Artık zaman kavramı bana daha iyi geliyordu. Uzun zamandır çalışıyordum. Cebime paralar sığmıyordu bir kart almaya karar verdim. Kartı aldım ve anında paramı ona yükledim ama hepsini değil. Biraz para cebimde kalsın diye onları köşeye koymuştum. Hala çalışmaya devam ediyordum. O adamla baya samimiyet kurmuştuk. Adam artık yeterince paraya sahipti nereden mi? Benim kazandığım paranın bir miktarını ona veriyordum. Zaten çalıştığım yerin sahibi bana artık günlük 60 TL veriyordu. Adama her para verdiğimde yüzü gülüyordu. Tabi uzun zamandır vermiyorum o adama para artık oda çalışıyordu. Çalıştığı için adam kızını mahkeme kararıyla almıştı. Kızıyla beni tanıştırmak istemişti fakat benim işim olduğu için bir türlü tanışamamıştık. Bir gün oranın sahibinden izin alıp onunla tanışmaya gittim. Tanıştık adı da Zeynep. Pekte güzel bir kızdı. Bir kahve içtik kızla sonrada sohbet ettik. O gün eve geldiğimde aklımda o vardı. Çok güzel ve iyi ahlaklı bir kızdı ve aklımdan şunu geçirdim. "Sevgilim olsa ne olur acaba?" Sonrada bu fikrimden vazgeçtim. Uzun bir süre daha buluşamadık. Ben çalışıyordum. Adamın yanına gittiğimde bana sürekli benden bahsettiğini benim çok iyi birine benzediğimden bahsetmiş. Ona olan duygularım dahada kuvvetlenmişti. Ama her gün çalışıyordum. Çalıştığım zamanlar onu düşünüyordum. Sürekli aklımdaydı onu sadece 1 kere görmüştüm. Ama yüzü aklımdan çıkmıyordu. Onu görmeyeli uzun zaman olmuştu. Dükkan sahibine ne kadar izin günüm olduğunu sordum. Adamsa bana "Haftada 1 gün" dedi. Bu bana yeterdi. Zeyneple tanışmak için ideal bir zaman dilimiydi. Zeynebe ne zaman müsait olacağını sordum. Oysa bana "Perşembe günü" diye yanıt verdi. O perşembe izin aldım. Tekrar Zeyneple buluşmaya gittim. Zeynebe her seferinde burada oturmayalım sinemaya falan gidelim dedim. Zeynep ise mütevazı bir şekilde bana "Sen nasıl istersen." Dedi. Bundan hoşlanmıştım o gün sadece dolaşıp konuştuk. Bana ilk günlerde benimle tanışmak istemediğini babasının zorlamasıyla benimle tanıştığını söyledi. Bir an kırılmıştım. Sonra devam ederek sonraki günlerde benimle tanışmaktan çok memnun olduğundan bahsetti. O zaman aklım yerine gelmişti. Bir anlık tebessümü aklımı almıştı Zeynebin. Acaba beni ne kadar seviyordu, ne yapmam gerekiyordu? Bunlar kafamı yiyen sorulardı. Sonra içimden daha yeni tanıştınız biraz daha konuşmanız gerek diye geçti. Artık her perşembe günü onunlaydım. O perşembeden sonraki perşembe sinemaya gittik. Bana çok yaklaşmamıştı. Benim içimden omzuna yaslanıp izlemek gelmişti. Onun aklından geçeni bilmiyordum. O gün sinemadan çıktıktan sonra ne yapmak istediğini sordum. Oysa bir parkta oturup sohbet etmeyi tercih etmişti. Benimse tek yapabileceğim şey onun kararına saygı duymak ve dediğini yapmak olmuştu. Oturup konuşmaya başlamıştık bana olan hislerini hiç açık vermemişti. Ne kadar konuştuysak da bana sevdiğini belli etmemişti. Bense her geçen gün onun beni sevip sevmediğini merak etmekle geçiriyordum. Sonraki perşembe dolaşmıştık baya fazla dolaşmıştık ve ben ayaklarımı hissetmiyordum. Ama o beni ayakta tutuyordu. Ona olan sevgim beni ayakta tutuyordu. Onun yanında olmak bana huzur veriyordu. Sadece perşembe günü huzurlu olabiliyordum. Zaman onlayken çok hızlı geçiyordu ve ona daha çok bağlanmamı sağlıyordu. Sonraki perşembe sinemaya gitmiştik. Bir anki cesaretle omzuna yaslanmıştım. Zeynep beni iterek "Sen ne yapıyorsun!??" Dedi. Bir an korkmuştum. Sonra konuşmasına devam etti. "Kızlar omuza yaslanır, o yüzden ben yaslanacağım." Dedi. Buna çok mutlu olmuştum. Omzuma yaslandığında normalde hissettiğimden daha heyecanlandım. O gün filmi izledik. Çıkışta yanıma gelip kulağıma şunları fısıldadı. "Seni çok seviyorum." Kalbim dayanamıyordu az kalsın ona sarılıp öpecektim. Artık çok daha samimiydik. Bende de baya para vardı. Bir sonraki buluşmamızda ona çıkma teklifi ettim oda kabul etti. Babasına da demiştim. Babası da olumlu bakıyordu bu konuya. Artık Zeynep ile beraberdim. Şu anlık çok mutluydum. Hala perşembe günleri buluşabiliyorduk. Babasına Zeynebin bize gelmesi konusunda konuştum. Babası buna izin vermedi. Bir taraftan haklıydı. Her perşembe buluşuyorduk. Bana her seferinde dahada yaklaşıyordu ve bu benim hoşuma gidiyordu. Artık çok samimiydik ve onu çok iyi tanıyordum. Çalıştığım yerdeki adamda bana biraz daha destek olmak için günlük paramı 100 TL yapmıştı. Ama eskisinden daha çok çalışıyordum. Yani daha sıkı bir şekilde çalışıyordum. Perşembe günü yine boş oluyordum. Yaz tatilinin sonuna gelmiştim. Cebimde evlenecek kadar param vardı. Hala çalışıyordum ve hala para geliyordu. Bu konuyu Zeynebe söylediğimde çok mutluydu. Hemen babasının yanına gitmiş ve olan biteni anlatmış. Babasının düşüncesi oldukça olumluydu. Babasını arayıp ne zaman müsait olduklarını sordum. Onlar her zaman müsait olduklarını beklediklerini belirtti. Bense sadece perşembe günü müsait olduğumu perşembeye hazır olmalarını istedim. Perşembe gününe 2 gün daha vardı. Ben kıyafetleri ayarladım. Sonraki gün işlerimi hallettim ve yattım. O mükemmel gün gelmişti. İlk defa gerçekten beni seven biri ile çıkmıştım ve hatta onunla ölümüne bir yola girecektim. Onu çok seviyordum. Tek istediğim şey mutlu olmak ve onuda mutlu etmekti. Ailem bu konuda bana tam destek vermişti. Zeynebi gerçekten istemeye gidiyorduk. Ben çok heyecanlıydım. İçimden bir his çok güzel şeyler olacak diyordu ve sonunda Zeyneplerin evine gelmiştik. Kapıyı çaldık. Bizi Zeynep karşılamıştı ben onu görünce içim içime sığmıyordu.
Görünüşe göre onunda öyleydi. Bizi içeri aldı ve salona götürdü. Oturduk babam babasıyla sohbet etmeye başladı. Bense o ara Zeynebe baka kalmıştım çok güzeldi. İçimden onu kucağıma alıp evden çıkmak geldi. Ama kızı zaten istiyorduk. Kesinlikle verecekti kızı bundan emindim. Babamla sohbetleri bitmiyordu. Çok heyecanlıydım. Bir anda aklıma bir şey geldi. Zeynebe mutfağın nerede olduğunu sordum. O anda babası'da "kızım mutfağa götür oğlumuzu da sende o arada kahve yap" dedi. Beraber mutfağa gitmiştik. Orada o kahveyi yaparken o mükemmel yüzüne bakmak için çok çaba gösteriyordum. Zeynep ise yüzünü göstermemek için her türlü şekle giriyordu. Bir anda gülmeye başladık. O gülerken gözleri beni benden alıyordu. Ona baktıkça içim içime sığmıyordu. Çok mutlu oluyordum. O anda Zeynep bana bir şey demek için bana yaklaşırken ayağı halıya takıldı ve üzerime düştü. Sonra halıda ikimizde uzanmaya başladık. Kahveyi yeni koymuştu. Bir süre uzandıktan sonra Zeynep fırladı ve kahveye baktı. Bana içeri geç diye mırıldanmıştı ben hemen içeriye gitmiştim babalar hala sohbet ediyordu içimden "Ne mübarek sohbetti bu bitmek bilmiyor." Diyesim geldi fakat öyle bir şey demedim kötü şeyler olabilirdi. Bunun farkındaydım. Biraz sonra Zeynep geldi. Elinde kahveler vardı. Önümüzde de küçük sehpalar. Zeynep sırayla herkesin kahvesini koydu ve kahveler içildi acımasız kız kahveme tuzu basmış. Suyu tek yudumda bitirdim. Zeynep kıkırdamaya başlamıştı. Bense ağzımın içindeki tuz cennetinden kurtulmaya çalışıyordum. Neyse işte zaman isteme zamanı olmuştu ve ben heyecandan ölecektim. Babam sonunda Zeynebi istemişti ve ben çok mutluydum babası da kabul etmişti. O gün eve gidip yattığımda uzun bir süre uyuyamamıştım. Sadece Zeynebi düşünüyordum. Bir an önce onunla yaşamayı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Günaydın
Dla nastolatkówHikayede celalin berbat yaşantısından bahsedeceğim beğenirseniz oylayabilirsiniz ve merak ettiğiniz şeyleri yorumlarda belirtebilirsiniz.