GİRİŞ

129K 2.6K 256
                                    

❤️❄️

MAHFUZ - KAR KIRMIZI

Merhaba Sevgili okuyucu, yeni değil ama geri döndüğümüz bir kurgu bu defa...

Keyifle okunsun.

Bölüm Şarkısı: Manuş Baba - İki Gözümün Çiçeği

"Bir de bakmışsın ki ben gelmişim. Böyle dilim susar da elim... Elim dokunmaz olursa eğer, Bil ki varmışım yani."

Keyifle Okuyun

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Keyifle Okuyun...

2005 - İstanbul Havalimanı

Mahur önündeki panoda akıp giden yazıları bir kez daha okumaya çalıştı. Yedi yaşındaydı ve okumayı yeni sökmüştü. Kitaptan okumak oldukça zorken panodaki harfler o kadar hızlı akıyordu ki kendini bir yarışta gibi hissediyordu. Yazıların başını ve sonunu aklında tutmaya çalışarak, "Bul... gar... ris...ris... tan... 20.30," diye fısıldadı. Bu gidecekleri yerin adıydı.

Bulgaristan Hakkari'ye yakın mı diye düşündü. Geldikleri yolu, annesinden öğrendiği kadarıyla gidecekleri yolu kafasında şöyle bir tartıp biçti ama bir sonuca varamadı. Uçakla İstanbul'a gelmeleri çok uzun sürmemiş gibiydi. O yolculukta çok sıkılmış, ağlamamak için babasının CD çalarından müzik dinlemiş ve geride bıraktığı sevdiklerini unutmamak için sürekli onlarla olan anılarını hayal edip durmuştu. Ancak öncesinde bir de araba yolculuğu yapmışlardı. Onu saymazsa hiç de uzun değildi. Şimdi buradan da adı oldukça komik olan o yere gideceklerdi.

"Budaristan," diye aklında kalan kadarıyla fısıldadı. Pano önünde hızla akmaya devam ediyordu. Dudakları üzüntüyle kıvrılırken gözlerini kırpıştırdı. İsmi komikti ama gülemiyordu. Hiç mutlu hissetmiyordu kendini.

Göğsünün altı garip bir şekilde çok acıyordu. Daha önce böyle olduğunu hiç hatırlamıyordu. Elini oraya götürüp ovuşturdu. Geçmiyordu. Ne yapacaktı böyle? Belki de hasta oluyordu. Annesine söylese, babasını ikna eder miydi? Hasta olunca dayanamazlar diye düşündü. Annesi isterse babası ikna olurdu.

Şöyle dese: Anne boğazımda bir şey var sanki, yutkunamıyorum, canımı da çok yakıyor...

Ağzını havayla doldurup şişirdi ve oflayarak bıraktı. Annesi de bu yolculuğu istiyor gibiydi. Üstelik defalarca gitmek zorunda olduklarını söylemişti. "Görev bu Mahur. Babamız gidiyorsa biz de gideceğiz."

Mahur kendine bunu bir türlü anlatamıyordu. Neden zorunda olacaklardı ki? Babasını çok seviyordu ama Alparslan'ı da çok seviyordu. Yusuf amca da geride kalmıştı. Fatma teyzesini de özlemişti daha şimdiden.

Bunlar ona göre yeterli nedendi. İnsanlar sevdiklerinden ayrılınca mutlu olamazlardı ki. Orada başka arkadaş da bulamazdı. Mahur, Alparslan'dan, İlter'den ve Sinem'den başka arkadaş istemiyordu. Onların yerini kimse alamazdı.

MAHFUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin