☀️Yavaşça yaklaşan savaş☀️

896 66 2
                                    

Bundan sonra ise Aura rahat takılmaktan çok daha sıkkın ve paranoyak davranmaya başlamıştı.Bunu Kraliçe ve Krala pek fazla belli etmemeye özen gösteriyordu ama Kral ve Kraliçe, Aura'nın ani çöküşünü anlamıştılar.Geldiği gündeki sevinç gitmiş yerini üzüntü almıştı

Kral ve Kraliçe bunun sebebinin Yanso'nun kazası olduğunu düşündüler sonuçta Yanso tam Aura ve Diana'nın yanında düşmüştü.Aura'nın küçük bir çocuk olduğu için bundan daha çok etkilendi.Kral ve Kraliçe, Aura'yı rahatlatmak için Yanso'yu görmeye getirtmişlerdi

Yanso yavaş yavaş iyileşiyordu ama bu iyileşmesi 5 ayını alacağı için Aura ve Diana'yı eğitemiyordu.Aura ve Diana ise Yanso iyileşene kadar rahat rahat takılıyorlardı ama Aura pek rahat gözükmüyordu

Artık 3.Haftanın orta günlerinden birindeydiler yavaş yavaş sona yaklaşıyorlardı.Aura hem o konuda tedirgindi hemde Annesinin burayı bulması ve burayı yok etmesi düşüncesi onu parçalıyordu

Arada sırada Ein ve Diana ile oynuyordu ama 3.Hafta başladığından beri içeride oynamayı tercih ediyordu.Ein ne olduğunu sorduğu zaman ise son zamanlarda pek iyi hissetmediğini söylüyordu.Ein ise arkadaşını üzmek istemediğinden Aura'yı kırmıyor ve onunla birlikte içeride oynuyordu tabii içinden Aura'nın hemen iyileşmesini de bekliyordu

Aura daha fazla dışarıya bakmaya başlamıştı.Sanki onun için Güneş her an ortaya doğru çıkacak ve Güneş ile birlikte Anneleri ise onları geri almaya gelecekti.Aura günün bulutlu olduğu her gün daha fazla gülümsüyordu ama içindeki korku ve stres onu hiç bırakmıyordu

4.Günün sabahı Aura elbisesini giydi ve kahvaltı yapmak için tam aşağıya ineceği esnada Ein'in odasının önünde hararetli bir şekilde koştuğunu gördü.Elinde ise yarısı simsiyah olmuş ve yerlere doğru akan beyaz bir bez vardı

"Ein? Ne oldu?"dedi Aura

Ein ona doğru döndü.Yüzünde korkmuş bir ifade vardı ve her an ağlayacak gibi duruyordu.Ein bir süre soluklanırken Aura onun yanına gitti

"Sıkıntı nedir?"dedi Aura

Ein elindeki bezi gösterdi

"Babam,O ağlıyor"dedi Ein

Aura, Ein'in elindeki siyah rengine yavaş yavaş dönen beze doğru baktı.Mumyaların gözyaşları demek ki bu şekilde oluyordu

"Ama neler oluyor bende bilmiyorum daha önce hiç böyle olmamıştı.Gözyaşları oluk oluk akıyor.Annem bile durduramıyor o yüzden bana yeni bez lazım!"dedi Ein ağlamaklı bir tonla

Aura elini Ein'in omzuna tuttu

"Korkma ben sana yeni bir bez bulmana yardım edeceğim"dedi Aura

Ein sadece başını salladı.Aura onun elini tuttu ve bezlerin nerede olduğunu sormak için bütün kaleyi gezmeye başladılar.Şanslılardı ki Vespi oralardaydı

Vespi'ye olayı anlattılar.Vespi kızlara bezlerin yerini söyledi ve daha sonra olayı Kral ve Kraliçeye haber vermek için gitti.Aura ve Ein bezlerden neredeyse hepsini alarak Ein'in odasına doğru koştular

İçeriye girdiklerinde Ein'in annesi bezlerden birkaç tane aldı ve kocasının yanaklarını silmeye başladı.Ölü Kâhin'in gözyaşları artık eskisi kadar akmıyordu.Yerler siyah sıvıyla birazcık kirlenmişti ama temizlenemez diye bir kural yoktu

Uzun süreli temizleme işi bittiğinde Kral ve Kraliçe çoktan Ein ve Annesinin odasına gelmişlerdi ve neler olduğunu soruyorlardı

"Bilmiyorum,Kralım o Elesetia Olayından sonra hiç bu şekilde tepki vermemişti"dedi Ein'in annesi

"Elesetia Olayı bir yıkımdı.Kocan...Buraya doğru gelecek olan bir yıkımdan haber veriyor olabilir mi?"dedi Kral

"Olabilir,Kocam Elesetia Olayının olduğu sabahta bu şekilde ağlamıştı.O gün aynı şekilde Ein'de huzursuzdu hatta olay başladığında ağlamaya ve çığlık atmaya başlamıştı"dedi Ein'in annesi

Kraliçe Ahtyrenna,Aura ile Ein'in annesinin yatağında oturmuşlardı.Aura başını Kraliçenin kucağına koymuş olayı izlerken Kraliçe onun saçlarını okşuyordu

Ein ise annesinin yanında duruyor ve Babasına bakıyordu ona doğru gülümseyerek onu yatıştırmaya çalışıyordu ve başarıyordu da! Ölü Kâhin hafiften gülümsemeye başladı

"Belki bir felaket değildir.Belki de bir sıkıntı falan vardır"dedi Kraliçe Ahtyrenna

Ein'in annesi,Kraliçeye hüzünlü gözlerle baktı

"Keşke öyle olsaydı Kraliçem ama hiç onu bu kadar korkmuş ve üzgün görmedim.Kesinlikle bu bir felaketin işareti"dedi Kâhin

"Ve bu Tanrılar ile alakalı mı?"dedi Kraliçe Ahtyrenna

"Evet"dedi Kâhin

"O zaman Tapınaklara gidip biraz daha adak adamalıyız"dedi Kral

"İyi fikir"dedi Kraliçe Ahtyrenna ve ayağa kalktı

Kral ve Kraliçe odadan çıkarak adak adamak için Tapınaklara gittiler.Kral ve Kraliçe'nin ayrılışından hemen sonra Aura yatakta oturmaya devam etti yanına Ein'de oturdu

"Anne? Sence her şey yoluna girecek mi?"dedi Ein

"Umarım olur tatlım"dedi annesi çaresiz bir sesle

Odada ani bir sessizlik oldu.Aura ise gökyüzüne bakmaya başladı.Bu felaketin asıl Annesi olan Tanrıça Auranio ile bir bağlantısı olduğunu çoktan anlamıştı

Yazardan;

Tanrılar Kraliçesi Auranio tahtında oturuyordu.Dirseğini tahtına dayamış eli ile yanağını destekleyerek oturuyordu

3 hafta... Neredeyse 3 hafta boyunca hem dünyaya ışık verememiş hemde kızlarını görememişti

Ama bir yandan sevinçliydi de.Sonunda kızlarını görebilecekti

Auranio'nun canı fazlasıyla sıkılıyordu.Etrafta tanrılar kendi işlerini yapıyordu ama o kendi işinden mahrum kalıyordu.Kocası Mooa bile onu rahatlatamıyordu

Birazcık dışarıya bakmak istedi ve balkona doğru çıktı.Bulutluydu ama çok yakında o mükemmel çimleri görecekti

Aniden Auranio bir şey fark etti.Bulutların arasında yeryüzünü gösteren bir delik! Auranio sevinçle gülümsedi kızlarını görebilirdi! Onları o kadar özlemişti ki heyecandan saçları sevinçle etrafa kıvılcımlar saçıyor ve solmuş çiçekleri diriltiyordu

Auranio güneş ışığına dönüştü ve şekilde o minik delikten geçip kızlarına bakmak için yola çıktı

Kızlarının mağrasına geldiğinde ise aniden o sevinci yok oldu

Kızlar mağarada yoktu! Onlar mağaranın hem içinde hemde dışında yoktular! İkisi de yok olmuştu!

Auranio'nun güneş ışığı şeklindeki bedeni öyle bir ısınmıştı ki o çevrede bulunan ormanlar aniden yanmaya başladı

Auranio öfkelenmişti ve bu öfkesi ile Tanrılar katına çıkıyordu

...

Güneş Tanrıçasının Küçük KızlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin