Daha önce hiç birisi tarafından boğazlanıp, ölümün eşiğinde olduğunuzu düşündünüz mü?
Cevabınız hayırsa beni anlamanız mümkün değil.
Jeno, boynumun etrafındaki ellerini sıkıştırmaya bir son verdiğinde vücudumun her yerinde hissettiğim ağrılara rağmen yere, karların üzerine düşmüş ve nefes alabilmek için üzerimdeki kıyafeti çekiştirmeye başlamıştım.
İnanın bana, berbat bir histi.
Nefes almaya çalışıyordum ancak sanki ne kadar soluklansam da yetmeyecek gibiydi, vücudum sürekli daha fazlasını istiyordu.
Gözlerim şiddetli ve sürekli öksürmemden dolayı yaşlarla dolmuştu ve elimde olmadan oturduğum yere kusmaya başladım.Midemdeki her şeyi çıkarttığımda, Jeno kolumu sımsıkı kavramış ve yorgun bedenimi eve doğru sürüklemeye başlamıştı.
Sürüklemek diyorum çünkü bunu başka nasıl tasvir edebileceğimi hiç bilmiyorum, ayağa kalkmaya çalışıyordum ancak adımlarını o kadar hızlı atıyordu ki gerçek manada sürükleniyordum.Dizlerim sert zemine sürtündükçe soyuluyor ve pijamamın üzerinde minik kan lekeleri oluşmaya başlıyordu ancak hiç umrunda olmadı.
Acınası haldeydim.
O kadar zavallı hissediyordum ki en sonunda eve girdiğimizde, beni parkede sürümesi daha kolay olacağı ve canımı daha az acıtacağı için seviniyordum.Kolumu bir anda bırakıp kapıyı çarparak kapatmış ve üst üste üç kez kilitledikten sonra bir de sürgüyü çekmişti. Ceketimin yakalarını bulan elleri fazlaca sıktığı için kıpkırmızı olmuş, boynundaki damarlar her zaman olduğundan çok daha belirgin bir hale gelmişti.
Yakamdaki elini çekip sert bir şekilde saçlarıma asıldığında sessizce ağlamaya başlamıştım.
Bu sefer beni kesinlikle öldürecekti, kurtulmam imkansızdı.Saçımdaki elini aşağıya çekiştirip başımı parkeye vurmuş ardından ayağa kalkıp camın önüne doğru yürürken bağırmaya başlamıştı.
"Neden kaçıyorsun sürtük! Neden?!"Gözümün önü kararmaya başladığında bilincimi kaybetmeyi ne kadar istediğimi bilemezsiniz. Yalnızca bir an önce hiçbir şey hissetmemek istiyordum.
"Neden huh?"
Başım zonkluyor, görüşüm bulanıklaşıyordu ancak onu hâlâ takip edebiliyordum. Vahşi bir hayvan gibi hızlı adımlarla volta atıyor, kendi saçlarını çekiştiriyordu.
"Çoktan benim oldun sen, becerdim seni. Benimsin. Nereye gidebileceğini sanıyorsun?"
"..."
"Nereye, huh?"
Yanı başımdaki masaya bir tekme savurmuş ve kalın ahşabın gürültüyle devrilmesine sebep olmuştu. Yemin ederim çok korkuyordum ancak şimdiye dek bana yaptığı her şey, bağırarak aklıma kazıdığı o cümleden çok daha az korkutmuştu beni,
"Bana bak sürtük, geberip gitmeden önce kulağını aç ve beni iyi dinle; seni benim ellerimden ancak ölüm kurtarabilir. Bunu kafana soksan iyi edersin."
_____________________
Uyandığımda zifiri bir karanlığın içindeydim, nerede olduğumu anlamak için dikkatli adımlarla ayağa kalkmış ve yürümeye çalışmıştım ancak ayak bileğime sarılmış zinciri geç fark etmem birden yere düşmeme sebep olmuştu. Gözlerim dolarken elimi yere sert bir şekilde vurup lanet okudum ve olağanca gücümle bağırdım,
"Jeno!"Sessizce ağlayarak bir yerlerden içeriye herhangi bir ışığın girmesini ve Jeno'nun beni çıkartmasını bekliyordum ancak olmadı. Kimse gelmedi ve ben o minik odada, her yerim sızlarken saatlerce bekledim. Ağladım, Tanrı'ya böyle bir kaderi hak etmeme sebep olabilecek kadar kötü ne yapmış olabileceğimi düşündüm ve acımı biraz olsun geçirebilmek için yaralarıma değerek beni rahatsız eden pijamamın kumaşını sıyırdım.
İnanın bana bu lanet olası cezanın birkaç saat süreceğini sonra her şeyin normale döneceğini düşünüyordum. Jeno hiçbir şey olmamış gibi yanıma gelecek ve yaptığı tüm manyaklıkların aksine sevecen davranacaktı ancak öyle olmadı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
big black ugly wolf - nomin
Mystery / ThrillerO an aklıma pek çok fikir geldi; en mantıklı olanı pencerelere koşmak, aşağı atlamak ve ormanda gizlenmekti. Belki bu planı uygulamış olsam kurtulma şansım olabilirdi, ancak bunu yapmadım. Bana bunu yaptırmayan içgüdüyü asla affetmeyeceğim. Bunun ye...