6:: ★ "jealous."

7 2 0
                                    

Iseul🍁

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Iseul🍁

  Dakikalarca şu can sıkıcı ortamda kuzenimin arkadaşı Jungkook'un gelmesini bekliyorum. Yıllardır her Daegu'ya gittiğimde gördüğüm ve hayranı olduğum çocuk benim evime gelecekti ve ben onun evime adım attığını gördüğüm an bayılacağıma emindim. Sonra da annem ve babamdan güzel bir azar işitecektim.

Oturduğumuz üç kişilik koltukta sağ tarafta Sakura, sol tarafta annem ve ortada ben vardım.

Yanımda oturan ve düşüncelere boğulmuş Sakura'yı dirseğim ile dürttüğüm de kafasını iki yana sallayarak bana döndü. Çok çabuk düşüncelere dalıyordu, ne düşündüğünü hep merak etmiştim.

"Sakura aşırı sıkıldım. Jungkook da gelmiyor zaten. Kalk gidelim."

Gözlerini şaşkınca açıp bana bakmaya devam ederken birden kaşlarını çatmıştı. Yine niye kızacaktı acaba?

"Kuzenin geleli daha yarım saat bile olmadı Iseul. Cidden mi?"

Derin bir iç çekip gözlerimi devirdim, cidden çok derin düşünüyordu. Yoongi’yi bir ay önce görmüştüm ve özlememiştim.

Vazgeçtim, özlemiştim ama bana ne? Sonuçta buraya iş bulmak için gelmişti, uzun bir süre kalacağı kesindi. Ona bolca vakit ayırabilirdim, şimdi makyajımı kontrol etmem gerekiyordu. Hem çok oturmuştum ve popom büyüyecekti, kilo da alacaktım.

"Kalk Sakura, benden daha çok düşünüyorsun kuzenimi yemin ederim."

Kolundan tutup kaldırdığımda herkesin gözleri üzerimize dönmüştü. Sakura utançla kafasını eğdiğinde gözlerimi devirip bize bakanlara doğru döndüm ve konuştum.

"Makyajımı kontrol etmem gerek. Sakura da yardım edecek,"

Daha sonra Yoongi'ye dönerek devam ettim.

"Seninle de sonra konuşuruz kuzen."

O yüzünü buruşturarak eliyle 'git' komutunu verdiğinde kıkırdadım ve Sakura ile beraber hızlı adımlarla odama çıkmaya başladım.

Sakura'dan gelen huysuz sesleri artık pek fazla takmıyordum. Her zaman ki haliydi bu yüzden takmamak gerekiyordu. Odama girdiğimizde Sakura'nın bileğini bırakıp hızlıca makyaj masama doğru ilerledim.

Beyaz uzun sandalyeme oturup Sakura'ya baktığımda yanıma gelerek yüzüme bakmaya başladı.

"Cidden bunların hepsini kullanıyor musun?"

"Evet. Biterse yedekte kalsın diye, bazılarını da dışarı çıkarken götürüyorum. Az sen de benim gibi olsan anlarsın."

Kıkırdayıp omuz silktiğinde bu halimin hoşuna gittiğine emin olmuştum, ne kadar zıt kutuplar olsakta denilen gibi birbirimizi çekiyorduk.

Ne yapacağını bildiği için eline esmer tenime uyacak bir pudra seçerek hafifçe yüzüme uygulamaya başladı. Ben de gözlerimi kapatmış işini rahatla yapmasını bekliyordum.

Far paletlerimden sade görünen birisini eline aldığında kıkırdadım. Dış görüşüne kapılıp içinde rengarenk simli bir palet seçmişti. Bana bakıp 'neden gülüyorsun?' gibi baktığında omuz silktim. Çok şekerdi.

Beni umursamadan paletin kapağını açtığında gözlerini hızla kocaman açıp açtığı gibi geri kapattı. Kendi kendime söylenerek bu sefer kapağı şeffaf olan içinden renkleri görünen paleti alarak sakince gözlerime koyu krem renkli farı uyguluyordu. Tahmin ettiğim gibi üzerinin bazı yerlerine siyah rengini sürmüştü. Gözlerime en çok uyan tonlar olduğunu söylemişti.

Farla işi bitince üzerine gözükmeyen bir eyeliner sürdü. Daha sonra dudaklarıma kahverengi rengi rengi hafif belli olan ruju sürdüğünde gözlerimi açmış aynadan kendime bakmıştım.

Oldukça başarılıydı makyaj işlerinde.

"Teşekkür ederim hayatım!"

Her zaman ki gibi omuz silkip gülümsedi ve kolumdan tutup kalkmamı sağladı. Tam yeniden aynaya doğru dönüp kendime bakacağım sırada duyduğum evimizin zil sesi ile irkilerek Sakura'ya döndüm.

Onun bakışları ile bakışlarım buluştuğunda kolumu yeniden tutup konuşmaya başladı.

"Iseul sakin ol. Derin nefesler al. Nefes al ver, nefes al ver."

"Doğum yapmıyorum ben Sakura! Aman tanrım! Sonunda istediğim gerçekleşti, sonunda! Kapıyı ona benim açmam lazım."

Koşarak odamdan dışarı çıkıp merdivenlerden aşağı inmeye başladım. Kapıyı annem açacakken koşarak yanına gittim ve durdurdum. Benim açacağımı söylediğimde gülümseyip saçımı okşadı.

Yine duygusala bağladı.

"Ah, benim canım kızım. Büyümüş de başka erkeklerden mi hoşlanıyormuş."

"Anne, senin yüzünden zaman kaybettim!"

O arkamdan konuşmaya devam ederken üçüncü kez çalan zil ile kapıyı açtım ve karşımda gördüğüm Jungkook ile sanırım yere kapaklanacaktım.

Benim nefes nefese kapıyı açmam onu şaşırtmış olmalı ki şaşkınca bana bakıyordu.

Daha sonra gülümseyip bana bakmaya başlayınca gülüşüne bakarak ben de ona doğru gülümsemiştim. Onu izlerken babamın gelip bana seslenmesi ile ne yaptığımı fark edip kapıyı sonuna kadar açtım.

"Şey.. dalmışım da. Hoş geldin!"

Bana yeniden dönüp her zaman ki gibi güzel gülümsemesini bana bahşettiğin de hayranca ona bakmaya devam ediyordum.

"Fark ettim ve hoş buldum."

Herkes yeniden kapıya doluştuğunda Sakura bana kaş göz işareti yaparak sakin olmamı söylüyordu.

Haklıydı da.

Jungkook'un herkesle sarılıp benimle bile sarıldığında hayranca ona bakmaya devam ederken, Jungkook'un Sakura'ya bakıp gülümseyip elini uzattığında yüzüm asılmıştı.

En yakın arkadaşımı kıskanmam doğru muydu?

"Merhaba ben Jungkook."

Sakura endişe ile kısa bir süreliğine bana baktığında gülümsedim. Cidden çok iyi bir kızdı, benim ondan hoşlandığımdan bile emin değilken karşısında dehşet bir yakışıklı duruyordu ama benden izin alıyordu.

O rahatlamış ifade ile Jungkook'a dönüp elini sıkıp gülümsediğinde bakışlarımı kaçırmıştım. Sağıma soluma belli olmuyordu benim de!

"Ah, şey.. ben de Sakura."

"Memnun oldum."

Sakura cevap vermeyip kısa bir gülümseme sundu ve elini geri çekti.

Jungkook keyfle gülümseyip bana yeniden döndü ve konuştu.

"Iseul, bu güzel bayan kimdir?"


kiraz çiçeği ❀ yoongiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin