Bölümü zamanında atamadığım için çok üzgünüm. Yoğun bir hafta geçirdiğim için bölümü yayınlamaya fırsat bulamadım. Ama şimdi yeni bölümle karşınızdayım, iyi okumalar!!!
(Medyada maviş var!!)~~
Eve gelince uykulu gözlerimle arabadan indim ve etrafı inceledim.
Bizde zengindik ama anlaşılan üvey ailem daha da zengindi. Birbirine benzeyen yan yana villalar vardı.
Gördüğüm kadarıyla da kocaman bahçeleri vardı. Cemre kapıyı çalınca yaşlı bir kadın kapıyı açtı. İçeri girdiğimde gördüğüm manzara beni şaşırtmadı. Dışarısı gibi içeriside lükstü. Ev genel olarak bej ve siyah renklerle dekore edilmişti. Çalışan olduğunu tahmin ettiğim teyze yanıma geldi."Efendim odanız yukarıda hazır."
Başımla onayladım ve Cemre ile Ali'yi arkamda bırakarak merdivenlerden çıkan teyzeyi takip ettim. Odam kolidorun sağındaki son kapıydı.
Teyze'ye teşekkür ederek odama girdim. Odamda, eski odamdaki eşyaları görünce sevinmiştim. Eski odamdan da daha büyüktü şimdiki odam. Ceketimi ve çantamı rastgele fırlattıktan sonra günün yorgunluğuyla kendimi çift kişilik yatağıma attım. Biraz dinlendikten sonra yatağımın karşısındaki beyaz dolabımdan pijamalarımı giyindim ve yarım yamalak makyajımı çıkartarak kendimi yatağıma tekrardan bıraktım.-
"Deniz uyan." annemin başımdan gitmesini umarak uyumaya devam ettim.
Üstümden yorganım çekilince sinirlenerek gözlerimi daha çok yumdum.
"Deniz kime diyorum? Uyan artık!"
Oflayarak gözümü açtım. Gözüme gelen güneş ışığı uykumu dağıtmasın diye elimi gözüme siper ettim.
"Saat kaç?"
"Sekiz."
"Pazar sabahı kızını en büyük zevkinden alıkoymak suçtur anne. Çıkarken perdeyi de kapat." diyerek yastığıma geri sarıldım.
"Hep beraber kahvaltı yapacağız sonra uyursun. Çabuk gel." dedi ve aşağı indi.
Gözümü isteksizlikle açıp yatakta sinirimi atmak için tepindim.
Rafadan sandığınız yumurtanız haşlanmış çıkarda iştahınız kaçar inşallah! İçimden beddualarımı sıralamaya devam ederken tuvalete tuvaletimi yaptım ve dünden yarısı kalmış makyaj kalıntılarını da temizledim ve pijamalarımla aşağı indim.Kahvaltı düğün hakkındaki konuşmalarını dinlememle son buldu. Ali yoktu. Belki de benim için olmaması daha iyiydi. Hem bir dakika ya? Hıp bırıbır kahvıltı yapıcaz çıbık gıl. Hani hep beraber kahvaltıydı? Ali'nin olmama hakkı varsa benimde olmalıydı. Haksızlıktı resmen!
Annemle Erdem abi işe gidince ev Cemre ile bana kaldı. Odamda yarı uyur halde film izlerken kapım tıklatıldı.
"Gel."
Cemre kapıdan kafasını uzattı.
"Okul kıyafeti falan almaya gideceğiz. Çabuk hazırlan aşağıdayım." dedi ve giderken kapıyı kapattı.
İstemeye istemeye hazırlandım. At kuyruğu yaptığım saçımı derimi acıtacak şekilde sıkıp aşağı indim. Kendime ufak rahatsızlıklar vermeyi seviyordum. Eğlenceli oluyordu.
Şoförün kullandığı arabaya bindik. Okul formlarının satıldığı yere gelince araba durdu ve içeri girdik. Cemre hevesle bedenimdeki okul kıyafetlerini arıyordu. Görevlilerin yardımıyla formam bulununca denemek için kabine girdim. Lacivert renginde şortlu etek ve beyaz lakosları vardı. Eski okulumdaki pantolonumu mumla arayacağım kesindi. Forma işini halledince okul için ayakkabı da aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELEK
Teen FictionUyumak için gözlerimi yumdum. Gözümü yumunca aklıma Ali'yi ilk gördüğüm gün geldi. Orkun'un sevgilisini takip etmek için gittiğimiz barda kulağıma dolan sesi geldi aklıma. Söylediği Melek isimli şarkının sözleri ilişti kalbime. "Kendisi bir garip m...