26. BÖLÜM

4.3K 636 485
                                    

Elleri Ellerime / Duman

Reyhan'ın dudakları çorak bir toprakmış gibi Eren çekildiğinde nemini anında kaybederken o ise bir yanlış anlaşılmayla öpülmediğini varsaymak istiyordu. Ali Eren bir kadını kazara öpecek biri gibi görünmemişti gözüne. Çoktan yapıldığı söylenen resimlerini aklı hayali almamıştı.

"Neden?"

"Neden mi resimlerini yaptım?" Reyhan şaşkınca, arkası yüksek koltukta iyice küçülerek başını aşağı yukarı salladı. "Hiçbir bir fikrim yok. Ben sadece hayallerimi gerçekleştirirken elini sırtımda hissettiğim o güçlü, azimli, güzel, yeri titreten adımlarıyla kalbimi de titreten kadını resmetmek istedim. Meğer o senmişsin."

Eren'in nasıl bir hayali vardı, Reyhan bu hayalin gerçekleştiği anda nasıl oradaydı ve ona temas etmişti anımsayamadı. Şimdi bunu da sorarak olası bir çıkmaza daha girmektense emin olmaya yakınlaştığı durumun sağlamasını yapmakta buldu çareyi.

"Yani siz şimdi, yani biz şimdi..."

"Reyhan, konuşurken böyle takıldığına çok sık şahit olmadığım için saatlerce seni izlemek istiyorum ancak sıcağı sıcağına bu teklifi de yapmam lazım. Sen tam olarak benim sana olan ilgimi yanlış anlamadın. Eğer üç gün önce odama girdiğindeki gibi aynı hislere sahipsen, gözünde parlayan yıldızları ben o domuzluğumla bile söndürememişsem senin aşkına talibim Reyhan."

"Öpücük de içtendi tabii. Sıcaktı. Daha önce ben böyle bir şey... Of ama ya... Bunu bana nasıl reva görürsünüz? Tam da Erhan Ağabeyimin geldiği gecenin ertesi gününü mü buldunuz bana aşık olacak? Of, ne şanssızım ya. O bizi bir görse, hah ne görmesi bir duysa, ne diyorum ben daha imasını anladığında..."

"Canım benim, mola... Birincisi ben, sana onun geldiği gecenin ertesi günü aşık olmadım. Başlangıcını hatırlamadığım bir zamanda tutuldum sana. Renklerine vuruldum. İkincisi ise, ben ona aşkımı ilan ettim."

"Ona derken... Erhan ağabeyime aşkınızı benden önce mi ilan ettiniz?"

Ali Eren bir an 'o' zamirinin ifade ettiği kişiyi düşündü. Ona aşkımı diyerek Reyhan'ın bir kelimeden onlarca anlam içinden, en içinden çıkılmaz ve imkansız olanı seçeceğini nasıl da atlamıştı. Yumulmak istediği yüzü avuçlayarak konuşmayı seçti.

"Olmuyor böyle. Reyhan virgül tam olarak nerede? Bu soruya ona göre cevap vermek istiyorum. Bünyem ikinci bir Erdinç vakası kaldırmaz."

"Benim de kaldırmaz. Sizin duygusal ve tensel ve seksüel anlamda tercih edebileceğiniz hemcinslerimin içinde olmayı yeğlerim ve... Neeeeeeee? Erhan ağabeyim benden hoşlandığınızı biliyor mu?"

"Senden hoşlandığımı söyleseydim bir yumruk daha yerdim. O, sana vurulduğumu, benim başımın tacı olmanı dilediğimi biliyor."

"Tüm bunları biliyor ve siz hala yaşıyorsunuz. Nasıl olur ya? Çaptan mı düştü bu en büyük dalton, yaşlandı mı ne?"

"Yaş konusuna pek girmeyelim. Hele hele Erhan'la yakın yaşlarda olduğumuz gerçeğini silip at aklından. Soruma cevap vermedin. Ne diyorsun? Ömrümün kalanında beni renklerinle donatmaya var mısın?"

"Evlenecekmişiz gibi oldu bu."

"Anneme ve Erva'ya çıkmaya başladığımızı söylediğim an akıbetimiz bu yönde olur bence. İkisi de çıldırıyor senin için, benim kadar olmasa da. O yüzden enine boyuna düşünüp cevap ver. Annem seni ona götüveediğim an bu iş bitmiştir."

Eren, dizlerinin üstünde Reyhan'ın ağzını açıp açıp kapadığı halde bir kelime bile kuramayan şaşkın yüzüne bakarak kahkaha attığında, onun işin ciddiyetinin farkına varmaktansa aklında evde bıraktığı Erhan'a sıralayacağı bahaneleri dizdiğinden emindi. Ne var ki; Reyhan onu yine dumur etti. Ayaklandı ve odada basılmadık yer bırakmamaya niyetli şekilde yürümeye başladı. Yürümeye ve konuşmaya... Eren konuşmanın uzayacağını varsayarak onun çöktüğü eski yere oturdu ve dirseğini maun masaya, yumruğunu şakağına dayayarak seyre daldı. 

Aşk Benim Hamurumda Var (RAFLARDA 🧡)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin