Hani bir an vardır. Zaman durmuştur, bedeniniz kaskatı kesilmiştir ve zihniniz o an ki olayı idrak edemez haldedir. Sanki kanınız çekilmiştir ve siz bir ölü gibi ne yaptığınızı bilmeden öylece durursunuz olduğunuz yerde. İşte bende tam olarak o andaydım.Kulağımdaki telefonu sımsıkı tutmuş çoktan yere çöküp babamın adını sayıklayarak ağlayan anneme bakıyordum öylece. Ne elimdeki telefonu bırakabildim ne de annemin yanına çöküp ona 'hayır anne ağlama babam bizi bırakmaz' diyip sarılabildim. Sadece kalbimin en derinlerinde hissettiğim yoğun acıyla yutkunmuştum.
Gözümden bir damla daha yaş geldiğinde telefonu sıkan elim gevşedi yavaşça. Telefon ağır çekimdeymiş gibi elimden kayıp yerle buluşurken dizlerimin üzerine çöktüm. Başımdan aşağı kaynar su dökülmüş gibiydi. Bu acının tarifi yoktu. Babama bir şey olma düşüncesi kalbime ardı ardına bıçak darbesi geçirirken ağlayarak anneme sarıldım. Güçlü olmak zorundaydık. Buna mecburduk. Üzerimde ki şoku atmaya çalıştım.
"Babam bizi b-bırakmaz anne. B-bunu biliyorum. Güçlü olmak z-zorundayız. Hastaneye gidip babama destek olmalıyız t-toparla kendini l-lütfen."
Titrek bir sesle zorla da olsa konuştuğumda annem birden irkilip ayağa kalktı. Bunu beklemediğim için şaşkınca anneme baktım yaşlı gözlerle.
" O beni bekliyordur. O bensiz yapamaz Melek. Hastanede beni bekliyordur o, bense bunu düşünmeden burda oturmuş ağlıyorum. Ahh özür dilerim, özür dilerim,özür dilerim."
Annemin acı sesi kulaklarımda çınlarken telaşla etrafta gezen anneme baktım korkuyla. Delirmiş gibi bir hali vardı. Hemen ayağa kalkıp yanına ulaştım ve incitmeden kollarından tutup sarstım onu.
" Anne, kendine gel. Anne sana diyorum kendine gel, bir an önce gitmeliyiz."
Annemin gözleri benimkiyle buluştu bir an. Ağlamaktan gözleri kızarmıştı. Sanki her şeyi yeni idrak etmiş gibi etrafta gezindi gözleri. Kollarını elimden kurtarıp askıda ki çantasına uzandı.
" Gitmeliyiz, çabuk olmalıyız Melek. Hemen çıkmamız gerek. "
Kapıyı açıp hızla dışarı çıktığında, bende koşar adımlarla arkasından çıkıp kapıyı kilitledim. Ben ağlamayı kesmiş güçlü olmaya çalışıyordum ne kadar olabileceğimi bilemezken. Birimizin güçlü olması gerekiyordu buna inanıyordum çünkü. Annem yıkılmış bir vaziyette gelen taksiye titreyen elini uzattığında, onu ilk defa böyle gördüğümü farkettim. Hiç iyi görünmüyordu, sanki dokunsalar düşecek gibiydi. Nasıl iyi olabilirdi ki zaten sevdiği adam acı çekerken...
Bense içim kan ağlarken dışarıya donuk bakışlar atıp güçlü rolu oynuyordum. Şuan istediğim tek şey babamın eskisi gibi olup beni ve annemi kucaklamasıydı. Çünkü o annemin ilk aşkı benimse kahramanımdı...
**** ****
Yaklaşık 6 saattir amaliyathanenin önünde bekliyorduk çaresizce. Yengemler, dayımlar tanıdık tanımadık herkes buradaydı. Destek olmak için yanımızdaydılar. Fakat hepimiz elimiz kolumuz bağlı öylece bekliyorduk babamın o buz gibi yerden çıkmasını. Annem yere çöküp duvara sırtını dayamış öylece yere bakıyordu saatlerdir. Tek bir kelime bile etmemişti. Sadece ağlıyordu, sessizce acısını yaşıyordu. Bense hastaneye geldiğimizden beri ağlamamıştım hiç. Bir anneme bir amaliyathane kapısına bakıyordum. Ağlamak istiyordum bağıra bağıra, birine sarılıp destek almak istiyordum ondan ama şuan hiçbir şey yapamıyordum. Sadece yere çökmüş duruyordum. Böyle geçen bir saatin ardından amaliyathanenin kapısı aralandı.
Annem benden önce davranıp kapıdan çıkan doktora ulaştı bir kaç adımda.
"K-kocam, o nasıl? Doktor bey ne olur g-güzel bir şey söyleyin o i-iyi öyle değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CEHENNEME DÜŞEN MELEK
ChickLitAşk, her şeyin üstesinden gelebilir miydi? Onca acıya, yalana, oyuna galip gelebilir miydi sevda? İmkansızdı normal bir hayat onlar için, zaten bu imkansızlık onları bu denli bağladı birbirlerine. Tek hayali sevdiği adamla mutlu bir yuva kurmaktı...