5:: ★ "kid?"

10 2 0
                                    

Sakura 🌸

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Sakura 🌸

Televizyonda izlediğim saçma yemek programlarına dalarak fırında duran kekimi unutmuştum. Hepsi o kadın yüzündendi, en heyecanlı yerinde reklam verip insanları meraklandırıyordu. Ama iyi ki reklama girmişti yoksa cevizli kekim yanacaktı!

Babam sabah erkenden işe gitmiş, daha sonra bana telefondan geç geleceği adına bir mesaj atmıştı. Ben de Iseul'a gideceğimi söylemiştim ve sonuç, cevap alamamıştım.

Bu keki de Bayan Park istemişti benden. Kekimi çok beğendiğini misafirlerinin de kekimi tatması gerektiğini söylemişti. Hayır yani, başkalarına ne benim güzel kekimden, neyse ki çok seviyordum Bayan Park'ı yoksa yapmazdım.

Duyduğum telefonumun kulak kanatıcı sesi ile yüzümü buruşturdum. Acilen şu telefon sesini değiştirmem gerekiyordu.

"Kiraz çiçeği?"

Kıkırdadım, şunu söylemekten ne zaman vazgeçecekti acaba? Takmıştı kiraz çiçeğine.

İyi ki ismimin anlamı kiraz çiçeğiydi.

"Söyle Iseul."

Homurdanarak konuşmaya başladığında önemli bir şey diyecek gibi dikkatlice onu dinlemeye başladım.

"Benim kuzen gelmek üzere. Keki yaptıysan gel artık, hem Jungkook ile karşılaşacağım için aşırı heyecanlıyım."

"Tamam Iseul, sus! Bir konuşmaya başlayınca susmuyorsun. Gelirim on dakikaya."

Telefonu yüzüne kapattığımda arkamdan küfür ettiğine emindim. En çok sinir olduğu haraketleri biliyordum ve sinirlendiğinde çok şirin oluyordu. Bu yüzden sinir edip duruyordum onu.

Geç kalmak istemediğim için üzerimi değiştirmeyecektim. Koyu kot pantolon üzerimde de beyaz bol gömleğim vardı. Bağlı saçlarımı hızlıca açarak elimle şekil verdim, keki elime alarak kapıya doğru ilerleyerek keki kenara bıraktım ve beyaz spor ayakkabılarımı ayağıma geçirdim.

Keki yeniden elime alarak kapıyı kilitledim ve anahtarı cebime attım. Hızlıca bahçe kapısına ilerleyip yakın olan Iseul'ların evine doğru ilerlemeye başladım.

Artık ne düşüneceğimi şaştığım için bir şey diyemiyordum, bu yüzden artık bir şeyler düşünmeyi bırakmıştım. Düşünmesem daha iyi olacaktı, düşündüğüm de kötü oluyordu.

Iseul'ların bahçe kapısına geldiğimde hızlı adımlarımı biraz daha hızlandırdım, geç kalmak istemiyordum. Geç kalmamaya çok odaklanmışım sanırım çünkü Iseul'un kapısının önünde bir çocuk omzuma çarpmıştı. Kafamı kaldırmadan aldığım güzel bir parfüm kokusu ile sigaranın karışımı bana güzel gelmişti.

Normalde sigaradan nefret ederdim.

Kafamı kaldırıp karşımdaki beyaz tenli, siyah saçlı çocuğa baktım. İfadesiz yüzünde asla bir duygu anlaşılmıyordu. Omzuma çarptığı için küçük bir mahçupluk ifadesi dahi yoktu.

"Bir dahakine önüne bakmayı dene ufaklık."

Ufaklık? Hadi ama. Daha yeni gördüğü bir kıza bunu nasıl diyebilirdi ki? Hem kendisi de oldukça kısaydı. Yani benden uzundu evet ama yine de kısaydı işte.

Gözlerimi devirip çoktan ilerlemiş olan çocuğa doğru konuştum.

"Sen özür dilersen neden olmasın."

Bir bakıyorum da, ikimiz de aynı yere doğru yürüyorduk. Tahmin ettiğim çocuk? Kuzen? Iseul?

Aman tanrım bu huysuz çocuk Iseul'un kuzeni olamaz değil mi? Aslında minik bir benzerlik vardı ama olmasın ya. Çok sinir bozucu birisine benziyordu.

"İnsanlara laf sokmaya çalışmak yerine önüne bak derim. Suçum olsa özür dilerdim. Aptal ufaklık."

Bu nasıl bir hakarettir arkadaş?

Sinirle derin bir nefes alarak Iseul'ların zilini çalmak için elimi uzattığım da o da uzatmıştı. Hızlıca elimi geri çekip etrafıma bakınmaya başladım.

Bu sırada kapı açılmış Iseul, Bayan Park ve Bay Park ailesi vardı.

Onlara doğru gülümseyip içeri gireceğim sıra yanımdaki çocukta girmek için haraketlenmişti. Bir den durup huysuz olan çocuğa doğru döndüm. Cidden, kuzen miydi bunlar?

"Sen nereye?"

Bana doğru hafifçe mırıldandığında herkes bana bakmıştı. Hey ama, rencide oluyor gibi hissediyordum.

"Yoongi, o benim yakın arkadaşım."

Bana bakmaya devam ederken Iseul'un kurduğu cümle karşısında sırıttı, daha sonra bakışlarını benden çekerek Iseul'a baktı ve konuştu.

"Tam kendin gibi birisini bulmuşsun."

"İltifat mı etti bu şimdi?"

İçeri girip Bay ve Bayan Park ile sarılan Yoongi'ye bakarak konuştuğunda omuz silktim.

Umurumda değildi, sinir bozucu kedi.

Kedi mi? Kedi ne? Kedi nedir? Cidden, dilim fazla uzamıştı benim. Daha beş dakika önce gördüğüm adama kedi diyordum. Acil akılanmam gerekiyordu.

Iseul ile sarılan Yoongi'ye doğru baktım, yüzünde hiç bir duygu yoktu. Özlem duygusu bile barındırmıyordu yüzünde. Iseul onun aksine özlemiş gibiydi. Kapının hâlâ açık olduğunu gördüğümde arkamı dönerek kapıyı kapattım, geri onlara doğru döndüğümde karşımda gördüğüm Yoongi ve beyaz damarlı elleri ile bana doğru sırıtıyordu.

"Güzel bir tanışma olmadı. Yeni bir tanışmaya ne dersin ufaklık?"




kiraz çiçeği ❀ yoongiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin