💫Giriş💫

1.1K 44 20
                                    

Hello ben geldiiim... 15 aralığa kadar bekleyemedim. Yeni yepyeni ateş eden bir hikayeyle karşınızdayım. Umarım beni yine yalnız bırakmazsınız. Biraz farklı bir kurgusu olan, biraz acı yüklü, arada bir, çok az göz yaşartacak nitelikte bir hikaye olacak gibi. Ayrıca bol bol şarkı olacak kitapta. Bakalım bakalım neler olacak?! Neyse hadi size keyifli okumalar... Seviyorum sizi.

Bölüm şarkısı; Zeynep Bastık ft. Ezgi Mola - Gül Beyaz Gül

💫🌪💫

Ali'den

Asistanım Deniz'in getirdiği son dosyalara da göz gezdirip imzaladıktan sonra sıkıntıyla oflayıp siyah ceketimi arkadaki askıdan alıp omuzlarımdan geçirdim. Gömleğimin yakalarını da düzelttikten sonra aynada görüntüme baktım kısaca. Görüntümden hoşnut olunca seri adımlarla kapıya yürüyüp odamdan çıktım. Deniz ayaklanıp bir şeyler söylemeye başlayacağı esnada onu elimle susturup "Çıkıyorum Deniz ve kesinlikle hiçbir şey için arama beni yarına kadar." dedim biraz sinirli çıkan sesimle.

Deniz sesimden ürküp usulca başını sallarken hızlı adımlarla asansöre ilerledim. Sinirim kesinlikle ona değildi. Sinirim hem şirket hem de mekanlarla aynı zaman içerisinde ilgilenmek zorunda olmamaydı. Kardeşim Mert şirketle ilgilense de mekanları kontrole gitme işini istisnasız ben üstleniyordum. O gidince hem ortamdan rahatsız olurdu, hem de neyi kontrol edeceğini bilemiyordu. Şirkette üstüne düşen görevi eksiksiz yerine getiriyordu Allah vardı. Ama işte benim yetkim olmadan çoğu şey gerçekleşmiyordu. Bu yüzden günümün yarısından çoğunu şirkette dosyalarla geçirirken kalan kısmını da mekanlara denetime gitmekle geçiriyordum. Ah baba ah, ne gerek vardı o kadar sigara içip de ciğerlerini erkenden pert etmeye.

Asansör zemin katta durunca büyük adımlarla şirketten çıkıp dışarıda hazır olan arabama bindim. Özkan kapımı kapatıp şoför koltuğuna geçince bakışlarımı dikiz aynasına çevirip "Bugün hangi mekana gideceğiz Özkan?" diye sordum kardeşim gibi gördüğüm, uzun zamandır benimle olan adamıma.

Arabayı harekete geçirirken "Ağabey bu gece Rage&Love'a gideceğiz. Polat'ın söylediğine göre mekana uyuşturucu sokmuşlar ağabey. Normalde orası pek sıkıntı yaratmıyordu ama ortalığı boş bulunca onlara da bir öz güven gelmiş." dedi Özkan bakışlarını arada yoldan çekip bana çevirirken. Başımı ağır ağır sallayıp "Bu mekan bize baya ters yolda değil mi?" diye sorduğumda yüzünü buruşturup "Aynen ağabey, bir de akşam trafiğini biliyorsun İstanbul'un. Yaklaşık iki saatlik yolumuz var." deyince yalnızca başımı sallamakla yetindim.

"Ağabey bir şey daha var..?" dedi Özkan yüzündeki kararsız ifade ile. Kaşlarım istem dışı çatılırken "Söyle koçum söyle! Başka ne dert var başımızda?" dedim biraz sert çıkan sesimle.

"Ağabey Harun vardı ya dövüş işinde son dönemde kendini belli etti. Bunun elinde biri varmış, denilene göre adam tuttuğunu deviriyormuş. Bu Harun iti de atıp tutmuş Fırtına Cesur bile gelse yenemez diye. Anlayacağın bu herife dersini vermemiz lazım."

"Ulan şerefsiz durduk yere başıma iş açtı. Ama ben de Fırtına Cesur isem o sözlerini teker teker götüne sokarım onun. Sen konuş en kısa sürede, bir maç ayarlasınlar. Görsün bakalım kimmiş Fırtına!"

"Emrin olur ağabey, ben en kısa zamanda halledeceğim bu meseleyi." deyince konu kapanmış oldu.

Cebimden telefonumu çıkarıp e-mail'lerimi kontrol ettim. İş ile ilgili kafama takılan birkaç noktayı Mert'e mesaj olarak yolladım ilgilenmesi için. Ağrıyan boynumu kütletip başımı arkamdaki koltuğa iyice yaslayıp bakışlarımı filmli camdan dışarı çevirdim. O kadar gergindim ki rahatlamam gerekiyordu. "Özkan, bu gece için pezevenk Tahir'i ara. Bana bir oda ayarlasın." dediğimde hızlıca başını salladı.

Bugünlerde çiftliğe babamlara da uğramam gerekiyordu ama elimden bugünlük bir şey gelmezdi. Bu saatten sonra hayatta bizimkiler uyumadan yetişemezdim. Üstelik Elif en son benden pasta istemişti. Bir pastanenin ismini söylemişti ama onu bile hatırlamıyorum. Neymiş efendim eve siparişleri yokmuş, orası Mert'in yoluna tersmiş, bana daha yakınmış, çok güzel yapıyorlarmış bilmem ne bilmem ne!

Hanım efendi bizi resmen parmağında oynatıyordu. Her istediğini yapmamızın sebebi en küçük evlat ve kız olmasından kaynaklıydı. Gerçi bunlar makul sebepler değil. Önemli olan onun şımartılarak yetiştirilmiş olmasıydı. Elif'in isteklerini çoğunlukla ben yerine getiriyordum ya ona da neyse. Mert ile pek anlaşamadıkları için ya da bir başka değişle nazı bir bana geçtiğinden her isteğini ben yerine getiriyordum. Üstelik bu sene üniversitede son senesiydi ve oldukça stresli bir dönemdi onun için. Saçma sapan bir şekilde üç sene boyunca derslerine dikkat etmemiş ve son senesinde ortalamasını üçün üstüne çıkarmaya çalışıyordu prenses. Arızalı prenses.

Trafiğin sıkışık olması yetmezmiş gibi durduk yere kornaya basan sikik heriflere gidip bir posta da ben atmamak için kendimi zor tutarken sonunda saat dokuzu çeyrek geçe mekanın önüne gelmiştik. Özkan hızla arabadan inip kapımı açtığında ben de ceketimin yakasını düzeltip telefonumu cebime attım. Kolumdaki saati düzeltip arkamdan gelen Özkan, Polat ve Erol'la mekana doğru ilerledim. Gözüm fosfor ile süslenmiş Rage&Love yazısına çarparken umursamazca kapıya ilerledim.

Kapıdaki koruma beni tanıyıp hızlıca içeri doğru buyur ederken sadece başımı sallamakla yetinip içeri girdim. Slow bir müzik kulaklarımı doldururken boğuk bir ses de bu sese eşlik ediyordu. Uzun holü aşıp oldukça dolu olan mekana girdiğimde kulağıma çalınan sesle olduğum yerde kaldım.

Bahar dallarına ayaz vurunca
Boynun bükülüp yas olunca
Sen bir güldün ben bir gonca
Nasıl büyürüm sensiz olunca
Sen olmasan ben solarım
Gül beyaz gül açarım
Sen olmasan ben solarım
Gül beyaz gül açarım

Bakışlarım sesin merkezini ararken karşılaştığım katran karası gözler sertçe yutkunmama sebep oldu. Üzerinde yanan ve yalnızca onu aydınlatan beyaz gür ışık gözlerinde küçük parıltılara sebep oluyordu. Ya da ben öyle sanıyordum. Esmer öpülesi teni ışıl ışıl parlarken elbisesinin açık bıraktığı köprücük kemiğinin üzerinde bir parmak izi büyüklüğünde ben vardı. Kalçalarına kadar ulaşan kahve saçlarını ardına savurduğunda gözlerimiz kesişti. Kalbimde tuhaf bir his peydah olurken ikinci kez sertçe yutkundum. Gözleri bende fazla oyalanmadan kapanıp şarkıyı hissedercesine söylemeye devam ederken girdiğim transtan çıkmaya çalıştım. Bana ne oluyordu böyle Allah aşkına? Bu kız kimdi? Şuan deli gibi atan kalbim ne saçmalıyordu? Peki ya bu güzel ses bana neden huzur veriyordu?

💫🌪💫

Bu bölüm giriş niteliğinde olduğu için oldukça kısa. Beni bilenler bilir giriş bölümlerim her zaman kısa olur ama diğer bölümlerin sonu gelmeyecek kadar uzar. Neyse işte öyle... Söyleyin bakalım nasıl buldunuz bölümü?

Bölümler Anka bittikten sonra gelmeye başlayacak. Duyurulur...

FIRTINAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin