little visitor

1.5K 147 230
                                    

Jeno'nun evi oldukça güzeldi ve burada zaman geçirmeye alışmaya başlıyordum. Sabah uyandığımda, ormana bakan geniş camlı odadaki koşu bandında spor yapıyor, duş alıp üzerimi giyindikten sonra da bizim için kahvaltı hazırlıyordum. Buraya geldiğimizden bu yana neredeyse bir hafta geçmişti ve beni bile şaşırtacak şekilde Jeno gayet normal davranıyordu.
Öğün atlamama müsamaha gösteriyor, onunkilere ters bir fikrimi söylediğimde bağırmıyor ve hatta banyodayken kapımı kilitlememe bile izin veriyordu. Bütün bu davranışlarının birden ortaya çıkmış olması beni hem şaşırtıyor hem de şüphelendiriyordu.

Madem kontrol edemediği kadar büyük bir öfke problemi yoktu o halde bunun öncesinde neden ani krizler geçirmişti?
Beni yemek yemediğim için neredeyse öldürecek olan Jeno'ya ne olmuştu?

Bütün bu sorular aklımı kurcalıyor olsa da hiç birisine cevap alamayacağımın farkında olduğum için sessiz kalmayı tercih ediyordum. Zaten Jeno'yu sinirlendirmek gibi bir niyetim de yoktu.

Yine her zamanki gibi erken uyanmıştım ancak bu sefer koşu bandına gitmek yerine yatakta kalmayı tercih ettim. Ellerimi başımın altına yerleştirip yanı başımda uyuyan Jeno'yu izlemeye başladım. O kadar masum ve temiz görünüyordu ki nasıl olup da cinnet geçirdiği zamanlarda olduğu gibi birisine dönüşüyor anlayamıyordum.

Derin bir nefes alıp başımı Jeno'nun yüzüne biraz daha yaklaştırdım ve elimi çekinerek de olsa yanağına değdirdim. Yumuşacık tenine değen parmaklarım adeta elektrik çarpmış gibi titriyordu. Şansımı bir kere daha deneyip bu sefer avucumun içini yasladım yanağına.
Onu sevmek, ona dokunmak, elinin altındaki teni o kadar güzel hissettiriyordu ki, bana yaptığı her şeyi unutmaya gönüllü oluyordum.

Elimi yavaşça kımıldatıp Jeno'nun yanağını okşamaya başladığımda hafifçe gülümsemiş ve elimi tutmuştu. Tutuşundan kurtulmaya çalıştım çünkü beni utandırıyordu ancak Jeno bileğimi sıkıca kavrayıp sevimli bir şekilde mırıldanmıştı,
"Jaemin, bana dokunduğun için sana kızacak değilim."

Ellerimi Jeno'nun yanaklarından çekip kendime makul bir bahane düşünmeye başlamıştım.
"Kahvaltı hazırlamaya gidecektim ben-"

"Bugün kahvaltıyı ormanda yapmak istiyorum."

Gözlerimi Jeno'ya dikip bu çılgın teklifini hiç onaylamadığımı göstermeye çalıştım ancak umrumda bile olmadı. Fikrine yönelteceğim en ufak bir alay veya küçümseme belirtisi bile sinirden kendini kaybetmesine sebep olabilirdi bu yüzden elimden geldiğince tekdüze bir ses tonuyla mırıldandım,
"Orman kahvaltı yapmak için tehlikeli ve soğuk olmaz mı?"

Jeno beni duymuyor gibiydi, ellerini uzatıp saçlarımı kavrarken keyifli bir şekilde söyledi,
"İkimiz için sandiviç hazırla, salam eklemeyi de unutma ve üzerine kalın bir şeyler giyin, güzel olacak."

Başımı hafifçe salladım, beni duymazdan geldiği veya kendi fikrini dikte etmeye çalıştığı zamanlar, aklıma eski anılarımız geliyor ve kendimi yeniden ondan korkarken buluyordum. Jeno, saçlarımdaki ellerini yavaşça gevşetip yüzünü bana yaklaştırmış ve dudaklarını benimkilerin üzerine yaslamıştı.
Beni öpmüyor yalnızca sessiz nefesler alıyordu, öyle eşsiz bir kokusu vardı ki yavaşça gözlerimin kapanmasına sebep olmuştu. Jeno da gözlerini kapatıp burnunu yavaşça boynuma değdirdiğinde elimde olmadan adını sayıkladım.
"Jeno."

Dudakları boynumdaki gezintisine bir ara vermiş ve gözleri anında benimkileri bulmuştu, ne istediğini biliyordum. Artık onu daha iyi tanıyordum.
Ancak istediği şeyin benin için çok zor olduğunu anlaması gerekiyordu, ona henüz bedenimi sunacak kadar güvenemeyeceğimi anlamalıydı. Gözleri avını izleyen bir kaplan gibi beni izliyordu, yavaşça elimi kaldırıp Jeno'nun geniş omuzlarını iteklediğimde homurdanarak yüzünü geriye doğru çekmiş ve yavaşça yataktan çıkmıştı.
Neden bilmiyorum ancak üzülmesini gerçekten istemiyordum bu yüzden sessizce mırıldandım,
"Bana dokunabilirsin Jeno, yani demek istediğim bu senin için gerçektende önemliyse-"

big black ugly wolf - nominHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin