0.1 ❝Acı Dönüş❞

1.2K 101 157
                                    

Medyada karakterlerimiz var! Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen!

***

Dilhun 1 | ❝Acı Dönüş

YEŞİM PARYA KARACA,

"Su böreği hazır mı?"

Dilimlediğim böreğin son dilimini de tabağa koyup, "Hazır, Ayşe teyze," dedim heyecanla. "Her şey hazır."

Evde telaşlı bir hazırlık vardı fakat bu tatlı bir telaştı. Herkes oradan oraya koşturuyor, akşam ki şenlik için canla başla hazırlık yapıyordu. Dilhun Mahallesi; beni acılar içinde kıvrandıran, göz yaşlarımla temizlenen, tüm karanlığımı sokaklarına bulaştırdığım mahalle bu gün benim için düğün yeri gibiydi. Kimilerinin umrunda olmasa bile sokakta koşturan çoğu insan benimle aynı heyecan içindeydi ve bu mahalle ilk defa benim için sevilir olmuştu. Çünkü Yiğit Şan dönüyordu.

Tam altı yıl, altı yıldır görmediğim adam bugün geri dönüyordu. Cezası bitmişti. O puslu gecenin bedelini ödemiş, şimdi özgürlükle taçlandırılıyordu.

"Yeşim."

Ayşe Teyzenin sesiyle ona döndüğümde tülbentini düzeltip aceleyle kapıyı gösterdi.

"Çabuk git hazırlan, her şeyi halletmişsin zaten. Gökhan birazdan almaya gidecek, sen de geç kalma."

"Tamam Ayşe Teyze," dedim kalbim boğazımda atarken. Hızla mutfaktan çıktım ve kendimi odama attım. Ne giyeceğimi bilemedim başta. En son ben on beş yaşındayken görmüştük birbirimizi ve şimdi yıllar sonra ilk defa görecekti beni, güzel olmam gerekiyordu. Artık karşısında o küçük çocuk yoktu. Büyümüştüm, değişmiştim, güzel sayılabilecek bir hâle gelmiştim, yirmi bir yaşında koca kız olmuştum.

Kendi dolabımda bir şey bulamayınca hemen Seda'nın dolabını açtım. Gözüme ilk çarpan şeyi elime aldım. İp askılı, dizimin biraz altında biten günlük bir elbiseydi ama sıradan görünmüyordu. Beğenmiştim ve üzerime geçirip aynanın karşısına geçtiğimde de doğru karar verdigimi anlamıştım.

Makyaj masasına oturdum hemen. Bir an heyecandan buz kesen ellerimin titrediğini fark edip ellerimi sıktım. "Kendine gel Yeşim, bu kadar heyecan yapma. Adamı göremeden öbür tarafa gideceksin şimdi!"

Biraz olsun kendimi sakinleştirdiğimde göz makyajımı yapıp rujumu sürdüm. Cildim son günlerde, havadan mıdır sudan mıdır bilinmez, oldukça iyiydi ve fondötenlik bir şey görmüyordum. Fazla abartmak istemiyor olmama rağmen hafif hafif highlighter da sürdüm ama. Dedim ya, çok güzel olmak istiyordum.

Geceden maşalayıp topladığım saçlarımı açtım ve dalgalar halinde omuzlarımdan dökülmesine izin verdim. Önlerden bir parça ayırdıktan sonra bir kısmını arkaya tutturdum.

O sırada koridorda Gökhan abinin sesini duymamla kalbim boğazımda attı ve beni unutmasından korkarak hızla dışarı çıktım.

"Abi!"

Gökhan abi ceketini giyerken bana döndü. "Fıstık," dedi gözleri üzerimi incelerken. "Ne kadar güzel olmuşsun."

Dudaklarımı birbirine bastırıp gülümsedim. O kadar heyecanlıydım ki ne yapacağımı bilmiyordum. Parmaklarım ve ayaklarım buz kesmiş, kalbim boğazımda atıyordu ve midemde kocaman bir ağrı vardı. Kesinlikle onu bir an önce görmem gerekiyordu.

"Teşekkür ederim. Ben hazırım da, ceketimi alıp geleceğim. Sen bekle beni olur mu?"

Gökhan abinin yüzü gerildiğinde duraksadım. "Abicim," dedi rahatsız bir ses tonuyla. "Sen gelme, ben alır gelirim."

DİLHUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin