Gözlerimi kısıp sinirle camına tıkladım. Camı açınca saçları rüzgardan dolayı havalanmış, yüzünde çapkınca bir gülüş ve havalı gözlüklü bir barış beklemiyordum.
Kendimi düzeltip, "beni niye takip ediyorsun lan p*ç sırık!" Kafasını yavaşça sağa sola salladı ve gözlüğünü çıkardı. "İnsan önce 'merhaba, günaydın canım' der."
Kulaklığımı çıkarttım. "Bak sırık, elimde kalma sabah sabah zaten sinirliyim sana, gözüm görmesin seni!"
Kendimi tutamayıp devam ettim, "ayrıca sen bipolar falan mısın? Dün benden uzak dur diyordun, şimdi beni takip ediyorsun. Hayırdır oğlum?!"O başladı, "arabaya binsen de öyle konuşsak. Ha, ne dersin?"
Derin bir nefes aldım. Söylene söylene arabaya bindim."Ee bindirdin beni, ne söyleyeceksen söyle."
"Ben dün yaptıklarımdan dolayı özür dilemek için geldim aslında. Çok saçmaydı ve gereksizdi biliyorum. Ben söylemiş miydim bilmiyorum ama benim bir dediğim bir dediğimi tutmuyor. Ve bu yüzden alışsan iyi olacak."
"Niye alışacakmışım? Bundan sonra görüşmeyeceğiz bile."
Güldü hafifçe, "emin misin bunu yapabileceğine?"
Alaylı bir tavırla yaklaştım yüzüne doğru, "bu kadar ego fazla, onu bırak öyle konuşalım sırık."
Beni dinlediğinden bile emin değildim. Ona biraz yaklaştığım için şu an yüzlerimiz birbirine yakındı. Gözleri dudaklarıma kaymıştı. Rahatsız olup geri çekildim hemen. Boğazımı temizledim.
"Neyse, eee ben gideyim en iyisi."
"Peki, sonra görüşürüz."
Kapıyı açtım ve, "mümkünse görüşmeyelim ki bir yerde karşılaşacağımızı da sanmıyorum bay ukala." Diyip indim arabadan.
Hiçbir şey diyemedi ve yanımdan hızla uzaklaştı. Sabah sabah bütün devrelerimi yakmıştı bu adam yine. Noluyor yaprak sana? Kendine gel.
...
Derslerim bitince Özgür'ü aradım. Daha bara gitmek için ikimizin de zamanı vardı. Ne zamandır konuşamıyorduk ve bu iyi gelebilirdi.
Sahilde ki bir kafeye çağırdım. Güzel bir masaya oturdum ve Özgür'ü beklemeye başladım.Arkamdan biri gelip elleriyle gözümü kapatınca gülümsedim. Klasik Özgür'dü işte. Ellerini çekti ve karşıma oturdu. Çok enerjikdi ve yerinde duramıyor gibiydi, güldüm.
Özgür, "ee napıyorsun bakalım fırtına?"
Yaprak, "öyle aynı işte, konuşacak biri bulamadım. Ayrıca uzun zamandır doğru düzgün konuşamıyoruz. Sevgili mi yaptık yoksa?" Göz kırptım. Biraz gerildi. Anlamadım neden gerildiğini.
Özgür, "y-yok canım ne sevgilisi? Ben ve sevgili? Hiç u-uyumlu bile değil."
Yaprak, "peki, öyle olsun bakalım."
Yeni bölüm geldi kuşlar! Umarım beğenmişsinizdir🖤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Dolu Geceler
Teen FictionO büsbütün güzeldi. Hiç yaşamamış şeyler gibi güzeldi. Hayatın eşiğinde, düşüncenin eşiğinde son bir defa gördüğümüz şeyler gibi güzeldi...