"beni hırsız diye çağır, burada bir soygun oldu. onun kalbiyle çekip gittim. paramparça ettim, özür dilemedim. o benim üstümdeydi, sonra onun kalbiyle çekip gittim. kırıl ve korkmuştu, özür dilemedim."
-ansel elgort, thief
Slytherin binasında bir çoşku vardı, heyecanlı bir kıvılcım ortak odanın her tarafında süzülüyordu. Lucius Malfoy gergin ve endişeliydi eli sürekli asasında tetikteydi ne yapması gerektiğini bilmiyormuş gibi hali vardı. Regulus'un yanına gitmeyi düşündü ama bu dikkat çekebilirdi, kimse ona bakmazken, usulca odadan dışarı süzüldü kafası karışıktı duyduklarını hazmetmekte zorluk çekiyordu ve kendisi ne yapması gerektiğinden de emin değildi bu savaşın neresindeydi? Kendini erkekler tuvaletine atıp lavabonun kenarlarına ellerini yerleştirdi uzun zamandır içinde biriktirdiği ne varsa gözyaşları olarak yüzünden akıp lavabonun içine düşüyordu. Altın sarısı saçların tutamları alnına yapışmıştı aynaya bakacak cesareti de yoktu bu denli bir zayıflık belirtisi kendinden nefret etmesine yol açıyordu. Gömleğini sıyırıp kolunda ki boşluğa baktı, çok yakında orada bir iz olacaktı hayatının akışını sonsuza kadar değiştirecek bir iz belki de onu bir lider yapacaktı yada bir köle? Kendisi ne olursa olsun sonunda nereye varırsa varsın yapması gereken tek şey olduğunu biliyordu. Onu uyarmak. Elinin tersiyle gözyaşlarını silip aynada ki solgun yüzüne baktı burnunu çekip saçlarını düzeltti.x
İksir dersinden nefret ediyorum. Sirius elini çenesine yerleştirmiş boş gözlerle etrafı izliyordu ne anlatılanı dinliyordu ne de ona seslenenleri, zaten dersin konusu da saçma sapan bir aşk iksiri hakkındaydı bütün kızlar vıcık vıcık ciyaklayıp, sevdikleri oğlanlara iksirden vermeyi düşünüyorlardı. Ne kadar aptalca. Ama ya Remus'a verirse ne olurdu diye düşünmeden de kendini alıkoyamıyordu. Burnuna çikolata ve vanilya kokusu dolarken dirseği sıradan kaydı ve başı boşluğa düştü Sirius'un algıları biranda açıldı bütün sınıf Remus kokuyordu ama o etrafta yoktu, köpek gibi burnunu kaldırıp havayı kokladı, koku o kadar baştan çıkarıcı bir hal almaya başlamıştı ki Sirius onu hemen görmek istiyordu.
"Ne yapıyorsun?" Peter onu yüzü şaşkın bir şekilde izliyordu.
"Kokuyu almıyor musun?" Sirius başını kapıya yöneltince çikolata ve vanilya kokusu azaldı, hala oradaydı ama zayıf bir şekilde varlığını sürdürüyordu şimdi keskin bir koku sınıfı sarmıştı kışın kokusu gibiydi kar ve nane kokuyordu ama kesinlikle soğuk hissettirmiyordu o anda Lucius ve Sirius göz göze geldiler ikisi de çarpılmış gibi birbirlerine kilitlenmişlerdi. Sirius'un içinde ki yaramaz dürtü biranda yüzeye çıkmıştı yapmak istemeyeceği şeyleri ona yaptırmak istiyordu. Lucius bakışlarını ondan ayırıp sınıfın içine girdi onun sırasının yanından geçerken, istemsiz bir şekilde kolu onun omuzuna çarptı, kokular daha da yükselmiş gibiydi. Sirius yutkundu.
"Profesör ben kendimi pek iyi hissetmiyorum." Sirius'un yüzünde kusacakmış gibi bir ifade vardı ama asıl nedeni kendini kontrol edememesinden korkmasıydı.
"Malfoy, onu revire götür." dedi Slughorn nazik bir ses tonuyla, ikisi de aynı anda itiraz edecek gibi oldular ama Slughorn zaten derse geç kaldığı için Malfoy'a kızmıştı Sirius'a da huzuru kaçırdığı için biraz laf söylemişti, kabul etmek zorunda kalmışlardı.
x
Sessizce yürüyorlardı, birbirlerine laf sokmadan yada lanet büyüleri havada uçuşmadan yan yana yürümeleri garip geliyordu ama Sirius biraz daha orada kalırsa bayılacak gibiydi tüm o kokular başını döndürmüştü. "Bana eşlik etmene gerek yok Lucius, i-iyiyim ben." dedi Sirius ona bakmadan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
→ winter in my heart , wolfstar + lucius
Fanfiction"acıyı kabullenmek." "işin özü buradan geçiyor zaten, asla sahip olamayacağın asla senin olmayacak birinin içinde oluşturduğu o sarsıcı hissi kabul etmen gerekir. sevdiğin ve değer verdiğin birini kaybetmenin acısı kolay kolay geçmez anlıyorsun ya...