BÖLÜM 3 ÇARPIŞMA
ölümün en kısa vedası...
Tekrar, tekrar ve tekrar okudu, melisa elindeki kağıdı. Sehpanın üzerine atıp geri alıyor, aynı kelimeler, harfler, cümleler beyninde dans ediyordu. Kendini toparlayıp Eline telefonu aldı. Rehbere girerek Erdem'i aradı.
Çalıyor...
Ama cevap veren yok. Melisa masaya doğru ilerledi. Sanki adımları ondan bağımsızdı.
Deniz'in leptoptaki resmine bakış atıp elindeki kağıt ve kolyeye baktı. Genç kızın nedeni elindeydi. Okuldaki halleri gözünün önüne geldi bir anda.
Uzun bacaklar, ince bel, beyaz boyun, oluşsun diye uğruna herşeyi feda edebilecek gamzesi...
Her özellik vardı. Ondaki bu güzelliğinin bir önemini yoktu. Çünkü artık gamzeleri karşısında duran resimde kalmıştı.
Böyle bir güzelliğe sahip olmak için kadınların, ne kadar çok para harcadığını düşündü.Melisa hiç muhatap olmadığı bu kızın neden intiharından kendisini sorumlu tuttuğunu bir türlü anlam veremiyordu. Mektubunda ne neyi anlatmak istiyordu. Genç kız bulucaktı. Ve emindi, Deniz'e bir şey yapmadığnı biliyordu. Ona son yazdıran kendisi değildi.
"Katillerimin katilisin"
bu cümle Melisa'nın beynini yakıyordu. Mektup, beyninde bozuk plak gibi aynı kelimeleri tekrar ediyordu.
Deniz, kendisine bile ölmeden önce kısa bir mektupla ölümün en kısa vedasını yapmıştı .Melisa resime dahada yaklaştı. Deniz'in boynundaki kolye, ölmeden önce boynundaydı. Küçük kağıtta tuttuğu notlara bakıp eline aldı. Odasına girerek çantasını toparlayıp notları kolye ve kağıdı koyarak yatağa bıraktı. Dolaptan aldığı kalça kısmına kadar örten montunu giyerek yatakta duran çantasını boynundan aşağı geçirdi. Dış kapıyı kapatarak asansöre yöneldi. Nur Hanım o sırada evine girmek için kapısını açıyordu. Melisa ona görünmemek için asansöre adımladı.
"Melisa, dün Erdem'le mi tartıştınız?
sinirle kapıdan çıktı. Peşinden çağırdım ama duymadı" diyerek neler oluyor dercesine baktı. Genç kız asansörün çabuk gelmesi için dua ediyordu.
"Şey Nur Abla be-"
demesiyle asansörün açılma sesini duydu.
"Sonra konuşuruz"
diyerek kendini asansöre attı. Düğmelere artarda bastı. Asansör kapısı kapanınca hızlı hızlı nefes alıp vermeye basladi. İçinden
"nasıl bir kâbusun içindeyim"
diyerek veryansın ediyordu. Kendini kontrol edemiyordu. İçinde düşünceler fırtınası koparken
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uçurum
Acakelveda dedi; yutkunması on saniye sürdü... Mavi elbisesinin eteklerinde rüzgarın dokunuşları dalgalanırken uçurumda elleri bağlı gözleri siyah bantla kapalı sadece bekliyordu. Gözleri karanlığa söz keserken; fısıltıları rüzgara eş oldu. "bilmiyorum...