Yine klasik bir gündü. Okuldan çıkmış, hızlıca bara gidiyordum. Hava soğuktu. Severdim soğuk havaları. Vücudumuz üşürken, içimiz ısınıyordu.
Barın kapısından içeri geçtiğimde her gün olduğu gibi yoğun içki kokusu ve müzik çarpmıştı suratıma. Ama artık alışmıştım.
Direkt barmen arkadaşım Özgür'ün yanına gittim. Gülümsedi. Ben de karşılık verdim.
"Naber ayvaz?"
"Görünen neyse o. Sen?"
"Gördüğün gibi"
Güldüm ve önlüğümü giydim. Yanına geçtim ve istenilen siparişleri yapmaya başladım.
...
Saat 2'ye gelirken ortam biraz olsun durulmuştu. Tepsiye bir grubun siparişlerini koydum ve masaya ilerledim. Tedirgince masaya içeceklerini koyarken, hepsinin bakışlarının üzerimde gezdiğini hissediyordum. Ve bu beni oldukça rahatsız ediyordu. Tam giderken, bir tanesi kolumdan tuttu.
"Gözlerin çok güzel..."
Sertçe yutkundum. Burda böyle olayların olması normaldi. Ama daha önce hiç kimse bana gelip böyle bir şey dememişti.
Başka hiçbir şey demedi ve kolumu bıraktı. Anlayamamıştım. Ne yapmaya çalıştığı hakkında hiçbir fikrim yoktu.
Hemen yanlarından ayrıldım ve Özgür'ün yanına geçtim.
"Bir şey mi oldu?"
Kafamı salladım, "hayır, y-yok bir şey."
"Emin misin?
"Evet. Sen işine dönebilirsin."
O işine devam edince ben de fırsattan istifade tuvalete gittim. Elimi yüzümü yıkadım. Kendi kendime "sakin ol yaprak" diye telkinler veriyordum.
Yüzümü sildim ve tuvaletten çıktım. Etrafı inceledim. Birkaç masa kalmıştı. Ve o...tek başına kalmış, düşünceli bir hali vardı. Ona bakarken göz göze geldik. Hemen kafamı çevirdim ve işime geri döndüm.
"Ben çıkıyorum fırtına."
"Tamam, ben de şu birkaç masa kalksın giderim."
"Dikkat et. Şurdaki adamı hiç gözüm tutmadı zaten. Eğer bir şey olursa bir telefonuna bakarım."
"Ayh, tamam!"
"Aferin, akıllı ol." Yanağımdan bir makas aldı. Güldüm. Yanımdan ayrılınca kafamı kaldırdım. Sadece o uzun boylu, sarı adam kalmıştı. Mecburen bekleyecektim.
Gitmesini beklerken masaları silmeye başladım. Etrafı düzenlemeyi bitirmiştim ama hala o adam gitmemişti. En sonunda dayanamadım ve yanına gittim.
"Merhabalar beyfendi, artık burayı kapatmamız lazım. Ama sizin yüzünüzden kapatamıyorum. Eve geç kaldım."
Kafasını kaldırdı ve baştan aşağı beni süzdü. Rahatsız olmuştum.
"Gitmezsem?"
"Gitmelisiniz. Kendi keyfiniz için insanların hayatına müdahale edemezsiniz. Eve geç kalıyorum."
"Öyle mi küçük?"
Gittikçe sinirleniyordum. "Sensin lan küçük! Siktir git!"
Sırıttı, "sevdim, atarlı."
"Sevicem ben seni şimdi göreceksin!"
Yüzünü yüzüme yaklaştırınca sertçe yutkundum.
"Sevsene, ondan sonra çok ihtiyacım var..."
Birden ağzımdan, "kimden sonra?" Diye bir cümle çıktı. Neden böyle yaptığımı bilmiyordum.
Yüzünü uzaklaştırdı ve ayağa kalktı.
"Seni ilgilendirmez." Dedi ve masaya bir miktar para bırakıp çıktı bardan. Sadece arkasından baktım. Dengesiz mi neydi? Kimdi bu sırık adam?Evet! Yeni hikayenin ilk bölümü geldi! Umutluyum bu hikayeden. Güzel şeyler çıkar umarım. 🖤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Dolu Geceler
Teen FictionO büsbütün güzeldi. Hiç yaşamamış şeyler gibi güzeldi. Hayatın eşiğinde, düşüncenin eşiğinde son bir defa gördüğümüz şeyler gibi güzeldi...