Sabah erkenden kalkarak kendimi soğuk bir duşa bıraktım.
Duştan sonra iç çamaşırlarımı giyip rutin işlerimi hallettim ve ne giyeceğime karar vermeye başladım. Bugün kendimi daha dişi hissediyordum ve her gün giymediğim tarza bir şeyler elime alıp üzerime geçirdim. Daha sonra makyaj masama geçip dar ,siyah , deri, derin yırtmaçlı eteğime ve şifon göğüs dekolteli bluzuma uyumlu kan kırmızısı bir ruj sürdüm. Siyah rugan stilettolarımı da ayağıma geçirdiğimde artık hazırdım. Aynadan kendime öpücük atıp şirketin yolunu tuttum.İçimde anlamlandıramadığım bir heyecan vardı. Aslan beyden oldukça etkilenmiştim. Ama maalesef ki onun bana o düşünceyle bakmayacağı bariz bir şekilde ortadaydı. Bir kere en başında şirket içi ilişki istemiyorum diyerek yolumu vermişti bana. Ayrıca benim gibi henüz ona göre tecrübesiz bir kadınla olmak isyeyeceğini düşünmüyordum. Evet ben de 26 yıldır elbette bir şeyler yaşamıştım ama otuzlarının orta ya da sonlarında olan bir adamın bir kadından beklentilerinin farklı olacağını düşünüyordum.
Aman neredenden de çıkarmıştım bu ilişki durumlarını da böyle?! Adam benim sadece patronumdu. Ayrıca bir gülümsemeyle de böyle etkilenmemeliydim. Bu şirkette sadece işime odaklanmalı , kendimi göstermeliydim.Odama geçip dün aslan beyin bahsetmiş olduğu - ve benim de sorunu bulmak için kendimi yırttığım- dosyayı alıp çözüm fikirlerimi sunmak amacıyla sunum hazırlamaya başladım. Öğleden sonra bu iş için aslan bey ile toplantımız vardı.
Sunumumu bitirdiğimde öğle molasına az kaldığını fark ettim ve hemen burcuya mesaj attım" pattisim öğle yemeğinde bana eşlik eder misin?"
Aradan 20 saniye geçmeden hemen cevap gelmişti " olur kuzum. Her zamanki yerde görüşürüz" "görüşürüz tatlım"Masamın üzerini toparladıktan sonra hazırlanıp odadan çıktım. Asansörü beklerken arkamda bir hareketlilik hissederek başımı o yöne çevirdim. Aslan bey ve yanında oldukça alımlı bir kadın asansörü bekliyorlardı. Aslan bey ben orada yokmuşum gibi dümdüz karşısına bakıyordu. Bu duruma içten içe sevinmiştim çünkü kadınla aralarında laubali bir ilişki yoktu şimdilik. Asansör geldiğinde üçümüz içeri girdik.
Tanımadığım kadın bir alt katımızda iner inmez asansör kaslı bir kol tarafından durdurulmuştu. Ne olduğunu anlamaya çalışarak Başımı aslan beye çevirdim. Bana oldukça sinirlendiğini belli eden bir çehre ile bakıyordu. Ne yapmıştım ki ben şimdi?! Uslu uslu işimi yapıp yemeğime gidiyordum. Başımı anlamazca iki yana sallayıp konuştum " ne oluyor aslan bey? Problem nedir?" Sinirden çenesi seğiriyordu
"Sorun kıyafetin-iz zeynep hanım."
" kıyafetim mi" sinirle nefes verdi " evet kıyafetin. Hangi akla hizmet evden bu kılıkta çıkıyorsun zeynep?!"Şaşkınlıktan ne diyeceğimi unutmuştum. Bu adam biraz önce bana sadece zeynep diye seslenmişti değil mi...?
Tamam sakin ol zeynep, o senin patronun sana nasıl isterse öyle seslenebilir, sakin ol...
Olamıyordum işte! Ben 1 günde nasıl da böyle bu adamın karşısında eriyecek duruma gelmiştim böyle..!
Hemen kendimi toplamalıydım. Yoksa burada hiç iyi şeyler olmayacaktı. Bakışlarımı beni benden alan yapılı göğsünden çekip gözlerine çıkardım. O an biraz önce söyledikleri dank etmişti kafamda.
Hatırladığım kadarıyla ilk günümdeki konuşmasında kıyafetle ilgili bir uyarıda bulunmamıştı. Diğer şirket çalışanları da böyle giyindiğine göre benim kıyafetlerimle bu adamın alıp veremediği de neydi böyle!
" kıyafetle ilgili bir kuralınız olduğunuğu belirttiğinizi hatırlamıyorum aslan bey."
" artık var zeynep hanım. Bundan böyle dekolteli ve kısa kıyafetler giydiğinizi görmek istemiyorum."
" elbette aslan bey. 'Şirket içinde' bu 'genel' kuralınızı dikkate alacağım."
Sinirle yumruğunu sıkıp asansörü devam ettirdi.
Hızlı ve sert adımlarla arabama binip burcuyla sözleştiğim mekana doğru sürmeye başladım.
Aslan bey ile ilgili kafamda oturtamadığım bazı şeyler vardı. Evet adamdan etkilendiğim yadsınamaz bir gerçekti fakat onun bana olan davranışlarında bazı gariplikler vardı. 2 günde böylesine heybetli bir adamın benden etkilenebileceğine imkan vermiyordum ama kıyafetime sinirlenmesi, bana zeynep diye hitap etmesi aklımda bu fikirleri doğuruyordu.Gerçi benim de ona 2 gün içerisinde çok anlamlı duygular beslemem imkansızdı. Sadece karizmatikliği ve 'beni yıkamazsın' duruşu beni etkilemişti birazcık...
Öyle 2 günde aşık olup kendimi kaptıracak bir kadın değildim. Üstelikte benden yaşça büyük olan patronuma...Mekanın önüne geldiğimde arabayı park ederek içeri yöneldim. Erhan gülümseyerek beni karşılamıştı. Uzun zamandır burcuyla bu kafeye geldiğimiz için artık çalışanlarla tanışır olmuştuk. Her zamanki yerimize geçip tiremisu sipariş etmiştim. Aradan çok geçmeden burcu kapıda belirdi.
"Hoş geldin birtanem"
"Hoş buldum kuzucum." Diyerek yerine yerleşmişti. Beraber tatlılarımızı yerken yüzünde tedirgin bir ifade seyrediyordu. 3. tatlısını sipariş ettiğinde daha fazla dayanamamıştım.
"Hayırdır burcu? Neyin var senin?"
"Zeynep sana bir şey söylemem gerekiyor."
"Onu anladım tatlım. 2 saattir söylemek için kıvranıyorsun. Kötü bir şey mi oldu? Korkutma beni."
"Hayır hayır, kötü bir şey değil. Yani kötü bir şey de bir yandan iyi bir yandan kötü bir şey."
Artık iyice merak etmiştim. "Çatlatma insanı da söyle işte!"
"Biz serdarla aynı eve çıkmaya karar verdik. Ohh be! Söyledim sonunda"
Yüzünde söylemenin vermiş olduğu rahatlık ve bir o kadar endişeyle vereceğim tepkiyi bekliyordu. Gerçekten ben de duygularımı anlamlandıramıyordum. Ne yani biz şimdi depresyon geceleri düzenleyip birbirimizin sümüklerini silmeyecek miydik? Ya da en önemlisi ben onun yemeklerinden mahrum mu kalacaktım yani?!
İlk seçeneği arkadaşımın mutluluğu için yok sayabilirdim belki ama burcumun yemekleri olmazsa asla yapamazdım.
"Tabi ki hayır burcu! Beni açlıktan öldürmeyi mi hedefliyorsunuz siz! Ben tek başıma nasıl yemek yapacağım?!"
Benim söylediklerimi duyar duymaz telefona sarılıp biricik(!) Sevdiceğine bu iş tamam adı altında bir konuşma gerçekleştirip nihayet bana bakmıştı.
Hayretle onu izliyordum. Ben ona izin vermemiştim ki! Ben tamam demeden nasıl bu iş halloluyordu anlamıyordum!
" burcu yanlış duydun galiba! Ben sana hayır dedim!"
"Duydum tatlım duydum. İşi sadece yemeğe kadar kendi içinde benim için hallettiysen yemeğini de gerekirse her gün gelip ben halledeceğim. Teşekkür ederim ballı kaymağım" diyerek yanağıma sulu bir öpücük yerleştirmişti. " burcu, kocanı da böyle öpme sakın. İki güne kalmaz kapıya koyar seni"
"Hiç de bile. Serdar çok seviyor beni" diyerek toparlanmaya başlamıştı. Saatime baktığımda mesaiye 10 dakika kaldığını gördüğümde ben de toparlandım ve iş yerime doğru hareket ettim***
Son hazırlıklarımı da tamamlayıp toplantı salonunun yolunu tutmuştum. Gerçekten çok heyecanlıydım. Bu şirketteki ilk işimdi ve gerçekten büyük bir sorundu. Eğer aslan beye önerilerimi beğendirirsem gerçekten gözüne gireceğimi düşünüyordum.
Ben hazırlıklarımı tamamlarken salon yavaş yavaş dolmaya başlamıştı. İlk sunumum değildi ama neden elim ayağım birbirine dolanmıştı böyle?!
'Her şeyin mükemmel, sen bu sunumu başarabilirsin ' diye kendimi telkin ederken odada tok adım sesleri duyuldu. Başımı o yöne çevirdiğimde nefesimin kesilmesine engel olamadım. Neler oluyordu bana böyle?!
Gözlerimi zorlukla aslan beyden çekip son hazırlıklarımı da tamamladım ve sunumuma başladım.
Salonda oturan herkese bakmaya çalışırken gözlerim sanki mıknatıs çekiyormuşçasına aslan beye kayıyordu. Bu adam neden böyle nefes kesici bakıyordu böyle?!
Dikkatle sunumu dinlerken göz göze gelmemizle çapkınca gülümsedi. O sadece gülümseyerek beni burada ne hale soktuğunun farkında mıydı acaba?..Nihayet tüm zorlanmalarıma karşı sunumumu hayal ettiğim şekilde bitirmiştim. Salondakiler tarafından da gayet beğenilmişti fakat aslan bey yorum yapmamıştı. Asıl onun düşünceleri önemliydi çünkü patronum oydu.
Salon boşalırken ben de eşyalarımı topluyordum. Arkamda bir nefes hissetmemle olduğum yerde titredim. Bir nefes bir insanı bu kadar tahrik edebilir miydi?
Yavaşça arkamı döndüğümde aslan beyle burun buruna gelmiştim. Lanet olsun! Neler oluyordu bana böyle!
Utanarak bir iki adım geriledim.
"Bu-buyrun aslan bey. Bir şey mi istemiştiniz?" Lanet olsun sesim titremişti işte!
Tam gözlerimin en derinine bakıyordu. Bir iki saniye sessizliğin ardından sert sesi salonda duyuldu.
"Toparlanıp odama gel zeynep." Diyip yüzüme düşen bir saç tutamımı kulağımın arkasına sıkıştırarak hızlı adımlarla uzaklaştı.
Biraz önce neler olmuştu burada böyle? Korkuyla salonda gözlerimi gezdirdim ve kimsenin olmamasıyla derin bir nefes vermiştim.
Bir dakika.. biraz önce o benim saçlarıma mı dokunmuştu ?!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİDECEKSEN SEVME
Teen FictionYasaklar , yasaklar, yasaklar... Neydi bu kahrolasıca yasaklar? İki insanın birbirini sevmesi miydi? İki insanın birlikte mutlu olmak istemesi miydi? Aralarındaki yaş farkı mı engeldi bu mutluluğa? O zaman kural neydi? Yasaklar adeta bir sakız gib...