Uzun bir duştan sonra odama girdiğimde kendimi çok daha mutlu hissediyordum. Jeno, her zamanaki tavırlarının aksine son günlerde fazla iyi niyetli davranıyordu ve bu zaten ilgiye ya da biraz olsun sevgiye muhtaç kalbimi ona karşı fazlasıyla yumuşatmıştı. Beni kaçırdığının farkındaydım, bu gerçek hala benimleydi ancak artık hayatımı mahvetmiyordu. Artık ondan yada buradan nasıl kaçacağımı düşünerek saatler harcamıyordum.
Yalnızca bazı akşamlar keşke başka türlü tanışsaydık diyordum kendi kendime, sonra nasıl tanışabilirdik bunları düşünüyordum.
Beni bir arkadaşım mı onunla tanıştırırdı, karşıdan karşıya geçerken mi çarpışırdık veya ellerimiz aynı kapı tokmağında mı buluşurdu?
Bu ihtimalleri düşünmeyi bitirdiğimde ilk buluşmamız hakkında kafa yoruyordum. Beni nereye götürürdü acaba?
Şık bir restaurant? Pek sanmıyorum.
Güzel bir yürüyüş onun daha çok hoşuna giderdi.Bunları düşünmemin aptallık olduğunu ve ona kapılmamın çok yanlış olduğunu düşünüyor olabilirsiniz ancak ona karşı çok karmaşık şeyler hissediyorum. Üstelik nasıl hissettiğimi açıklamam bile mümkün değil.
Aklım hala bu karmaşık duygularla meşgulken dolabıma doğru ilerledim ve kendime giyecek bir şeyler bakınmaya başladım. Hale bakın ki Jeno bana giymem için sayılı kıyafet verdiğinden (onları uç uca bağlayıp pencereden kaçmamdan endişeleniyor olabilirdi) şimdi dolabımda giyecek tek bir kıyafet bile yoktu.
Üzerimdeki bornozun içinde rahatsızca kıpırdanıp kapımı araladım ve aşağıya doğru bağırdım,
"Jeno kıyafetim kalmamış."Kısa bir süre sonra aşağıdan cevapladı.
"Yatağımın üzerine temiz kıyafetler bıraktım."Dolabımın kapağını yavaşça itekleyerek kapattım ve Jeno'nun şimdiki odası olan eski yatak odama doğru yürümeye başladım. İçeriye girdiğimde ilk fark ettiğim şey odamın içerideki eşyalar yönünden pek değişmediği halde aura yönünden bambaşka bir hale büründüğü olmuştu.
Odamda bir çalışma masası, dolabım, yatağım ve yerdeki tüylü halıdan başka hiçbir şey yoktu. Üstelik yatağım da eskisi gibi görünmüyordu, krem rengi çiçekli yatak örtülerim gitmiş yerine lacivert bir örtü gelmişti. İzlemeyi bırakıp yatağın yanına ilerlediğimde yıkanıp kurutulmuş kıyafetlerimi gördüm ve arkama dönüp Jeno'nun etrafta olup olmadığını kontrol ettim, buralarda görünmüyordu. Muhtemelen mutfakta kahvaltılık bir şeyler hazırlıyordu.Etrafta olmaması beni rahatlattı ve kapıları kapatmak yasak olduğu için, gıcırdayan kapıyı hafifçe itekleyip üzerimdeki bornozun omuzlarını indirdim. Ancak ben henüz elimdeki uzunkolluyu giyemeden Jeno'nun güçlü kolları belime dolanmıştı,
"Çok güzel kokuyorsun""Üzerimi giyinecektim."
"Giyinebilirsin."
Yaptığı zorbalığı görüyorsunuz değil mi?
Böyle anlarda bana ondan nefret etmemden başka çare bırakmıyordu. Şimdi ona uzaklaşmasını ve o varken giyinemeyeceğimi söylersem mutlaka beni bizzat giydirmeye kalkışacaktı ve eğer onun önünde giyinmeye kalkarsam da bu sefer bana dokunmaya çalışacaktı. Kesinlikle kurtuluşum yoktu. Derin bir nefes alıp şansımı denemeye karar verdim,"Ben üstümü odamda giyinirim."
"Az önce soyunuyordun zaten, durma devam et."
"Ama sen buradasın ve-"
"Merak etme güzelim seni utandırmamak için çenemi kapalı tutmaya çalışırım ancak gözlerim için aynı şeyi söyleyemeyeceğim."
"Baksana ben saçlarımı tekrar yıkayayım en iyisi çünkü hala biraz kötü kokuyorlar- ah"
Yalanım, Jeno'nun saçlarımı sıkıca kavraması ve kendi yüzüne doğru çekiştirmesi yüzünden yarıda kesilmişti. Gözlerini kapatmış saçlarımı koklarken yemin ederim ki bir psikopata benziyordu, başka hiç bir şeye değil.
Ben kıpırdamayı kesince saçlarımı bıraktı ellerini belimin yanından uzatıp bornozumun önündeki minik kurdeleyi yavaşça çekiştirdi. Gözlerimi sıkıca kapatıp kendimi Jeno'ya yasladım, inanın bana tek sebebi çıplaklığımı biraz olsun gizlemekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
big black ugly wolf - nomin
Mystery / ThrillerO an aklıma pek çok fikir geldi; en mantıklı olanı pencerelere koşmak, aşağı atlamak ve ormanda gizlenmekti. Belki bu planı uygulamış olsam kurtulma şansım olabilirdi, ancak bunu yapmadım. Bana bunu yaptırmayan içgüdüyü asla affetmeyeceğim. Bunun ye...