t h i r t e e n

1.8K 218 88
                                    

🔊Taeyeon - 11:11

Gözlerimi açtığımda beyaz tavanla bakıştım bir süre. En son yaşadıklarım aklıma gelirken buranın bir hastane olduğunu anlamak zor değildi. Koluma değen soğuk tenle irkildim. Gerçi benimde çok da sıcak olduğumu zannetmiyordum. Serum olduğunu tahmin ettiğim kolum ve yine serumun olduğunu zannettiğim şekilde soğuktu. Kafamı çevirip koluma baktığımda bir el gördüm. Tırnaklarının içi kırmızı olan bir el. Yıkanmış gibiydi ama çok da umursamadan yıkanmış olduğu belliydi. Elin sahibi olan kişiye bakmak için kafamı kaldırdığımda göz altları mosmor olan San ile göz göze geldim. Gözleri kızarmış, teni solgun, bakışları yorgundu.

Bakışlarımı ondan çekip arkasındakilere baktığımda aynı şeylerin onlarda da olduğunu gördüm. Büyük ihtimalle benim yüzümden bu hale gelmişlerdi. Gözleri dolu bir şekilde San'ı geçip yanıma geldi Yeosang. Dikkatlice sarıldığında kafasını gömdüğü boynumda göz yaşlarını hissettim. Göz yaşları boynumu geçip içime doğru akarken huylanmıştım ama belli etmemeye çalıştım. Boynumdan kafasını kaldırıp göz yaşlarını silerken kısılmış sesiyle sordu.

"İyi misin Wooyoungie?"

Wooyoungie...

Bana genelde böyle seslenirdi Yeosang ama ilk defa bu kadar iğrenç hissettirmişti. Tuvaletteki yaşadıklarım gözümün önüne gelirken kendimi geri çekmeye çalıştım Yeosang'dan. Yeosang'ın o iğrenç adam olmadığını biliyordum ama kendimi bunu yapmaktan alıkoyamamıştım. Üzerimdeki garipseyen bakışların varlığını hissediyordum.

Kapı açıldığında içeri doktorla birlikte Seonghwa'da girmişti. Doktor hemen yanıma gelip kontrolleri yapmaya başladığında Seonghwa'nın etraftaki bu garip havanın nedenini anlamaya çalıştığını belli eden bir ifade vardı yüzünde.

Doktor bana kafamdan darbe aldığım için birkaç en son ne hatırlıyorsun tarzı sorular sormuştu. Verdiğim her cevap odadakilerin şaşırmasına neden olurken en sonunda doktor iyi olduğuma kanaat getirip bunları polislere de anlatmam için odadan herkesi çıkarmış ve içeri gelmeleri için polisleri çağırmıştı. Neler olduğunu anlatıp kim olabileceği hakkında konuştuktan sonra hatırlayabildiğim kadarıyla suçlunun eşkalini vermiştim. Onlar odadan çıktıktan sonra içeri San girmişti. Yüzündeki hüzün kalbimi delip geçerken daha fazla üzülmemesi için konuştum.

"Ben iyiyim. Üzülmeniz için bir sebep yok."

Mutluluktan çok hüzün içeren şekilde yüzüne bir gülümseme kondurdu. 

"Özür dilerim Wooyoung."

Neden özür dilediğini tahmin edebiliyordum. Barda yanıma olmasının nedeni beni korumaktı ama yapamamıştı. Yine de nedenini bilmiyormuş gibi sordum. 

"Neden özür diliyorsun San?"

Sorduğum sorunun cevabını bildiğimi biliyordu. Yine de açıkladı.

"Seni koruyamadığım için. Yanında olamadığım için."

Yutkundu sonra devam edebilmek için.

"Seni bu hale getiren adamı daha önce görmüştüm. Şu sizin fotoğraflarınızın okulun dedikodu sitesinde yayınlanacağını söylediğim adam. Değiştirdiğimi sanmıştım. Bir daha gelmez sanmıştım. Yapamadım gerçekten özür dilerim."

Gözünden akan yaşa uzandım. Baş parmağımla silerken gözlerini yummuştu. Yüzünü inceledim bunu yaparken. Güzeldi. Fazla güzeldi. Siyah tutamlarının ardına gizlenmiş kırmızı tutamları onu daha güzel yapıyordu. Doğrulmaya çalıştım yatakta. Belime giren ağrı buna zorluk katsa da istediğim şekilde oturabildiğim zaman dudaklarına uzandım bu sefer. Durdurdu beni. Ellerini saçlarıma götürdü. Parmaklarının arasından saç tutamlarımı geçirip geriye atmaya başladığında kafamdaki elle uykum gelmişti. Öksürdü boğazını temizlemek için. Elini saçımdan çekip çeneme koydu.

"Sana söylemem gerekenler var Wooyoung."

İstemsizce kapattığım gözlerimi açıp ona baktım. Konuşmadan bir süre baktım ona. Devam etmesi için kafamı hafifçe aşağı yukarı salladım.

"Düzeltemiyorum Wooyoung... Seni kendimden uzak tutmaya çalıştığım zamanlarda bana itiraf edeceğini biliyordum. Yapmaman için elimden geleni yaptım. Olmadı. Bardan önce çalıştığın kafedenin sahibinin seni herkes içinde rezil ederek kovmaması için elimden geleni yaptım. Olmadı. Fotoğrafının yayınlanmaması için uğraştım. Değiştirdim ama olmadı. O adamın yanına gelmemesi için uğraştım ve yine olmadı. Hiçbir şeyi değiştiremiyorum. "

Ağlamak istersiniz ama sanki boğazınıza bir yumru oturur ya onun gibi bir hali vardı. Tuttuğu nefesini verdi sonra devam etmek için.

"İyi bir sonumuz olmayacak Wooyoung. Değiştiremeyebilirim. Eskiden olsa bunları yaşamamak için seni kendimden uzak tutmaya devam ederdim. Ama şimdi yapamam. Senden uzaklaşamam. "

Çenemdeki elini çekmeden parmaklarını dudaklarıma sürttü.

"Yapamam."

Parmaklarını çekip gözlerime baktı.

"Ama sen hayatımda daha fazla boktan şeyler istemiyorum dersen anlarım. Senin iyiliğin benim için herşeyden önce geliyor Wooyoung."

San daha önce bana iyi şeyler yaşamayacağımızı söylemişti. Beni neden dövdüğünü sorduğumda. Hayatımda San olsun ya da olmasın bok gibi olduğu için San'la beraber olmayı tercih etmiştim. Ve bu tercihimin bir orospu çocuğu tarafından neredeyse tecavüze uğrayıp, dövülmemden sonra değişeceğini zannetmiyordum. Çenemdeki elini elime alıp avcunu öptüm. 

"İyi ya da kötü son... Seninle olacaksam fark etmez bana. Ama yanımda olacağına söz ver."

Eğilip öptü beni. Sıcacık dudaklarını dudaklarımda hissetmek acılarıma merhem olurken kalbimin attığını kulaklarımda hissettim.Yavaşça ayırdı dudaklarımızı konuşmak için.

"Söz veriyorum Wooyoung bugünden sonra asla yanından ayrılmayacağım."

Dudaklarımız tekrar birleştiğinde verdiği sözü mühürlemiş oldu. Kalbime.

🌈

San şerefsiz diyenler +1

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

San şerefsiz diyenler +1

greek god | woosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin