anson seabra, broken.
chase atlantic, slow down.
alina baraz - khalid, floating.İşte orada duruyordu yine her zaman ki gibi karşısındaydı gülümsemeden edemedi. Her ne kadar yorgun ve çökmüş olsa da oda kendisine gülümsemişti. İşte Sirius'un kendini en güçlü hissettiği anlardan biriydi ve kesinlikle orada onu beklediği için pişman değildi. Peter her ne kadar ona salaklık ettiğini söylese de James, iyi bir iş çıkardığının farkındaydı. Peter ve Remus yine bir ödev için kafalarını kitaplara gömmüşken Sirius sinirlendi bazen Peter'ın ağzının ortasına çakası geliyordu, Remus zaten kendine yeni gelmişti ne diye ödevini ona yaptırıyordu?!
"Hey." James'in sesiyle ona döndü farkında olmadan yumruğunu sıkmıştı.
James, onun nereye baktığını görünce kaşlarını çattı. "Remus'a mı saldıracaksın?"
"Hayır ona değil." dedi dişlerinin arasından Sirius.
Hemen sonrasında James anladı, James hep anlardı. Üstün yeteneklerinin arasında en çok gurur duyduğu şey aşk konularında bir numara olmasıydı sadece şansı Lily Evans'ta yever gitmiyordu ama eninde sonunda başaracağını biliyordu. "Sirius?" dedi sadece onun duyabileceğini bir sesle.
"Ne?" Sirius hala Peter'a öldürücü bakışlar atıyordu.
"Peter'i düşünce gücü ve bakışlarınla öldürdüğüne göre bana odaklanır mısın?" James gözlüklerini ileri doğru ittirirken gülümsedi.
"Noldu?" dedi Sirius bakışlarını onlardan ayırıp James'e bakarak, onun yüzünü görünce ters cevap verdiği için kendini biraz kötü hissetti.
"Bu aralar bir garipsin, yani sen sen değilsin ne olduğunu anladım." James'in ses tonunda bir zafer tonu vardı.
"Ne?" Sirius tuhaf bakışlarla onu süzdü.
Bu sırada ise Remus başını Peter'ın ödevinden kaldırıp Sirius'a doğru baktı kısa bir andı ama yeterliydi, onu bir şeyler yaparken izlemek Remus'u mutlu ediyordu, bakışlarını tekrar ödeve indirdi.
James oturduğu yerden kalkarak, Sirius'un yanına gelip oturdu yüzünde aptal bir sırıtış vardı. "Kabız falan mı oldun James?"
"Çözdüm seni diyorum. Ona bakışından belli oluyor." James'in sesinde heyecanlı bir tını oluşmuştu biraz da eğleniyor gibiydi. Bu sırada, Sirius'un odağı kaymıştı yine Remus'a bakıyordu parmaklarının arasında tuttuğu tüylü kalemi bile güzeldi. İnce ve uzun parmaklarına dokunmak için şiddetli bir arzu hissetti ama elbette bunu yapamazdı.
"Söylemek istediğim ben her zaman yanındayım, bunu birlikte çözebiliriz, üstesinden gelebiliriz, yapılacak bir şey vardır yani o biraz şey ama bilirsin kalın kafalı ama düzeltiriz." James'in dedi çok uzaklardan geliyor gibiydi... Sirius'un gözleri bu sefer de onun çene yapısına kaymıştı. Nasıl bu kadar güzel olabilir? "Peter'a aşıksın çok bariz." James tatlılıkla konuşmuştu.
"Evet, evet." Sirius duraksadı artık Remus'a bakmıyordu ağzı beş karış açılmış şok geçiriyordu. "Ne?!" Sirius yerinden sıçradı.
Remus başını ödevden kaldırıp endişeli bir şekilde onlara baktı. "Noldu?" dedi.
Sirius panik duygusu ile telaşlanmıştı, James ise onun utandığını düşündü. "Utanılacak bir şey yok Sirius ben yanında olacağım."
Sirius, telaşla konuştu. "Öyle bir şey yok James."
Remus, Peter'ı ödevle başbaşa bırakıp, doğruldu ve yanlarına gelerek elini Sirius'un omuzuna yerleştirdi uzun ince parmakları ile onu yatıştırıcı bir şekilde kavradı. "Ne oluyor?" dediğinde sesinde her zaman ki uysallık vardı.
James çok gizli bir şey söylüyormuş gibi ona doğru eğildi yüzünde şapşal bir ifade vardı.
"Yapma James." Sirius ne söyleceğini bilmiyordu.
"Sirius, Peter'a aşık." dedi yüzünde ki her mimiği heyecanla titreyerek. Remus anlamsız bakışlarla ona bakarken, James devam etti. "Aşk anlamında yani. Ona aşık olmuş onu seviyor."
Remus olduğu yerde kaldı hiç bir tepki veremedi, dili tutulmuş gibiydi yüzü bembeyaz bir hal aldı hayaletlerden bile daha beyazdı.
Sirius'un beyni yapacak gibiydi yerin bin kat altına girmek istiyordu.
"Ee ne diyorsun ona yardım edeceğiz değil mi?" dedi James umutla sesinde tuvaletten çıkarken erkekleri gören kız kıkırdamasından vardır.
Remus parmaklarını yavaş yavaş geri çekip onlardan uzaklaşır donmuş gibidir hiç bir tepki verememiştir, James'in kaşları çatılır Sirius en yakın arkadaşı olmasa yüzüne yumruk geçireceğini düşünür.
"Öyle bir şey yok James saçmalama nereden kapıldın bu fikre!?" Sirius dayanamayıp bağırınca herkes ona döner, artık Peter'da yanlarına gelmiştir. Peter ile göz göze gelen Remus ve Sirius aynı anda yerlerinden sıçrar.
"N'oluyo oğlum manyak mısınız?" Peter, kendisine dehşetle bakan gözleri sorgular.
"Noldu?" diye yeniler ama 3'ü de cevap verecek gibi durmuyordur.
"Bir şey yok Pete, sakin ol öyle kızlardan falan konuşuyoruz." James'in az önceki neşesi gitmiş yerini gerginlik almıştır.
Remus geri geri giderek oradan uzaklaşır, kitaplarını toplayıp, merdivenleri hızla çıkar.
Sirius arkasından seslenmek için ağzını açar ama ne söyleyeceğini bilemiyordur Peter ve James'a bakmadan sinirle yanlarından ayrılır.Remus, sınıf başkanı olduğu için onlara özel olan banyoya gelip, elinde ki kitapları sertçe yere fırlatır oysa ki hayatı boyunca asla kitaplara böyle bir şey yapmamıştır. Soyunmaya başlarken neye kızgın olduğunu bile bilmiyordur. Ne olmuş yani Sirius, Peter'a aşıksa? Ne olmuş yani onu seviyorsa? Ne olmuş ki ona aşıksa? Bu neyi değiştirir ki?
Ah bir çok şeyi... Artık hastalandığında Sirius yanında olmaz, ona istediği gibi sarılamaz, kimse bakmıyorken, tebessüm ettiğinde yukarı doğru kıvrılan dudağını göremez, birlikte yemek yiyip tüm o özel konuşmaları gerçekleştiremez, çünkü artık Peter olur. Peter onun her şeyi olur kendisi değil. Suyu açıp küvete girer ve sırt üstü uzanarak kendini suya batırır. Birden bire kendini kimsesiz ve sevgisiz hissetmeye başlamıştır, göğsünde ki ağırlık ona neyi kaybettiğinin habercisi gibi durup canını yakmaya devam ediyordur. Peki ya nasıl yaşar ki Sirius'u sevemezken, ona yasak olurken?Sirius öfke ve hiddet duygusuyla savaşmaya çalışıyordur salak James onun bakışlarını yanlış değerlendirip, farklı şekilde yorumladığı için kendine mi ona mı kızsa emin olamıyordur. Bir paket sigarayı, bitirip ikincisine geçmek üzeredir ki göğsün de ki ağırlık Remus'un ona bakışlarını hatırlatıyordur. Gerçi verdiği tepkiyi anlamamasına rağmen kendisini de anlamıyordur çünkü James saçma sapan tespiti sunarken, tek düşündüğü Remus'un bunu duymasını istemediğidir. Acaba şuan aklından neler geçiriyor? Kendisine kızmış mıdır neden ona kızacak olsun, sonuçta kötü bir şey yapmamıştır. O zaman neden kalbim suçlulukla yanıyor? Ya Remus ondan uzaklaşırsa? Sirius bunu kaldırabilir mi? Aptal James! Aptal Peter! Sirius daha kendi durumunu çözememişken, birde bu çıkmıştı.
İkisi de sonunda güvenli alanlarından çıkıp şişman hanımın önüne geldiklerinde birbirlerine bakamıyordu Remus tebrik etmek için ona döndü aynı sırada da Sirius, ona yanlış anladığını söylemek için döndü uzun sayılabilecek bir süre birbirlerine baktılar. İkisinden de çıt çıkmıyordu sanki aralarında sessizlik yemini etmiş gibiydiler oysa ki daha dün elleri birbirine kenetlenmişti. Sanki asırlar öncesine ait uzak bir anı gibi geliyordu ikisine de... Sirius'un bir eli ona doğru havaya kalktı.
"Parolayı söyleyecek misiniz yoksa sabaha kadar sizi mi bekleyeceğim?" Şişman hanımın homurtusu tüm sessizliği bozunca Remus bakışlarını ondan ayırıp, parolayı söyleyerek içeri girer.Sirius'un eli havada kalmıştır.
x
Sirius Black seni her zaman kalbimde yaşatmanın bir yolunu bulacağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
→ winter in my heart , wolfstar + lucius
Fanfiction"acıyı kabullenmek." "işin özü buradan geçiyor zaten, asla sahip olamayacağın asla senin olmayacak birinin içinde oluşturduğu o sarsıcı hissi kabul etmen gerekir. sevdiğin ve değer verdiğin birini kaybetmenin acısı kolay kolay geçmez anlıyorsun ya...