f i f t e e n

1.6K 197 130
                                    

🔊 ATEEZ - Mist

[Birkaç Gün Sonra]

Baekhyun'un artık benim için barın güvenli olmadığını söylemesi sonucu hayatın gerçekleri yüzüme vurmuştu. Oraya artık bir daha gidemezdim. Ve böylelikle işsiz kalmıştım. İş bulmak benim için yeterince zorken şimdi bir bel ağrısı, kırık kol ve okulla beraber sürdürebileceğim bir iş bulmak zorundaydım. Bu neredeyse imkansızdı. Okul demişken uzaklaştırma sürem bugün bitmişti. Okula gidip oradakilerle de uğraşmam gerekecekti. Bir şey daha öğrenmiştim. San'da uzaklaştırma almış. Benden sonra aynı çocuğu döverek hem de. Onun ki benden daha uzunmuş. Müdür benden sonra oldukça sinirli olmalı ki ona bir gün daha fazla vermiş. Yani bugün okula gelmeyecekti. Yurttan çıktığımda Hongjoong'u gördüm. Bizim yurdun kapısının orada bekliyordu. Tam yanından geçip gidecekken beni durdurdu.

"Bende seni bekliyordum. Tüm gün yanında olacağım haberin olsun. Tuvalette bile."

Son eklediği şeye kıkırdadım.

"Neden peki?"

"San."

"San ne?"

"Bugün gelmeyeceği için beni o görevlendirdi. Tüm gün yanında olacağım ve seni koruyacağım."

Gülerken konuştum.

"Beni mi koruyacaksın... Sen mi?"

"Tamam kısa olabilir ve güçsüz görünebilirim. Ama  varya hepsinden daha güçlüyüm."

İnanmayan şekilde ona bakarken ofladı.

"Tamam güçlü de değilim. San neden bunu benden rica etti onu da anlamadım. Hem en güçlümüz Jongho."

Aklım rica etti demesinde kalmıştı. Bana pek rica etmiş gibi gelmedi açıkcası.

"Rica mı etti yoksa sen mi kibarlaştırıyorsun?"

Güldü.

"Tabi ki de ben kibarlaştırıyorum. O hödüğün ne zaman rica ettiği görülmüş ki. Hep emir verir.  Hemde ondan büyük olmama rağmen."

Merakla sordum.

"Peki neden ona katlanıyorsun madem bu kadar şikayetçiysen?"

"Ona katlanmıyorum. Onu seviyorum. Kardeşim gibi."

Ben ve Yeosang gibi.

"Sen ve Yeosang gibi."

Aklımdan geçeni söylemesine güldüm.

"Gerçi sen Yeosang'a katlanıyor olamazsın. O çok kibar biri. Bu yüzden bence o sana katlanıyordur."

"Katlanma konusunda sanırım haklısın ama kibarlık... Size kibar davranabilir ama kibar olduğunu hiç sanmıyorum. Benim yanımda tam bir şeytan gibi."

Kahkaha attı.

"Sanırım haklısın Seonghwa'da sürekli bundan bahsediyor ama hiç inanasım gelmemişti ona."

Demek Seonghwa'ya da gerçek yüzünü göstermişti.

°

Okula girdiğimizde tüm bakışların bana dönmesini umursamadan sınıfıma doğru yürüdük Hongjoong'la. Beni sınıfa bıraktıktan sonra kendi sınıfına gidecekti. Sınıftan içeri girerken bir grup erkek tarafından alaycı bakışlarla karşılaştım. İçimden hiç de iyi şeyler olmayacak derken gruptan biri kendini belli edercesine bağırarak konuşmaya başladı.

"Hey Wooyoung'un yeni sevgilisini gördünüz mü? Üst sınıflardan Kim Hongjoong. Sınıfa kadar bırakıyor hemde."

Yanlarından hiçbir şey olmamış gibi geçerken ufakça sırıttım. İnsanların hakkımda attıkları artık sadece benim için bir gülünç kaynağıydı.  Aslında gidip ona da bir yumruk sallayabilirdim. Ama hem kolumun hem de kaburgalarımın acısı kendini hissettiriyordu. Hem bu yüzden hem de  istediklerini vermemek için sadece güldüm. Bu bile onları şaşırtmaya yetmişti.

Kafamı sınıfta gezdirip Yeosang'ın olduğu tarafa baktım. Sinirle bana laf atanlara bakan Seonghwa ile karşılaşmak biraz tüyler ürperticiydi. Avına odaklanmış aslan gibiydi. Korkutucu ve bir o kadar da dikkatli. Ben daha ne olduğunu anlamadan sıradan kalkıp oğlanın yanına gidecek kadar da çevik.

°

Elbette her okul günü olduğu gibi müdürün odasından çıkarken Seonghwa'ya baktım. Kaşından akan kan yanağına kadar gelmişti. Yeosang'la ona fırsat yaratmak için söylendim.

"Kaşın çok fena gözüküyor Yeosang'ın yanına git de pansuman yapsın."

Bu fikri beğenmiş gibi sırıttı.

"Güzel fikir ama ondan önce seninle konuşmak istiyorum Wooyoung."

Yüzü sıkıntılı gibiydi.

"Bir sorun mu var?"

"Hayır yok bana sadece bardaki tuvalette tam olarak neler olduğunu anlatmanı istiyorum."

Bardaki tuvalet sözcüklerini duyar duymaz kanım donmuştu adeta. Hatırlamak bana acı veriyordu. Boynumdaki dudakları hisseder gibi olduğumda elimi oraya koyup sürtmeye başladım.

"Bunu benden isteme Seonghwa. Olanları unutmak istiyorum."

Anlayışla kafasını salladı. Neden sormuştu ki?

"Neden sordun ki? Size daha önce kabataslak anlatmıştım."

"Yeosang istedi. Olaydan sonraki gün hastanede ona bir garip davranmışsın. Yanlış birşey yapıp yapmadığını merak etmiş. Aslında kendisi soracaktı ama  nasıl soracağını bilememiş bende aklıma geldi sordum öylesine."

Yüzüme samimi bir gülüş koymaya çalışıp Seonghwa'ya baktım.

"Ben konuşurum Yeosang ile."

Kafasını sallayıp yanımdan ayrılırken sırtına baktım bir süre. Seonghwa yalan söyleyemiyordu. Yeosang  ile  böyle bir şey konuşmuş olabilirlerdi. Çünkü gerçekten Yeosang yanıma gelip bana bunu sormuştu hastanedeki son günümde. Her dakika Yeosang'ın yanında olan Seonghwa'nın Yeosang'ın bana gelip bunu sorduğunu bilmemesinin imkanı yoktu.

Yalan söylemişti. Söylediği şeyin yalan olduğunu bildiğimi bilmesine rağmen yalan söylemişti. Neden?

🌈
Boş bir bölüm daha.

Arkada San ve Yeosang'ın da çıkması bu fotoğrafı daha da güzelleştiriyor

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Arkada San ve Yeosang'ın da çıkması bu fotoğrafı daha da güzelleştiriyor.

Ee sizce Seonghwa neden yalan söyledi?

greek god | woosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin