yirmi sekiz

4.2K 487 92
                                    

Kontrol etmeden atıyorum, yazım yanlışlarını görmezden gelin lütfen!

"Hm, dur şimdi..."

Jimin ile mutfakta yemek hazırlarken bir yandan da bugün olanları anlatıyordum. Tüm ayrıntıları istemişti ve sanırım o da Kathleen ile konuşmuş olmalı ki karşılaşmamızı sönük bulmuştu. Oysa ben memnundum, oldukça. O Taehyung'tu ve gerisi hiç önemli değildi. Sarılmıştık, gülümsemişti. Gözlerindeki bakışı yakalamıştım. Ben, uzun zaman sonra gerçekten mutluydum.

"İyi de benim hala anlamadığım şeyler var. Sen demedin mi bu adam küçükken okul müsameresinde kızla öpüştü diye ortalığı ayağa kaldırdı?" Haşlanan pirinçleri kaseye aldığımda Jimin de sebzeleri yıkıyordu.

"Evet?"

"O zaman nasıl çocuğu var?" Masaya geçtiğimde Jimin dolaptan iki şişe soju aldı.

"Bak, o zamandan belliymiş işte. Demek ki eşcinsel ve kızlarla sorunu var. Tam burada karışıyor her şey, kızlardan iğreniyorsa çocuk nasıl yaptı? Bildiğim kadarıyla erkekler hamile kalamıyor henüz." Şişeleri açıp bardağa döktüğünde dediği şeylerin mantığını sorguladım. O pek de eşcinsel gibi durmuyordu, bunu nasıl anlardım o da ayrı bir konuydu. Olabilirdi fakat tüm bu ihtimaller Kath ve Jimin'in beni dürtmesine sebep oluyordu.

"Neler yaşadı, bilmiyoruz. Ama ne dedi, onun kızı o. Demek ki eşcinsel değil." 

"Eğer değilse bu senin aleyhine olur, dostum."

"Hey!"

Yatağa girdiğime komodinin üzerindeki eski fotoğrafa ilişti gözlerim. Elime alıp pencere tarafına döndüm. Hayır, ne bekliyorlardı ki? The Notebook'taki gibi yağmurlu, romantik bir kucaklaşma mı? Ben memnundum, bunu yadırgamıyordum. Hem yıllar önce kötü bir şekilde ayrılmıştık biz. Elbette bana karşı mesafeli olabilirdi. Belki artık arkadaş kalmayacaktık, birer tanıdıktan ibaret olacaktık. Bu da olabilirdi, hiçbir şeyi bilmiyorduk henüz. Ama tüm bu varsayımlar içimde bir yerleri hareketlendiriyordu. Onunla sadece selamlaştığım biri olarak kalmak istemiyordum hiç. Bu, yıllar sonra hak ettiğim son değildi çünkü. Belki yeniden atari oynamazdık ama ben onunla yeniden kağıttan gölgeler yapmak istiyordum.

Saat öğlene geliyordu ki Namjoon hyungun araması ile şirkete uğramıştım. İşlerimizi hallettikten sonra birer kahve içtik. Onunla biraz laflamak her zaman iyi gelmişti bana. Loteoseu'ya geldiğimde saat dörttü ve Taehyung jimin ile cam kenarı masaların birinde oturuyordu. Beni gördüklerinde Jimin ayaklanmıştı, biz de balkona geçtik.

"Gelmene sevindim." Hyera bize bitki çayı getirdiğine teşekkür etmiştim. Taehyung ellerini masada birleştirmiş, parmaklarını usulca birbirine sürtüyordu. Sigara içmek istedim ama yapmadım.

"Neden Daegu'da olduğunu merak ettim." Başımla onayladım ve geri yaslandım.

"Jimin ile geldik, abisi burada iş kurmamıza yardım etti. Sen neden buradasın? Busan'ı neden terk ettin?" Derin bir nefes alıp çayını yudumladı.

"Annem öldükten sonra büyük babam ile buraya geldim. Aslen buralıyız, onunla yaşıyorum hala." Evli değil miydi? Demek o gün sandalyede uyuyan adam büyük babasıydı.

"İkimiz de oradan oraya savrulduk demek." Gülümsedi, bir insanın gülümsemesi yıllar geçse dahi aynı kalabiliyormuş.

papir skyggerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin