Pencerenin önündeki çıkıntı sığabileceğim büyüklükteydi. Kışın beton soğuk olduğu için örtü ve birkaç yastık koymuştum oturduğum yere. Pencere sonuna kadar aralık, Kasım soğuğu odamdaydı. Doğalgaz, faturalar ödenmediği için kısa bir süre önce kesilmişti. Titrememi engellemek için kendimi kasmaktan her yerim ağrıyordu. Kaslarımı özgür bıraksam çenem titremekten dişlerimin ağrımasına neden olurdu.
Isınabilmek için yanıma aldığım kahve fincanı, uyuşan ellerimi yavaştan kendine getirirken, ayak ucumda duran yanımdan ayırmadığım sigara paketine doğru uzandım. Paketten aldığım daldan sonra son iki tane kalmıştı; bu gece idare edebilmeyi umut ediyordum.
Elimle çakmağın ateşini rüzgar söndürmesin diye siper aldım. İçime çektiğim nefesle beraber gördüğüm kızıllık içimi rahatlatmıştı. İkinci nefesle ciğerlerim bayram etmekle isyan etmek arasında kalmışken, çoğunlukla sessizde olan telefonum gelen titreşimle beraber varlığını belli etmişti.
Bildirim çubuğunda okunmamış dört mesaj olduğu belli oluyordu.
Bilinmeyen Numara: Elindekinden ne zaman vazgeçeceksin? (01:34)
Bilinmeyen Numara: Ölmeni istemiyorum. (01:34)
Bilinmeyen Numara: Lütfen yaşa. (01:34)
Bilinmeyen Numara: En azından benim yaşamam için. (01:36)
SELAAAAM!
UMARIM BEĞENMİŞSİNİZDİR! OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN. 🖤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HELIANTHUS -Texting
Teen FictionBilinmeyen Numara: Elindekinden ne zaman vazgeçeceksin? Bilinmeyen Numara: Ölmeni istemiyorum Bilinmeyen Numara: Lütfen yaşa Bilinmeyen Numara: En azından benim için (YARI TEXTİNG BİR HİKAYE)