07/48.
Pek çok insana göre uyanmak için erken bir saat olabilir ama benim için değil, bakmam gereken sevimli bir kedim ve bitkilerim olduğu için evin tüm işlerine yetişmek bazen zor olabiliyor. Ormanın yaklaşık yirmi kilometre içinde tahtadan bir evde yaşıyorum ve ben yapmazsam kedimi besleyecek kimse yoktu, bu yüzden zorlanarak da olsa ayağa kalktım ve salona indim. Annem dün gece üç kez mesaj atmış, bir kere de aramıştı.
"Yemeğini yedin mi?"
"Neden mesajlarıma cevap vermiyorsun?"
"Jaemin! Telefonunu aç!"
Telefonumu koltuğun üzerine fırlatıp mutfağa geçtim, beni o kadar umursuyor olsa evinden gidip onu üvey babamla baş başa bırakmam için elinden geleni yapmazdı.
Erzak dolabını açıp en aşağıdaki raftan mamasını çıkarıp hippi'nin beslenme kabına döktüm ve mavi yemek kabını her zamanki yerine bırakıp bahçeye çıktım.
Evde perdeleri, pencereleri ve hatta kapıyı bile daima açık bırakıyordum çünkü zaten etrafta kimse yoktu. Buradan biraz uzakta bir vahşi yaşam bölgesi vardı ancak etrafı tellerle çevrili olduğundan buraya herhangi bir hayvanın gelmesinden korkmuyordum bu yüzden de dışarıya çıktığımda her zamanki gibi evimin kapısını kapatmadım.Küçük bahçemde tam on çeşit sebze ve yeşillik yetiştiriyordum ve hepsinin büyüyor olduğunu görmek gurur vericiydi.
Bütün bitkilerimi sulama işini bitirdiğimde hortumu toplayıp çeşmenin yanına bıraktım ancak ağaçların arasından gelen bir ses öylece eve girmeme engel oldu.Sanki birisi neredeyse düşüyormuş, ayağı kaymış gibi bir ses çıkmıştı. Adımlarımı ağaçlığa doğru çevirdim ancak evin içinden yükselen zil sesi dikkatimi dağıttı ve doğruca içeriye koştum. Annemin aradığına emin sayılırdım ve eğer bir kere daha onu görmezden geldiğimi düşünürse buraya gelmeye çalışması çok yüksek bir ihtimaldi.
İçeriye koşar adımlarla girip aramayı cevaplandırdım,
"Ne?""Jaemin, neden telefonlarımı açmıyorsun?"
"Uyuyakalmışım anne, telefonumda oturma odasındaymış. Önemli bir şey mi var?"
"Sen benim oğlumsun Jaemin, seni aramam için önemli bir şey olmasına veya bir sebebe ihtiyacım yok. Merak ettim ve aradım."
"Keşke biraz olsun inanabilsem sana."
"Na Jaemin, kiminle konuştuğuna dikkat et!"
"Kapatıyorum anne, belki de bir süre konuşmasak daha iyi olacak."
Bir şey söylemesine fırsat vermeden telefonumu tamamen kapattım ve tezgahın üzerine bırakıp duş almak için odama çıktım. Bahçede çalışmak her zaman yorucu oluyordu ancak beni asıl yoran şey annemin tavırlarıydı bu yüzden rahatlamak için küveti doldurdum ve suya sevdiğim kokulardan döktüm.
Şimdi düşündüğümde pek çok ipucu olduğunu görüyorum, biraz aklım olsaydı o küvete hiç girmezdim. Ancak en az iki saatimi suda geçirdim ve sonra da üzerimi giyinmek için odama girdim, perdelerim açıktı ancak bunu umursamadım. Gözlerimi manzarada gezdirip üzerimdeki havluyu omuzlarımdan kaydırdım ve üzerime yalnızca iç çamaşırı, kısa bir şort ve dizlerimin üzerinde biten bir uzunkollu giydim.Saçlarımı bile taramadan yatağıma girdim ve biraz uyudum, duşta iki saat geçirmek beni yormuştu ve güçten düşmüştüm. Ancak uyandığımda ince pikemin üzerime örtüldüğünü görmek beni şaşırttı, hatta annemin geldiğini bile düşündüm. Belki de beni gerçekten umursuyordu ve kötü geçen telefon konuşmamızın ardından evime gelip aramızı düzeltmek istemişti.
Ancak aşağı indiğim zaman annemin evimde olmadığını gördüm, hiçbir yerde yoktu ve evin önünde arabasını da göremedim. Belli ki üşüyüp üzerime örtüyü kendim çekmiştim. Bu beni düşündüğümden daha çok etkiledi ve öğleden sonramı hiçbir şey yapmadan televizyon izleyerek ve dondurma yiyerek geçirdim. Ormanın sessizliği düşünmem için daha elverişli bir ortam sağlıyordu ancak bu gün hiçbir şeye kafa yormak istemiyordum, bu yüzden en sevdiğim müzik kanalını açıp televizyonun sesini yükselttim ve mutfağa geçtim.Çalan şarkıyı mırıldanarak ve dans ederek, berbat görünen ancak ortalama bir tadı olan sıradan bir yemek pişirdim. Bir süre sonra yaptığım şeyin saçmalığı yüzünden kahkaha atmaya başladım ancak ağlamaya başlamam uzun sürmedi ve yere oturup ellerimi gözlerimle kapattım.
Tanrım, yirmi yaşındaydım.
Yaşıtlarım arkadaşlarıyla hayatlarını yaşıyor ve asla yalnız oldukları için ağlama veya gülme krizlerine girip kafayı sıyırmıyorlardı. Neden bir apartman dairesinde değil de babannemin dağ evinde yaşıyordum?
Ben olsam ben de kendime konuşmazdım, gerçek bir ucubeden başka bir şey değildim.Gözyaşlarımı silip tabağımı aldım ve yeniden televizyonun karşısına geçtim ancak bu sefer müzik dinlemek istemiyordum. Ses seviyesini yeniden normal bir düzeye getirip haber kanallarını gezmeye başladım. Yerel kanalı gördüğümde durakladım ve kumandayı yan tarafıma bırakıp yemek yemeye başladım. Ölü bulunan insanlar, annesinden şiddet gören küçük bir kız ve daha bir çok içimi daraltan haber duyduktan sonra televizyonu tamamen kapattım ve karar vermeye çalıştım, annemi aramalı mıydım?
Belki de onu kırmış ve kendini kötü hissetmesine sebep olmuştum. Telefonumu bulmak için koltuğa bakındım ancak onu en son mutfak tezgahına bıraktığım aklıma gelince ayağa kalkıp saate baktım.
22.34
Uyuyor olabilir miydi?
Belki o da benim gibi bu meseleyi kendisine dert edinmişti ve uyuyamıyordu. Bunları düşünerek mutfağa girdim ancak telefonum tezgahın üzerinde yoktu. Lanet olası eşyalar hep bir işe yarayacakları zaman ortalıktan kaybolmazlarmı zaten?
En az yirmi dakika telefonumu aradım ancak hiçbir yerde yoktu. Hippi almış ve oyuncaklarının arasına bırakmış olabilir miydi?
Telefonum şu anda ganimet olarak görebileceği en son şey bile olmadığından yukarıya, yatak odama çıktım.Sevgili kedimin hoşlandığı her şeyi yatağımın altına saklamak gibi bir huyu vardı ve ne zaman bir eşyamı kaybetsem nerede olduğunu tahmin etmekte hiç zorlanmıyorum. Yatağımın altını kontrol ettim hatta tüm odaları tek tek gözden geçirdim ancak hiçbir yerde yoktu. Bıkkın bir nefes verip yeniden mutfağa indim, belki tezgahtan düşüp dolabın altına kaymıştı.
Ancak dolabın altını kontrol edemedim, yerimden kıpırdayamadım ve hatta nefes bile alamadım çünkü evimin dış kapısı kapalıydı...
Her zaman daha serin olması için açık bıraktığım ve bundan oldukça emin olduğum dış kapı kapalıydı, anahtar da üzerinde değildi.
Korku bedenimi ele geçirirken hâlâ ne yaşadığıma anlam veremiyordum.O an aklıma pek çok fikir geldi ancak en mantıklı olanı pencerelere koşmak, aşağı atlamak ve ormana gizlenmekti. Belki bu planı uygulamış olsam kurtulma şansım olabilirdi,
ancak bunu yapmadım.Bana bunu yaptırmayan içgüdüyü asla affetmeyeceğim.
Bunun yerine birinci kattaki ortak banyoya koştum, beni daha iyi kapana kıstırabilsin diye ona fırsat vermek istermişim gibi...
Kötü bir fikirdi, zaten o an pek düşünebildiğim de söylenemez. Ben henüz banyoya ulaşmadan birisi saçlarımı diplerinden sıkıca kavradı ve başımı sertçe banyo kapısına çarptı. Gözlerim kapanmadan ve acı bütün bilincimi ele geçirmeden önce tek düşünebildiğim şuydu;
"Neden?"
****
ŞİMDİ OKUDUĞUN
big black ugly wolf - nomin
Mystery / ThrillerO an aklıma pek çok fikir geldi; en mantıklı olanı pencerelere koşmak, aşağı atlamak ve ormanda gizlenmekti. Belki bu planı uygulamış olsam kurtulma şansım olabilirdi, ancak bunu yapmadım. Bana bunu yaptırmayan içgüdüyü asla affetmeyeceğim. Bunun ye...