20. BÖLÜM

5.6K 852 510
                                    

*** 19. bölümün sonunda ufak bir değişiklik oldu. Son kısım bu bölüme daha uygun düştü.

Yıldızı başta veya sonda sarıya boyamayı unutmayın.🍋

Zaman Zaman / Fikret Kızılok

Erdinç, Reyhan'ın parmağını bırakmadan bir adım gerileyerek tezgahın altından onun çantasını çıkardı.

"İçinde yara bandı varmış, yardım eder misin Eren?"

Eren buketi Reyhan'ın boştaki koluna bunlar sana sevgilim diyerek tutuşturup yanağına sevgiliye verilebilecek en hızlı öpücüğü bıraktıktan sonra hızla çantayı açtı. Yara bandı denen şey, tek boyutlu, ince, yapışkanlı bir kağıt parçasıydı ve Reyhan'ın ağzına kadar dolu çantasında bulunması için dedektör lazımdı. Biraz karıştırdıktan sonra bunun işe yaramayacağını anlayarak yere boca etti çantayı. Bir süre sonra prensesli yara bandı karşısındaydı. Kutudan birini çıkarıp anında Reyhan'ın parmağına sardı.

"Ne oldu diye sordum?"

"Ben ne yaptın sevgilime diye sorduğunu hatırlıyorum. Hafızam güçlüdür."

"Soru cinsine göre vereceğin cevap değişecek mi?"

"Sorunun cinsi, bu kesikle benim ilgimin olmadığı gerçeğini değiştirmeyecek elbette. Ama sen gerçekten cins bir adamsın."

"Ne demek istiyorsun?"

"Geç kaldın diyorum. Reyhan diğer çiftlere yetişmek için acele ediyordu. Bense doğru zamanda doğru yerdeydim sadece."

Eren kafasına gelen taşla beyin kanaması geçirirken şef bozuntusuna kaşlarını çatarak mı baksa, şaşkınlıkla açılan Reyhan'ın iri, güzel gözlerine pişmanlıkla mı baksa kararsızdı. Geç kalmıştı evet. Ofisten çıktığında saat on biri geçmişti ve buraya gelmesi, tatil günü evlerinde oturmayı bilmeyen sürüsüne bereket insanın oluşturduğu trafik yüzünden kırk dakikasını almıştı. Saat on buçukta toplantı için ofise geçtiğinde Aylin henüz gelmemişti. Boş şirkette toplantı odası gözüne gereğinden büyük ve sessiz gelince kendi kendine söylenmekten geri durmamıştı.

"İnsanı zorla küfrettirecekler ya. Ne bok işim var benim burada?"

Yine de işleri hızlandırmak, hiç olmadı eğitimin sonuna yetişebilmek adına dosyaları oturacakların karşısına gelecek şekilde dizmeye başladı. Ama masa hala boştu. Eksik olan şeyi bakarak göremediği yirmi dakikanın sonunda Aylin de geldiğinde Eren'in siniri iki katına çıktı.

"Günaydın Eren. Suratın sirke satıyor. Yapma böyle. İptal etme diyen sendin."

"Evet, bendim. Ne ikram edeceğiz biz bu adamlara? Sadece su mu? Ne kadar amatör görüneceğimizin farkında mısın?"

Aylin bunu hesaba katmamıştı. O sadece Eren'in cumartesisini Reyhan'dan ayrı tutmayı hedeflemişti ve sabah erkenden uyandığında yarım saat boyunca yatakta bunun için sevinmişti. An itibariyle Eren buradaydı ve geri kalan her şeyi hallederdi.

"Ben mutfağa bakarım şimdi. Kahve de yaparım. Lütfen at şu gerginliği üstünden. Sana söz, toplantı sonrası daha iyi hissetmen için elimden geleni yapacağım. Şimdi lütfen, biraz tebessüm et."

Sorun da buydu ya. Toplantıdan sonra harika hissedeceği bir yer biliyordu, onun derdi şu anla ilgiliydi. Aylin üstündekini asıp mutfağa koşturdu ve kahveyi hazırladı. Dolapta bulduğu, geçenlerde burun kıvırdığı Reyhan'ın kurabiyelerinin hayat kurtarıcı olmasına şükretti. Servis tabaklarına aldığı kurabiyeleri masanın belirli yerlerine yerleştirdiğinde yansıtıcıyı ayarlamakla meşgul olan Eren, tarçın kokusunu alır almaz döndü olduğu yerde.

Aşk Benim Hamurumda Var (RAFLARDA 🧡)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin