Selamlar öncelikle. Ne kadar geç kaldığımın farkındayım... Her gün bölüm atarken birden bir hafta ara vermem üzücü biliyorum. Ama hastaydım😩 Bu yüzden yazamadım. Instagram hesaplarıma bile edit yaparken kötü oluyordum. Son iki gündür daha iyiydim, ben de bölüm yazdım. İyi okumalar. Ağlarsınız falan, peçete alın yanınıza😉
•
•
İki gün içinde sahneleri de ayrı olduğu için hiç iletişime girmemişlerdi. Dönüşte herkes kendi aracıyla döndü Mumbai'ye. Katrina evinde Isabelle ile vakit geçiriyordu. Dışarı çıkmak istemiyordu. Kardeşi ona ne zaman dışarı çıkalım, gezelim, gibi şeyler dese de o bunu reddediyor, evde gün boyu yatıyordu. Kafasını dağıtmak için gittiği spor ona yetmiyordu bazen. Arada sırada gittiği kapalı yüzme havuzu da dinlendirmiyor değildi onu.Salman ailesi ve Iulia ile çıktığı tatilde gayet mutluydu. Aklındaki tek karmaşa, tek sorun Katrina'ydı. Onu düşündükçe içi buruluyordu. Bundan birkaç ay önceki Salman Khan'ın Katrina Kaif hakkındaki düşünceleri ve şimdiki düşünceler çok farklıydı. Katrina'yu unutmak, aklından çıkarmak istiyordu. Ona zor gelen ama mutlu olmaya çalıştığı bu süreçte, onu unutmak istedikçe, Iulia'yla zaman geçiriyordu. Iulia'da gördüğü Katrina sayesinde mutlu olduğunu düşünüyordu. Ama aslında hiç de mutlu değildi.
İkisi de yaklaşık iki aylık bu süreyi bu şekilde geçirmişti. Haziran gelip çattığında "Basın konferansı" hazırlıkları ve telaşları da başlamıştı.
Salman tatilinden dönünce evinde tekrardan düşüncelere dalmıştı. Onu ve yakın zamanda gidecekleri IIFA törenlerini iple çekiyordu. Özür dilemek istiyordu ondan. O gece onunla beraber olmadığı için. Ona sadece sarılıp uyumadığı için. Yan odadan gelen hıçkırıkları duysa bile elindeki izmariti bırakıp onun yanına gitmediği için. Ona sarılamadığı için. Onunla o geceden sonra bir kez bile konuşmadığı için...
Çok pişmanlıkları vardı Salman'ın. Ama sadece onun için geçerli olmayan "Pişmanlıklar ve 'keşke'ler yalnızca bir kelimeden ibarettir." sözüne de karşı gelemezdi. Herkesin yaptığı gibi.
Birkaç gün sonra, New York seyahatine beş gün kala akşam saat sekiz civarında Katrina'yı aradı. Katrina elinde kahvesi, önünde kitabı ile kafa dinlemeye çalışıyordu. Isabel birkaç günlüğüne Londra'ya gittiği için sıkılıyordu. Kitap ve telefon arkadaşı oluyordu hep. Kadın kitabın derinliklerine daldığı sırada telefonunun sesiyle irkildi. Hissetmişti sanki. Kalbi hızla çarpmaya başlarken derin bir nefes alıp verdi ve telefonu eline aldı.
Adını gördüğü anda alt dudağını dişledi ve oflayıp ikilemini yaşamaya başladı. Açmak istiyordu. Ama açmak istemiyordu da. Ne yapacağını düşünürken bir anlık hareket ile açtı telefonu.
Birkaç saniye ses gelmesini bekledi. Ancak Salman hiç ses vermiyordu.
Titrek sesiyle "Alo?" dedi Katrina.
Salman kadının sesini duyduğu anda sert bir şekilde yutkundu.
"Katrina?"
Katrina kulaklarında duyduğu kendi adıyla heyecan yapmıştı ister istemez. Ama yenik düşmemeye çalıştı.
"Salman?"
"Nasılsın?"
Katrina bu klişeleşmiş soruyu bekliyordu zaten. Öyle olmasa da hep yaptığı gibi "İyiyim." dedi. "Sen nasılsın?"
"Teşekkür ederim. İyiyim."
Katrina Salman'dan beklemişti bir şey. Ama o sadece susuyordu. Aklına gelen gece ile yüzünğ buruşturdu kadın. Gözlerini sımsıkı kapatırken sesini daha da ciddileştirince "Ne olmuştu? Neden aradın?" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tere Naam
RomanceBazı yarım kalan hikayeleri tamamlamak güç gerektirir. Bu yolda yürüyecek olan Salman ve Katrina'nın aşkını konu alıyoruz bu kurguda. 2017 ve sonrası diyerek başlıyoruz hikayeye.