Bölüm 1 = Acı Son

11.7K 367 729
                                    

Unutmak alışmaktır.
Unutursun demiyorum ama alışacaksın
biliyorum!

Bölüm Şarkısı:Alican=Yandım Ay Aman

2010

" Alo Yağmur! Hiçbişey söyleme sadece dinle beni zamanım yok . Bu gece Almanya'ya götürüyor beni bişeyler olmuş babanla ortaklık bitmiş bilmiyorum. Çok korkuyorum. Yağmur yine kaçırıyor beni. Annemle tehdit ediyor. Gidiyorum."

Elimde telefon öylece kalakaldım bir süre, idirak etmem biraz zamanımı almıştı ancak odaya giren babamın sözleri ulaşınca kulağıma işte o an anladım herşey yeni başlıyordu.

" Yekta! Mehmet tırlara uyuşturucu yükletmiş sınırda iki tır yakalanmış. "

Her sözcük beynimde tek tek yerini bulurken Şimal'in sözleri daha anlamlı olmuştu. Mehmet Zorlu sınırı zaten aşmıştı babam ise sırf yıllara dayanan dostlukları hatrına sessiz kalıyor ve bu durum Mehmet'in yani mavi gözlü kızın babasının daha da azıtmasına zemin hazırlıyordu.

"Peki benim ne yapmamı istiyorsun baba! Sana daha önce defalarca kez söyledim bu adam bizi ipe götürüyor dedim."

Daha 19 yaşında bir gençtim benim gördüğüm şeyleri babam tabi ki biliyor ama susuyordu. Sadece dost hatrına bu kadar susulur muydu?

"Yekta polis kapıda ben gidiyorum. Bu işi biran evvel çözün. Annen ve Yağmur bilmesin. "

Benim aklımda gidip Şimal'i almak varken babamın gidişi üzerine avukatları toplamış esaslı bir savunma hazırlatmıştık. Yakalanan şoförler de babam lehine ifade vereceklerdi. Bir hafta koca bir hafta babamı oradan çıkarmak için uğraşmıştık. Sonuç mu evet babam geri dönmüş ancak ben mavi gözlü kızın izini kaybetmiştim. Bir yandan okul bir yandan şirkette babama yardım etmelerim derken işler iyice içinden çıkılmaz bir hal alıyor ama ben hala bir umut onu arıyordum. Bulacaktım ve bir daha benden gitmemesi için elimden geleni yapacaktım.

Yağmur en yakın dostunu babam kızı gibi sevdiği küçüğünü annem ise hep içinde bir yara olan maviş kızı kaybetmiş sürekli dillerden düşmeyen adı yemek masamızın en uzun soluklu konusu olmuştu. Yağmur biraz olsun kırgındı aslında ona, neden onu arayıp haber vermediğini, bilse belki bişeyler yapabileceklerini söyleyip durmuştu. Bilmiyordu ki ilk onu aramış ancak benimle konuşmuştu. Söylemedik tabi ki ne anneme ne de Yağmur'a o adamın neler yaptığını. Onlar sadece habersiz gidişine takılmışlar gerisini de sorgulamamışlardı zaten.

Zaman geçiyordu aradım çokça aradım onu, aylar sürdü beraberinde yılları getirdi. Babamın yaşı yorgunluğu ve dostum dediği adamdan yediği kazık artık iş yerine gidemiyor gittiğinde ise işlere odaklanamıyordu. Büyük bir şirket olmak beraberinde birçok düşmanı da yanında getiriyordu tabiki. Her ihale birileri ile uğraşmak zorunda kalıyorduk. Okulu önce bir sene dondurdum ardından işleri bırakamadığım için açıktan okumaya devam ettim.

Zaman ilerlerken bazı değişiklikler de olmuyor değildi. Annem ve Yağmur artık neden gittiklerini biliyordu. Şimal gidince Yağmur içine kapandı önce çok uğraştık ama dinlemeyip okulu bıraktı. Sonra bir ara heves etti şirkette bir hafta kadar dolandı. Olmadı alışamadı hergün değişmeyen konumuz olmuştu artık.

"Abi hala bir haber yok mu?"

"Yağmur arıyorum. Lanet olası adam ne zaman bir iz bulsam yer değiştiriyor."

GARDİYAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin