Daha önce de ona karşı birkaç kez isyan etmeye çalışmış ancak başarısız olmuştum şimdi olanların ise geri dönüşü yoktu.
İkimiz de kontrolden çıkmıştık, ne olduysa tam da o an oldu...Jeno bedenimi sert bir şekilde yatağa doğru itekledi ve bacaklarımın üzerine oturup üzerimdeki tişörtü çıkartmaya başladı. Ona engel olmak için kollarımı kaçırmaya ve üzerimdeki kumaş parçasını sıkı sıkı tutmaya çalışıyordum ancak başaramadım. Tırnağım kırılmış, karnım ve göğsümün pek çok yerinde Jeno'nun üzerimdekini çıkartmaya çalışırken yaptığı tırnak izleri yer etmişti. Onu itekelemeye çalışıyordum ancak çok güçlüydü ve elimde kendimi korumak için kullanabileceğim hiçbir şey yoktu. Pantolomu da sertçe, bacaklarımı çizerek çıkartmış ve ben deliler gibi çırpınıp kurtulmaya çalışırken elindeki saçma sapan geceliği bana giydirmeye koyulmuştu.
Bileklerimi Jeno'dan kurtardığım bir an yüzüne sert bir tokat attım, o kadar yüksek bir ses çıkmıştı ki yanağı kızarmaya başladığında gerçekten canını yakmayı başarabilmiş olmak beni sevindirdi. Komidinin çekmecelerini karıştırmış, bulduğu bir kravatla bileklerimi sıkıca bağlamıştı. Öyle bir ağlıyordum ki, sesimi duyan herhangi birisi ölümün eşiğinde olduğumu düşünebilirdi. Sertçe arkamı çevirdiğinde bu adamın elinden asla kurtulamayacağımı anlamıştım. Belki de doğru söylüyordu, onun vahşi pençelerinden beni ancak ölüm kurtarabilirdi.
Kemerini metalik sesler çıkartarak çözdüğünü duydum, hissettiğim korku ürpermeme sebep olurken kemer sert bir şekilde sırtıma indiğinde yüksek desibelli bir çığlık attım. Kendi çığlığım beni bile korkuturken Jeno'nun nasıl bu denli sessiz kalabildiğini gerçekten anlamıyordum. Kemerin deri yüzeyi sırtıma tam üç kere indi, çığlık atmamak için yüzümü sıkıca bastırdığım yastığı tüm kuvvetimle ıssırıyordum. Sanırım canımı daha çok yakmak için sırtım yatağa değecek şekilde önümü çevirdi, yüzünü görmemek için gözlerimi kapattım.
Bana sürtükten başka bir şey olmadığımı söyledi ve içime girmek için hazırlanmaya başladı, belki tanrının bir işareti belki de şeytanın tezgahladığı bir manevraydı, bilemiyorum. O an Jeno tek bir bacağımın üzerine ağırlığını verdiğinde diğer bacağımı kolaylıkla hareket ettirebildiğimi fark ettim, son şansım olabileceğini düşündüm ve tüm kuvvetimle Jeno'nun kasıklarına sert bir tekme geçirdim.
Bir süre, beni sonsuz bir korkunun derinliklerinde bırakacak kadar bir süre, hareket bile etmedi. Ben de etmedim, korkudan bedenim kaskatı kesilmişti. Yerinde hafifçe kıpırdanıp uyuşmuş kaslarımı hareket ettirmek istiyordum ancak hiçbir şey için gücüm yoktu. Sonrasını tahmin edebilirsiniz, Jeno bilincim kapanana kadar bana vurmaya devam etti.
Hiçbir zaman olmadığı kadar acımasız davrandı, dudağım patlamış pek çok yerim ezilmiş ve morarmıştı. Arkama doğru sıkıca büktüğü kolumdan iğrenç bir ses çıktığında hayatımda ilk defa bir yerlerim kırılıyordu. Acı her yerdeydi.Başka zamanlarda da canımı yaktığı olmuştu aslında ancak bu seferki çok farklıydı. Diğer zamanlar, her şey bu kadar yoğun ve derin hissedilmiyordu şimdi ise onun öfkesini en ufak hücreme kadar hissedebiliyordum. Eğer bilmiyorsanız uyarayım, acı yüzünden kendini kaybetmek, bayılmak oldukça zordur. Bana vurduğu diğer seferlerde bilincimi kaybetmemin tek sebebi hiçbir zaman dayanılmaz bir acı olmamıştı çünkü şuan öyle derin bir acı duyuyordum ki bilincimin açık kalmasına sebep olan yegane faktör oydu.
Yine de bir şekilde hayata tutunmayı başardım, komidinin üzerindeki cam sürahi başımda parçalandığında artık kurtulduğumu, öldüğümü düşünmüştüm. Jeno'nun beni esir ettiği hayatımla ilgili hatırladığım son şey bu olmuştu işte, dayanılmaz bir acı ve üzerimde oturmuş, kanlı elleriyle beni izleyen güçlü bir düşman.
Yalnızca bir düşman, daha fazlası değil.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
big black ugly wolf - nomin
Mystery / ThrillerO an aklıma pek çok fikir geldi; en mantıklı olanı pencerelere koşmak, aşağı atlamak ve ormanda gizlenmekti. Belki bu planı uygulamış olsam kurtulma şansım olabilirdi, ancak bunu yapmadım. Bana bunu yaptırmayan içgüdüyü asla affetmeyeceğim. Bunun ye...