Korunma büyülü iksir

843 24 0
                                    

- Beni bırakma!! demiştim. Duymayacağını umuyorken hemen ardından -"Asla minik cadım asla seni bırakmayacağım" demişti...

---------------------------------0--------------------------

Odamın penceresinden arsızca sızan güneş ışığının gözüme çarpmasıyla birlikte yavaş yavaş gözlerimi açmaya çalışıyorum. Nedense pek başarılı olduğum söylenemez. Sanki göz kapaklarıma tonlarca yük binmiş gibi açmam imkansız... Savaşım kısa sürsede gözlerimi açıp kazanmam bir şekilde beni mutlu etmişti. Gözlerimi şöyle bir odamda gezdirdim. Ahh tanrım! Alex yine karşıda duran tekli koltuğumda uyumuş.

O uyurken onu daha rahat izleyip inceleyebileceğimi düşünerek yavaştan yataktan çıkmıştım. Ses çıkmaması için parmak uçlarımda Alex'e doğru ilerliyordum. O kadar yakınına gelmiştim ki nefesinin yüzüme çarptığını hissedebiliyordum. 

Tanrım gerçektende çok yakışıklıymış. Yüz hatları o kadar belirgin ki...Kaşları aynı bir yayı andırıyor. Dudak kıvrımları gerçektende müthiş. Keşke onunla daha farklı bir şekilde tanışıyor olsaydım. Kendimi onu incelemekten alıkoyamıyorum. 

- Yeteri kadar incelemedin mi küçük cadım? :)

Birden olduğum yer de sıçradım ve elim ayağıma dolandı. Geriye doğru kaçarken hafifçe bir sendeledim. Utancımdan kıpkırmızı olduğumu hissedebiliyordum. Kahretsin! Onu incelerken yakalanmıştım. Offf!!!

Alex ise nerededyse benim bu halime gülmekle kalmayıp, kahkaha atacaktı ki kahkaha atmaya başlamıştı bile...

Daha fazla dayanamayıp; - Bir şeyler hazırlamak için mutfağa gidiyorum. diyebilmiştim.

Arkamda Alex'i bırakırken kahkalarını duyarak merdivenlerden inmeye başlamıştım bile.

Ne kadar aptalım. Ne diye incelersinki sen..Hiç mi erkek görmedin. Hem ukalanın teki.

Günlerdir doğru düzgün bir şeyler yemediğimden ve evde benden başka birininde bulunmasını fırsat bilerek güzel bir kahvaltı masası hazırlamak istemiştim. 

Alex'in aşağa inişini duyabiliyordum ve kahvaltı da hazırdı. Hemen yerime geçtim. Mutfağa giren Alex'e bakınca yüzünde sert ve ciddi ifadeyle  masaya doğru geliyordu. Ve hiç bir şey demeden masya oturmuştu. Ne olmuştu ki sabah benim o utanç verici hallerime kahkahalar atarken çok uzun bir süre geçememesine rağmen aşırı ciddileşip karşıma geçmişti. Ne kadar dengesiz bir adam bu böyle. Neyse bugün hiç bir şey moralimi bozamaz. Kendimi daha iyi ve güçlü hissediyorum. Ve bu beni mutlu yapıyor. 

Kahvaltımızı etmeye başladık. Ve masada sanki ölüm sessizliği kol geziyor. Aklımda bugün nasıl bir plan yapabilirim diye geçiriyorken birden Alex'in soğuk sesiyle irkildim.

- Kahvaltıdan sonra seninle çalışmalıyız.

- Ne çalışacağız?

- Sana öğretmem gereken bir sürü şey var ve sen hiç bir şey bilmiyorsun. Ayrıca sana korunma büyüsüde yapmamız gerekmekte.

- Baksana ben zaten seçilmiş kişi değilmiyim. Bir şeyi bilip bilmememin ne önemi var ki...Elbet doğal yeteneklerim 18.yaşıma girince kendiliğinden gelişmeyecek mi? Bence çok ciddiye alıyorsun Alex. Ve ben artık sıkıldım. 

- Öyle mi hanfendi. Siz de çok hafife alıyorsunuz. Dün akşam neler yaşadığınızı hatırlatmamı ister misiniz? Ben şaka yapmıyorum Angarita! Artık içinde bulunduğumuz bu durumu oyun olarak algılamaktan vazgeç. 

Kaşlarımı çatıp Alex'i dinliyordum. Fakat nedense her şeyin bir rüya olabileceği fikri durmadan beynime hücum ediyordu. Ve bu davranışlarıma ve konuşmalarıma da yansımıştı. Aslında onu sinirlendirmek istemezdim. Ama her şey o kadar hızlı gelişiyordu ki sanki bir masalın içinde oyun misali...

DOĞAÜSTÜ YAŞAMLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin