-Çağrı-
Saçlarını yavaşça tarayıp tarağı kenara bıraktım. Saçlarını üçe bölüm örmeye başladım.
"Örmeyi biliyor musun." dedi Melek'im kısık sesle.
Aslında kısık sesle konuşacak bir şey yoktu. Ama sessiz olmak istiyordu herhalde. Odanın içini sadece ay Işığı aydınlatırken saçları parıl parıl parlıyordu.
Eve gelip banyo yapmıştık ikimiz de. Banyodan çıktıktan sonra benim kapşonlularımdan giymişti. Ona elbise gibi olurken bir de giydiği en küçük eşofmanım ona çuval gibi gelmişti.
Ama dert etmemişti.
"Beni nasıl sevdiğini tekrar anlatsana ?" dedim.
"Yazmıştım." biliyorum. Ama onun ağzından duymak istiyordum.
Beni nasıl sevdiğini söylesin ki onun sayesinde o adam olmaya geri döneyim.
"Olsun sen söyle."
Yalandan öksürdü. "9. Sınıfta aynı sınıftaydık. O zaman çaprazımda oturuyordun. Çok asosyal biriydim ki sen benim tam tersime herkesle çok iyi anlaşırdın. Bir çok arkadaşın vardı. Seni hep kıskanırdım."
Beni Kıskanmak mı ? Onun kalbinin bile kıskanacağı kadar mükemmel miydim ki ?
O kadar güzel kalbi vardı ki buna ihtimal bile vermedim. Ama kesmeden dinlemeye devam ettim.
"11.sınıfın kızları her gün olduğu gibi benimle de uğraşmaya başladı. Annem ve babama hakaret ettiler" iç çekti. Ördüğüm saçlarını bağlayıp sağ omzuna bıraktım.
Ufak bir öpücük koyup onu kendime çektim. Sırtı omuzumdaydı. "Devam et."
"Dayanamadım kendimi okuldan dışarı attım. O ara bir yere takılıp düştüm. Canım çok yanıyordu. Hem yetim hem öksüz hem de çaresizdim."
Tekrar başına ufak bir öpücük kondurdum. Bundan sonra bütün her şey düzelecekti.
"Yağmur da yağmaya başlayınca hayata lanet ettim. Aslında hayatın tek ve ilk hediyesini o zaman vereceğini bilmiyordum.' başını bana doğru çevirdi. "Yani seni vereceğini."
"Benden hediye olmaz." dedim
"Doğru başkasına olmaz. Ama bana olur." dedi elini saçıma atarken.
Saçlarımla oynarken sadece yüzüne odaklanmıştım. Bir de anlattıklarına.
"Yere düştüğümde yanıma çöküp dizim de ki yaraya yara bandı yapıştırdın. Kendi şemsiyeni bana verdin ve evine yürümeye başladın. Seni takip ettim evine kadar. Sonra annen kapıyı açtı ve ona 'kız zaten düşmüştü, ıslanmasını istemedim' dedin. O an ben senin ruhuna aşık oldum."
Derin bir nefes verdim. Çok güzel anlatmıştı ki beni bana.
Ama o ben sanki çok uzakmış gibiydi.
"Melek'im"
Gülümsedi. "Biliyor musun ? Hep bunu demeni hayal etmiştim ve şimdi gerçek oldu."
Elini elimin arasına aldım. "Bundan sonra benimle yaşa tamam mı ? O adamın cezasını ben keseceğim."
"Ona bulaşmanı istemiyorum Çağrı. Hem 18 yaşına girmeme 6 ay var daha. Eğer beni senin yanında görürse polise şikayet eder. Yani kanun onun yanında."
Dedikleri içime oturdu. "Adalet şerefsizin yanında doğru söylüyorsun."
"Bak burada kalayım. Hatta o evde yokken eşyalarımı alalım. Ama sakın ona bulaşma. Tamam mı ?"
Ona bakmadan gönülsüzce "söz" dedim.
"Bana bak Çağrı."
Gözlerimi gözlerine çevirdim. "Söz tamam söz. Ama 18 yaşına kadar. Sonra onun nefesini keseceğim."
Ofladı. Başını çevirip ellerini göğsünde birleştirdi. Bu hali çok tatlıydı. Acaba yanağını ısırsam ne derdi ?
"Melek'im"
"Hı ?"
"Sarılsana bana."
Omuz silkti. "Hani istediğim zaman kollarını bana açacaktın. Ne oldu o söze ?" dedim alıngan bir şekilde.
Bana baktı. Sonra gülümsemesini sundu. Kollarını açtı. Kollarının arasına girerken onun beni ne olursa olsun seven yüreğine binlerce teşekkür ettim.
***
Çok güzeller
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADİ | TEXTİNG
Teen FictionAnonim'cik: Adisin ! Çağrı: Biliyorum Anonim'cik: Şerefsizsin ! Çağrı: Biliyorum Anonim'cik: Egolu düşüncesizsin Çağrı: Biliyorum Çağrı: Fakat gerçekten seni bu derece üzdüğümü bilmiyordum. Anonim'cik: Hayır Çağrı, Anonim'cik: Biliyordun.... ...