Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
chapter: love you
Rosé
Plan yolunda gidiyordu. Şimdilik bir sorun yoktu. Ama yine de dikkatlı olmalıydım. Bu yüzden Lisayı kızların yanına gönderip naptıklarını öğrenecektim. Lisa geldiğinde yorulmuşa benziyordu. Koşa koşa geldiği belliydi.
"Geliyor Jennie geliyor" dedikten sonra başımı onaylarcasına salladım ve Lisa hemen binaya girdi. Ben de Yerimi çağırıp sohbete başlamışdım. Ve tahmin ettiğim gibi bizi dinlemişti. Bir de rol yapıyor duymadım diye. Bu kız beni delirtmek istiyordu ki artık başarılıydı.
Lisa: Rosé bundan emin misin gerçekten? Bak anlıyorum kırıldın ama senin yaptığın da hiç doğru değil
Rosé: Dün ben de senin gibi düşünmeye çalıştım ama hayır Lisa ben yaptıklarımdan eminim.
Lisa nefesini sertçe dışarı verip gözlerini benden çekti. Bense aynada kendime bakıyordum. İşimi bitirip odadan çıkacakken Lisa beni durdurup aynı şeyleri zırvalamaya başladı. Kulak asmayıp aşağı indim. Lisadan arabanın anahtarını alıp arabaya bindim. Tam o sırada Jisoo beni aradı.
. . . Jisoo: Bak anladın mı? istersen bir daha söyleyeyim
Rosé: Anladım Jisoo merak etme artık bu kaçıncı kez oldu
Jisoo: tamam Rosé dikkatli ol
Olacaktım. Olmalıydım.
Parka sonunda gelmiştim. Biraz süzdükten sonra Jennie'yi gördüm. Yakınındaki ağaçlardan birinin arkasına saklanıp onu izlemeye başladım. Biriyle konuşuyordu. Herhalde Jisoo'ydu. Neyse. artık zamanı gelmişti.
Karşısına çıktığım an bana korkmuş şekilde bakıyordu. Ama hemen kendini toparlayıp " sana her şeyi söyleceğim " dedi sadece. O lafını bitirmeden onu öptüm. Çok şaşkındı. Ne olduğunu anlamıyordu Jennie.
Jennie: Rosé ne yapıyorsun sen? Neyi biliyormuşsun
Rosé: Artık oynamayı kes lütfen. Şimdiye kadar bana oynadın ama sıra bendeydi
Jennie: Neden bahsediyorsun sen
Nefesimi dışarı verdim. Bu kız beni yoruyordu.
Ama benim oynamak için sabrım tükenmişti. Bu yüzden her şeyi amlatıp oyunu bitirecektim.
Elinden tutup bir banka oturttum. Nefes almadan onun beni sevdiğini bildiğimi, jisoonun casusluk yaparak jennie'ye yalan söylediğini ve hepsini bana söylemesini, her şeyi geç de olsa öğrendiğimi anlattım Jennie'ye.
Tepki vermiyordu. Sadece gözleri dolmuştu. Bana bile bakmıyordu. Ben tam bir şey söyleyecekken ayağı kalkıp gidecekti. Kolundan tutup yüzünü yüzüme çevirdim. Ama o sadece "benden uzak dur" demekle yetinmişti, sessizce gitmişti. Ama içinde fırtınalar koptuğunu çok iyi biliyordum.
Jisoo'nun yanıma gelmesiyle düşüncelerimin arasından ayrıldım.
Jisoo: nerde o? Nereye gitti?
Rosé: her şey bitti
Jisoo: nasıl yani
Rosé: bitti işte bitti. Jennie yok Jennie gitti
Jisoo: bir şey söylemeden yolladın mı öylece
Jisoo'ya cevap vermeden arabaya doğru koşmaya başladım. Hemen binip Jennie'yi aramalıydım. Uzağa gidemezdi. Umarım gitmemiştir.
Bulamayınca pes etmiştim. Arabada öylece düşünüyordum. Gözüm yukarıdaki aynaya takıldı birden. Yüzüm çok garip gözüküyordu. Mimiklerim, bakışlarım çok sahte gibiydi. Peki ben ne ara böyle oldum ki? Ne zaman böyle acımasız oldum? Hiç bir zaman olmadım, olamazdım da. Ama bu yaptıklarım neydi peki?
Jennie: Chaeyoung
Kahretsin. Sesi kafamda yankılanıyordu.
Jennie: Chaeyoung
Hayır bu gerçekti.
Rosé: Jennie?
Sesim titremişti. Konuşamamıştım bile. Ama o bir şey demeden arabaya oturdu. Yüzümü avcuna alıp " Bana herşeyi anlatacaksın" dedi. Bu söylediğiyle ağlamaya başlamıştım. Yaptıklarım neden bu kadar mantıksız ve anlamsızdı? Bunu neden yaptım? Jennie benim için anonim olarak kalsaydı daha güzel olmaz mıydı? Yalan gerçekler ortaya çıkmasaydı her şey daha mı iyi olurdu?
Jennie konuşamadığımı görüp bana sarılmıştı. Bir şey demedim. O hâlâ sakince gözyaşlarımı silip bana bakıyordu.
Jennie: Bana yaptıklarını tam olarak bilmiyorum, anlatacak gibi de gözükmüyorsun. Tabii iyi bir şey değil gibi ve ben seni affetmeyeceğim anlaşılan. Ama bu benim seni sevmediğim anlamına gelmiyor.
Rosé: Bunu yapmak zorunda değilsin ben bunu haketmedim
Jennie: Rosé beni seviyor musun?
Konuşamayacağımı bildiğim için kafamı salladım. Jennie gülümsedi. Ve bana "ağlama " dedi. Kahretsin çok güzeldi.
Jennie: Seni öpmemi ister misin?
Ama ben ona sarılmayı tercih etmiştim. Bu beni rahatlatıyordu.
Rosé: Üzgünüm Jennie
Jennie: Seni seviyorum Rosé
Diyip daha da sıkı sarılmıştı. Ama ben bunu haketmemiştim.
Ve artık oyunun sonu gelmişti. Kazanan yoktu. İkimiz de kaybetmiştik. Ama bu beni üzmüyordu. Ona kavuştuğum için mutluydum.