do not try to escape

1.6K 161 251
                                    


Korkak bir insan olduğumu inkar etmeyeceğim, Jeno'dan ödüm patlayacak kadar korktuğumu da öyle ancak korkunun bile bana yaptıramayacağı şeyler var. Örneğin sırf bana yapabileceklerinden korkuyorum diye tanımadığım bir adamın kucağına gitmem.
Asla yapmam bunu.
Bu yüzden beni çağırdığında yanına gitmek yerine olduğum yerde durdum ve yüzünü izledim, ciddi miydi? Kesinlikle öyle görünüyordu.

Dağınık sarı saçları onu olduğundan daha ürkütücü gösteriyor ve duygusuz bakışları aklımı kaçıracak kadar korkmama sebep oluyordu. Yine de kucağına gitmedim, o da tekrarlamadı. Gözlerini gözlerimden bir saniye olsun çekmedi ve ardından yavaşça konuşmaya başladı, ki bu her şeyi daha beter hale getirmekten başka bir şeye yaramıyordu.

"Neden ben sinirlenmeden hiçbir şey yapmıyorsun?"

Sesimin fazla isyankar çıkmamasına özen gösterek cevapladım.
"İstemiyorum."

"Sana kucağıma gelmek istiyor musun demedim. Sana hiçbir şey sormuyorum çünkü seçim hakkın yok. Buradasın ve burada olmaya devam ettiğin sürece de ben ne istersem onu yapacaksın."

"Ne zaman bırakacaksın beni?"

"Uslu bile durmazken mi?"

"Lütfen, ben gitmek istiyorum."

Jeno beni elimden tutup dizine doğru çekiştirdiğinde ona engel olmadım, buna yetecek gücüm olduğundan da emin değildim zaten. Sadece ağlamamaya veya asilik yapmamaya çalıştım çünkü onu sinirlendirmek istemiyordum. Beni yavaşça dizine oturttu ve sağ kolunu belime sıkıca sardı, itiraz etmedim.

Yüzümü izleyip sol elini kaldırdığında bana vuracağını sandığım için gözlerimi kapatmıştım ancak yüzüme herhangi bir darbe inmeyince gözlerimi yeniden araladım, eli yavaşça çenemi ve dudaklarımı okşamaya başladı.

"Seni gördüm Jaemin, bütün gün izledim seni. Ben seni burada zorla tuttuğum için burada kalmak istemiyorsun yoksa gidebileceğin kimsen yok, değil mi?"

Bu soruya nasıl cevap verebilirdim ki?

"Lütfen-"

"Lütfen ne? Hadi cümleni bitir. Lütfen seni bırakayım mı? Peki. Kimin yanına gideceksin?"

Dudaklarım titremeye başlamıştı ancak ağzımı açıp tek kelime dahi edemiyordum. Eğer dediği gibi bütün gün beni izlediyse bu ben bahçe sularken ağacın arkasından gelen sesleri de açıklardı ve beni depresyondayken gördüğü anlamına gelirdi. Annemle kavga ederken, yalnızlığıma isyan edip sinir krizi geçirdikten sonra ağlarken...
Hepsini görmüş ve esir almak için beni seçmişti çünkü zayıf olduğumu biliyordu.

Ondan kaçamayacak kadar zayıftım üstelik kaçsam bile gidebileceğim hiçbir yer yoktu. Çaresiz ve acınası durumdaydım. Gözümden bir damla yaş süzülmüş ve Jeno'nun eline kadar uzanmıştı ancak bunu umursamadı, baş parmağını alt dudağıma bastırdı dudaklarımın aralanmasını sağladı ancak ağzımdan tek kelime dahi çıkmıyordu.

"Konuşsana Jaemin, yoksa Nana mı demeliydim?"

Başımı hızla ona çevirdiğimde bana gülümsemişti ve aynı anda hem bu kadar güzel hem de ürkütücü olması tüylerimi diken diken etti. Nana, büyükannemin bana taktığı lakaptı ve yatağımın yanındaki komidinin üzerinde yer alan resmimize şunu yazmıştı,
"Seni seviyorum Nana!"

Jeno'nun odama girdiğini zaten biliyordum, dolabımı kafasına göre boşaltmış ve odamdaki tüm kesici aletleri alıp beni yatağıma zincirlemişti ancak özel hayatımı bu denli yakından görmesi beni çileden çıkartmıştı ve konuşurken dişlerimi sıktığımı bile fark etmedim.

big black ugly wolf - nominHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin