Sabah kalktığımda kendimi oldukça yorgun hissediyordum. Bir haftadır hiç bir şey yapmadığım halde kamyonla kömür taşımış gibi bitik bir haldeydim. Hiçbir şey yapmadan yorulmak nasıl bir çelişkiydi böyle?
Daha fazla yatakta oyalanmadan kalktım ve banyoya girdim. Tuvaletimi yaparken düşünmeye başlamıştım. Ben neden bunu kendime yapıyordum ki? Bir haftadır kendime eziyet çektiriyordum o pislik herif yüzünden. Artık o kara günler benim için geride kalmıştı. Ve elimi yüzümü yıkarken karar vermiştim. İlk iş kendime bir iş bulacak ve bu depresif ev halinden kurtulacaktım.Flashback
İşten çıkmış eve doğru yürüyordum. Günüm oldukça yorucu geçmiş, 2 toplantıya katılmış ve 1 seminer vermiştim. Mesleğim beni çok yorsa da seviyordum. Üniversite sınavlarında çok çalışmıştım uluslararası ilişkiler bölümü için. Ve emeklerimin karşılığını alarak boğaziçi üniversitesine yerleşmiştim. Okul hayatı her zaman iyi olan bir öğrenciydim. En yakın arkadaşım burcuyla beraber aynı okulu kazanınca sevememe gibi bir ihtimalim olamazdı zaten. Üçüncü sınıfın sonlarına doğru selimle tanışmıştım. -hani şu hayatımın içine eden adam- Yaklaşık 1, 1.5 ay sonra da ilişķimiz başlamıştı.
Selim çok tatlı ,başarılı bir mühendisti. Aile şirketinde çalışıyordu. Benim de işe başlamamla birlikte aramıza soğukluk girmeye başlamıştı. Nedenini ikimizin de çalışmasına bağlı olarak çok görüşememize veriyordum fakat kendimi yemekten de alıkoyamıyordum. Zira onunla mutlu bir geleceğimiz olabileceğini düşünüyordumBir gün iş çıkışı eve giderken aklıma selimin iş yerine gitmek geldi. Madem görüşmeye fırsat bulamıyorduk bu fırsatı ben yaratacaktım!
Selimi görecek olmanın verdiği heyecanla iş yerine gelmiştim bile. Hızlı adımlarla içeri girerken çalışanların karşılamalarına tebessüm ederek cevap veriyordum.
Asansör nihayet geldiğinde 12. Katı tuşlayarak selimin odasına ulaşmıştım. Sekreterine tebessüm ederek içeri gireceğim sırada " zeynep hanım selim bey müsait değil bir toplantısı var. Rahatsız edilmek istemediğini belirtti" dediğinde sıkıntıyla puflayıp koridordaki koltuklara yönelmiştim.
Aradan geçen 15 dakikanın ardından kapı açılma sesiyle başımı çevirdiğimde elbette ki bu manzarayla karşılaşmayı beklemiyordum.
Esmer bir kadın bir eliyle oldukça cürretkar elbisesini aşağı çekiştirmeye, bir eliyle de dağılmış saçını düzeltmeye çalışıyordu. Benim sevgilimin odasından!
Hiddetle içeri girdiğimde yüzüne tükürüp bu ilişkiyi bitirmiştim.Günümüz
Üzerimdeki dizleri çıkmış pijamamı ve tüylenmiş depresyon hırkamı üzerimden atarak gardolabımın önüne geçerek siyah kot etek ve beyaz bir tişört çıkarttım. Saçlarımı doğal halinde bıraktım. Makyaj olarak sadece çok uyumaktan şişmiş olan göz altlarıma kapatıcı uygulayıp odamdan çıktım.
Bugün pazar olduğu için burcu evde olmalıydı . Ve mutfaktan gelen patates kızartması kokusu bunu onaylıyordu.
"Günaydın Burcu'm" demiştim bir bardağa su doldururken
"Hahh ben de tam şimdi seni uyandırmaya geliyordum birtanem. Hayırdır? Bu saatte ayaktasın? Halbuki seni kaldırmaya spatulamla gelmeye hazırlanıyordum." Burcunun bu dediğine içten bir tebessümle karşılık verdim. "Kalktım tatlımm kalktım. Ârtık kendime gelmem lazım. İşi de bırakmıştım senin üstüne yük olmadan yeni bir şey bulmam lazım." Burcu bu dediğime kaşlarını çatarak cevap vermişti"saçmalıyorsun zeynep ! Yük olmak da nereden çıkıyor öyle ! Biz kardeşiz seninle. Tabi ki de birbirimize destek olup ihtiyaçlarımızı gidereceğiz. Sakın bir daha duymayayım. Ama çalışıp kafanı dağıtman konusunda bu fikre katılabilirim"
Bu dediğine tebessüm edip yanağından makas alarak oturmuştum kahvaltı masasına. Daha doğrusu patates kızartmasının başına.. ne var çok seviyorum olamaz mı!
Burcu da çayları koyup masaya oturduğunda keyifle kahvaltı yaparken kapı çaldı " ben bakarım" diyerek ayaklanmıştım. Kapıyı açtığımda serdar yüzüme bile bakmadan "sevgiliiimmm " diye seslenerek içeriye dalmıştı bile.
Serdar ile burcu 4 yıldır birliktelerdi. Üniversitede tanışmış yine aynı sevgiyle ilişkilerini devam ettiriyorlardı. Serdar benim de yakın arkadaşım, hatta kardeşim sayılırdı. Üzerimde emeği büyüktü.
Serdarın ardından ben de mutfağa geri döndüğümde kaşlarım anında çatılmıştı " serdar o çatalı yavaşça yere bırakıyorsun tamam mı?! Şimdi sakin ol ve yerimden kalk." Diye tıslamıştım. Ama serdar beni dinlemek yerine tabaktaki son patatesleri de ağzına attığında artık sabrım kalmamıştı. Bem patateslerimi bitirmek neymiş ben sana gösteririm serdar efendi!!
Yavaşça serdarın arkasındaki yerimi aldığında burcu ne yapacağımı anlamış yapmamam için yalvaran bakışlar gönderiyordu. Ama dinelemeyecektim! O benim patates kızartmalarımı bitirmişti!!!
Hiç beklemediği bir anda kafasını ısırdığımda "hassiktir" diyerek ayağa kalkması bir olmuştu. O ağzına sıçacağım bakışları atarken çoktan kaçıp kendimi odama kilitlemiştim bile3 saat sonra
Çarpan kapı sesiyle gittiklerini anlayarak odamdan nihayet çıkabilmiştim. Serdarın gitmesini beklerken internetten iş başvurularında göz gezdirmiştim. Bana uygun bir kaç yer vardı ve çoktan mail yoluyla özgeçmişimi yollamıştım bile. Başkalarını işe almadan bir an önce gidip görüşmeliydim.
Salona geçip serdarın dağıttıklarını topladıktan sonra iş görüşmesi için uygun kıyafet seçmeye başladım
Aradan geçen yarım saatin ardından hazırdım. Siyah deri kalem etek ve beyaz şifon gömleğimi siyah stilettolarımla tamamlamıştım. Biraz fazla klasikti ama olsundu. Klasikler her zaman iş görürdü
Arabama geçerek telefonumdaki iş yerinin adresini navigasyonuma girerek yola çıkmıştım
Yirmi dakikalık bir yolculuğun ardından 'umarım bugünden sonra işim olacak' yere varmıştım. Arabadan inip üstüme başıma çeki düzen verip emin adımlarla binadan içeriye yöneldim. Danışmadan insan kaynaklarının yerini öğrendikten sonra asansöre doğru yönelmiştim
Güzel, sıcak bir şirketti. Herkes güler yüzle , severek işlerinin başında gibi duruyorlardı. Burayı sevmiştim. Umarım bugünden sonra ben de onlardan biri olacaktım. Asansörün geldiğimi haber veren sesiyle düşüncelerimden sıyrılıp dışarı atmıştım kendimi. Koridorun sonunda sekreter olduğunu düşündüğüm kadına yönelmiştim " merhaba, ben zeynep. Uluslararası ilişkiler müdürü departmanı için görüşmem vardı" " merhaba zeynep hanım. Buyrun Ali bey sizi bekliyor" diyerek kapıyı işaret etmişti. Duraksamadan kapıyı çalıp içeri adımladım
Oldukça sıradan döşenmiş odada koltuklara ilerlerken ali ben daha oturmadan konuşmaya başlamıştı" hoşgeldiniz zeynep hanım profosyonel hayattaki özgeçmişinizi attığınız maillerde inceledik. Bayağı başarılı olduğunuzu yok sayamayacağım fakat neden siz?, yani neden sizi alalım?"
" buradan bu işi alamadan çıktığımda bir başka iş görüşmem daha var. Imm sanırım bu sektördeki en dişli rakibiniz.Kısa süre içerisinde o rakip şirketin sizi geçmemesini istiyorsanız - ki bence istiyorsunuz- beni kaçırmamalısınız" diyerek kendimden emin bir şekilde oturuşumu dikleştirdim
Ali bey gözlerini kısarak dediklerimi tartmaya çalışıyordu. Oluşan kısa sessizlik ellerini birbirine çarpmasıyla son buldu. "Aramıza hoş geldiniz Zeynep Hanım. Umarım birlikte çok güzel işler başarıp rakip şirketlere fark atacağız" derken elini uzatmış sıkmamı bekliyordu. "Buna hiç şüphem yok " elini sıkarak şirketten ayrılmıştım.
Omuzlarımdan büyük bir yük atmanın vermiş olduğu ferahlamayla arabamı eve doğru sürüyordum. Bu güzel haberi hemen burcuya vermeliydim! Çok mutluydum. Bu yeni işle hayatımda bir çok şeyin olumlu anlamda değişeceğini hissediyor gibiydim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİDECEKSEN SEVME
Teen FictionYasaklar , yasaklar, yasaklar... Neydi bu kahrolasıca yasaklar? İki insanın birbirini sevmesi miydi? İki insanın birlikte mutlu olmak istemesi miydi? Aralarındaki yaş farkı mı engeldi bu mutluluğa? O zaman kural neydi? Yasaklar adeta bir sakız gib...