede burnundan soluyor.
saymaya başlıyorum.
ilk otuz saniye bedenim geriliyor, tehlikeye karşı hazırlanıyor gibi. kollarım istemsizce öne çıkıyor, dişlerim sıkılıyor
birinci dakikada, gevşiyorum fakat adamda bir değişiklik yok.
iki dakika sonra benden gelmeyen bir yutkunma eşliğinde yattığım yatağın üstünden bir ses duyuyorum.
"uyumadığını bildiğimi ne zaman anlayacaksın merak ediyorum."
gözlerimi aralıyorum, tamamen açmamam adamı incelemek istememin sonucu.
sinirden koyulaşmış, derin kahverengi gözlerini sarı camlı, ip kadar ince çerçeveli bir gözlük örtüyor, ama morarmış ve torbalar bulunan gözaltlarını değil. tam da tahmin ettiğim gibi, iri değil. belli ki vücut ölçüleri, özgüveninin önüne geçmemiş. bilmişlik ve yorgunluk duygularıyla -neredeyse hepsi öfke- beraber gözlerinden çok net
okunuyor.
bedenine tamamen oturmuş lacivert takım elbisesinin kolları, göğsündeki lila rengi kravata yapışmış, bir şekilde önünde bağlı olduğu için kol kasları gözüküyor. belden altının görüş açıma girmemesi, onu tamamen süzmemi engelliyor.beynim o kadar boş ki, adam yakınım olsa bile ne ismini hatırlıyorum, ne yaşını, ya da neyim olduğunu.
gözlerimi ondan çekip odanın diğer ucundaki, karşı duvarda olan cama dikiyorum.
kimse yok.
bu beni, kesintisiz bana bakmayı sürdüren sinirli adamın tek yakınım olduğunu düşünmeme itiyor.
beynimi bir şeyler hatırlamaya zorlasam da, cevap vermiyor. bunu kaldıracak gücüm olmadığının çok fazla farkındayım.