Eve girer girmez üstünü bile değiştirmeden bilgisayarın başına geçen Reyhan, tok olmasına dua etti. Kaybettiği vakti telafi etmeye gönüllü halde hızlı çalışan parmakları, kah klavyede kah çizim taslaklarının üstündeydi. Eşyalı olan bu eve aldığı tek şey; neredeyse çocuk havuzu büyüklüğündeki ahşap ve metalden herhangi birinin öne çıkmaya yeltenmediği şekilde, zekice birbirine uyumlu olan ve ergonomisi düşünülmüş şıklığı ile salonunun yarısını kaplayan, ekmek parasını kazandığı bu masaydı. Bir ucunda yaydığı yapboz, diğer ucunda yemek yediği için, çalışmalarının başladığı yere kadar kitaplardan ördüğü küçük duvar vardı. Tam ortası önündeki dört gün boyunca başını kaldırmadan konaklayacağı yer olacaktı.
Aylin'in istediği hesaplamaları daha Eren söylediği dakikada unutan Reyhan, sabahın üçüne kadar çalıştı. Fazla uykuyu ezelden beri tercih etmeyen bedenine minnet duysa da, uyku da iş verimliliği ve sağlık açısından en az doğru beslenme kadar gerekliydi. Beş saat uykuyla yeni güne ve Aylin'e hazırladığı bedenini; meyveli, yulaflı lapa ile doyurduğu midesi takip etti. Uyandıktan yarım saat sonra şirkete ayak bastığında aklından çıkan hesaplamalar, hesaba katmayı atladığı tek kişinin bekleyişle kendilerini bir güzel hatırlattı.
"Oo, Reyhan Hanımlar gelmiş. Gece senden gelen bir mail düşmedi mesaj kutuma. Sana verdiğim işi yapmama sorumsuzluğunu nasıl açıklayacağını merak ediyorum."
"Günaydın Azra, size de günaydın Aylin Hanım. Merakınızı siz ön büroyu daha fazla meşgül etmeden gidereyim madem. Eren Bey çizime öncelik vermemi söyledi."
"Sen emir alacağın sırayı karıştırdın galiba. Geldiğin yerde, bir üstünü ezerek patrona yağ çekmek için oyun oynuyor olsalar da sen burada önce beni dinle. Şimdi derhal hes..."
"Lafınızı baklavayla böldüm Aylin Hanım, ben sizin benden hesapları beklediğinizi Eren Bey'e söyledim akşam ama beni evlerine yemeğe götürmeden önce sadece çizimlere odaklanmamı ist..."
"Bir dakika bir dakika, yemeğe mi?"
Başıyla onaylayan Reyhan'ın boşa geçirecek bir saniyesi bile yokken tam elli dört saniyedir bu anlamsız konuşmayı sürdürüyordu. Dediği villa hesaplarını lansmandan sonra yapmaya başlasa bile teslim tarihi, yetiştirebileceği zaman dilimindeydi. Aylin'e, sorduğu sorunun cevabını verdiğinde işinin bittiğini düşünen Reyhan, Azra'ya görüşürüz dedikten sonra tam bir adım atmıştı ki, Aylin kolundan tuttu.
"Ne demek Erenlere yemeğe gittin?"
"Ben tek başıma değildim. Birlikte gittik. Evlerini bilmiyorum ki. İş görüşmesi için geldiğim gün, Hayri Bey'lere gitmiştim. Eren Bey de sonradan gelip beni lojmana bırakınca o yolu öğrendim. Oraya tek gidebilirim mesela artık. Hem Eren Bey davet edince işte, patron adama ben şimdi nasıl hayır diyeyim? Yoksa hiç vaktim yoktu yemek yemeye bile. Selime teyzenin de doğum günüymüş, baklava bile götüremedim zaten öyle ani gelişti ki, ne diyordum, hah bir yemek yapmış bir yemek yapmış. orduya yeterdi. Yemek yememeyi düşünürken bir de baktım hepsinden denemişim. Egeliymiş, bana götver deyince bir garipsedim ama götür demek olduğunu Erva'ya da aynını deyince anladım, yemeklere bayıldım bu arada. Kalan sarmaları istedim utanmadan. Bakmayın öyle ne yapsaydım; ama azıcık kalmıştı, tam bana kadardı kısacası, unutmasam iyiydi gerçi. Zaten sormayın Erva aynı benim kafadan, ben abisinin kız arkadaşıyım diye..."
"Günaydın hanımlar... Formundasın yine Reyhan. Daha odaya çıkmadan ne anlatıyorsun Aylin'e?"
Aylin, ne sorduğu soruyu ne istediği cevabın Reyhan'ın anlattığı uzun öyküde geçip geçmediğini hatırlıyordu. Aklı hala Eren'in dün çalışacağım deyip Reyhan'a bir şey söylemek için iş çıkışı odalarına girdiğinde ve devamında akşam yemeğine nasıl gittiklerindeydi. Annesinin doğum günü dün değildi ama kadının çocuksu haliyle saçma sapan bir günde yaptığına şaşırmadı. Aklı Eren ve Reyhan'ın defalarca aynı arabada yalnız kaldıklarına gitti yine. Sürekli eve mi bırakıyordu yani onu? Üstelik aile içi olmasına özen gösterdikleri bir partide Reyhan kim olarak bulunmuştu? Kız arkadaşı mı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Benim Hamurumda Var (RAFLARDA 🧡)
Narrativa generaleReyhan hayalindeki meslek olan aşçılığı yapmak için ailesiyle seçtiği bölümü birincilikle bitirmek zorundaydı. Olmak istediği şehirde en ünlü mimarlık firmasından teklif alabilmesi buna bağlıydı. Bitirdi de. İstanbul'a gitmek için daha önce hiç bin...