10.BÖLÜM

41.1K 1.4K 287
                                    


DURU'DAN

Uyandığımda basımda keskin bir ağrı vardı. Tam kalkmak için hamle yapacakken ellerim ve ayaklarımın bağlı olduğunu fark ettim. Etrafa bakındığımda küçük bir odaydı. Sadece bir yatak vardı.

Odadaki tek ışık küçük camdan içeri giren güneş ışıklarıydı ve neredeyse her yer karanlıktı. Lanet olsun ki ben Karanlıktan çok KORKARIM. Şuan tek istediğim şey buradan kurtulmak.

Bileklerim çok sızlıyordu. Acaba bana napacaklardı. Benden ne istiyorlar ki. Şu son zamanda olanlar beni gerçekten yordu. Bıktım artık her şey beni buluyordu.

Kapının açılmasıyla başımı kaldırıp gelen kişiye baktım. En fazla 24-26 yaşlarında oldukça yapılı ve yakışıklıydı. İyice bana yaklaşıp beni süzmeye başladı.

Sessizliği bozarak konuşmaya başladı;

"Poyraz ağzının tadını gerçekten iyi biliyormuş."

Dedi piçimsi bir sırıtmayla. Çatallanmış sesimle;

"B-benden ne istiyorsun ? "

"Senden bir şey istediğim yok. Benim derdim Poyraz'la."

"Benimle ne alakan var o zaman ? "

"Poyraz'ın değer verdiği tek şey sensin."

Dedi ve odadan çıktı. Eğer Poyraz'ın değer verdiği tek şey bensem neden bana bunları yaşatıyor. Bana sevgisini göstermeyi neden denemiyor. Ama lanet olsun ki beni kurtarabilecek tek kişi Poyraz. Lütfen Poyraz bul beni.

----------------

POYRAZ'DAN

Lanet olsun ki küçüğümden hiçbir iz yok sanki yer yarıldıda içine girdi. Eğer onun kılına zarar gelirse ben yaşayamam onu daha yeni bulmuşken kaybetmek. Düşüncesi bile beni sinirlendirmeye yetiyor.

Benim hayat dolu meleğim kim bilir ne halde. Kim bilir ne kadar ağlamıştır. Onun gözünden düşen her bir yaş benim içimi yakıyor.

Rüzgar Karahanlı bunu yapmakla büyük bir hata yaptı. Benim olana dokundu. Benim dokunmaya kıydığım meleğime. Telefonun sesini duymamla hemen kullağıma götürdüm.

"Çabuk konuş "

"Abi yerlerini bulduk "

"Neresi çabuk söyle "

"Şehrin çıkışındaki terk edilmiş kağıt fabrikası "

"Hemen adamları topla "

Dedim. Bekle beni Rüzgar Karahanlı azrailin geliyor.

--------------------

DURU'DAN

Kaç saattir ağladığımı bilmiyorum. Ama artık ağlayacak takatim bile kalmadı. Bu olanlar beni gerçekten çok yordu. Elimden gelen hiçbir şey yok. Yaptığım tek şey Poyraz'ın beni bulması beklemek.

Birkaç dakika sonra içeri yine o adam girdi bu sefer tam karşıma geçip yatağa oturdu. Boş gözlerle bana bakıyordu.

"Poyraz'la eskiden çok yakındık. Kardeşden farkımız yoktu. Öylesine kardeşlik değildi bizimki yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi. Birimizin kavgası hepimizin kavgasıydı. Asla birbimize yamuk yapmazdık.

Bir an duraksayıp konuşmaya devam etti ;

"Ama bir gün Sürtük sevgilimin beni onunla aldattığını öğrendim. O sürtüğün beni aldatmasına üzülmedim ben. Canımdan çok sevdiğim kardeşimin beni arkamdam bıçaklaması koydu bana şimdi de ödeşme vaktidir."

Dedi ve beni çözüp yatağa fırlattıltan sonra boynumu öpmeye başladı. Ne kadar itmeye çalışsamda olmuyordu. Kendini bana daha çok bastırıyordu.

Üzerimdeki tişörtü yırtmasıyla daha çok bağırmaya başladım ama beni duyan kimse yoktu. Bir kaç dakika sonra duyduğum sesle kurtulacağımı anladım.

"Rüzgar nerdeysen çık dışarı. Azrailin canını almaya geldi."

Poyraz beni kurtarmaya gelmişti.

------------++----------

Merhaba arkadaşlar umarım begenirsiniz bol bol yorum istiommmmm ve tabikisi vote

Mafyanın küçük aşkıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin