3:: ★ "demoralize."

25 2 0
                                    

Sakura 🌸

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Sakura 🌸

Bazen kendimize çok kızarız, hem de böyle ağlayacak dereceye gelir insan. Yani ben öyle oluyorum, hatta size bir anımı anlatayım.

Çok küçüktüm, böyle on üç veya on iki değil, tam beş yaşındaydım. Babam yine aynı babamdı, bir farklılık yoktu. Soğuktu, o zamanlar okula gitmiyordum fakat mahallede iki üç tane kişiden oluşan hep beraber evcilik oynadığımız bir grubumuz vardı. Çok küçüktüm, evet ama çokta zekiydim yaşıma göre.

Bir gün yine dışarıda oynamak için mor rengi en sevdiğim elbisemi giymiştim. Babama dışarı çıkacağımı söylediğimde hiç bir cevap alamamıştım. Böyle olacağını bildiğim için moralimi bozmadan dışarı çıktım. Arkadaşlarım parkta beni bekliyordu, ben de hızlıca onların yanına gidip her zaman ki gibi oyun oynamaya başladım. Bir süre sonra babamın bana seslendiğini duyduğum da şaşırarak ona döndüm ve bana eve gelmemi söyledi.

İlk defa babam beni eve çağırmıştı, onun mutluluğu ile hızlıca eve doğru adımlarken grubumuzdan olan Loona yanıma hızla gelip "O adam baban mı gerçekten?" diye sormuştu. Herkese benim de babam olduğunu, beni sevdiğini göstermek istemiştim o an ki çocukluk aklı ile.

Kafamı hızla onaylarcasına sallayarak kapıda duran babamın yanına hızlıca özgüven ile gitmeye başlamıştım. Arkadaşlarım ise hepsi toplanmış bana bakıyordu, annem yoksa babam vardı benim diye düşündüm az sonra olacakları bilmeden. Babamın yanına gittiğimde elinden sıkıca tutarak ona gülümsemiştim fakat babam, bana öleseye kadar unutmayacağım iğrenç kelimeleri söyledi.

"Sen kimsin de benim elimi tutabiliyorsun? Çabuk odana Sakura, bugün sana yemek yok!"

İşte, o günden sonra her dışarı çıktığımda yetim diyerek dalga geçmişlerdi benimle fakat 8. sınıfın son zamanlarında artık onlara karşı susmuyordum. Ben Sora Inoure'nin kızıydım. Beni ezemezlerdi, annem güçlüydü buna emindim. O günden sonra Loona en büyük düşmanım olmuştu, hala benimle dalga geçerdi fakat ben de onunla dalga geçmeyi ihmal etmezdim.

Sonuçta babası her gün eve içerek gelip annesini dövüyordu.

Düşüncelerimden kurtulmamı sağlayan Iseul'a dönerek ne dediğini anlamamış gibi yüzüne bakmaya başladım. Gözlerini devirip yeniden konuşmak için ağzını araladı. Ben de onu dikkatle dinlemeye başladım.

"Diyorum ki kuzenim gelecek, çok sıkıcı ve uyuşuk birisi. Günümün yarısından fazlası sizinle geçecek haberin olsun."

Kıkırdayarak ona bakmaya devam ettim, zaten günümüzün yarısı hep birlikte geçiriyorduk, alışmıştım artık.

"Benim için de iyi olur, kafam dağılır."

Önümdeki sebzeli ramenime odaklanmaya çalıştım, moralimi her şekilde bozabiliyordum. Ne kadar da iyiyim diye düşündüm, daha yüzünü göremediğim annemi özlemiştim. Iseul'un homurdanarak bana bakmasına karşılık omuz silktim, bunca yıllık arkadaşımdı lâkin hala beni tanıyamıyordu. Ben her şekilde moralimi bozabilirdim.

"Kes şunu, hayatına bak. Her şeyi kafana takmayı bırak."

Sinirle bir nefes alıp yakında ramen tabağına girecek olan kafamı kaldırıp Iseul'a bakmaya başladım.

"Bilerek olan bir şey değil Iseul. Beni tanıyorsun, kafama pek bir şey takan birisi değilim ama o adam lanet olsun ki benim babam. Bana yakın davranması için yakında canımı vereceğim ama ne yazık ki üzüleceğini bile düşünmüyorum."

Kafasını iki yana sallayarak sinirle yumruk yaptığım ellerimden tuttu. Sıkıca elimi tutarken keşke elerimi tutan annem olsa diye düşünüyordum fakat sonra böyle bir şey olmayacağını bilerek aklımdaki o düşünceyi hızla siliyordum.

Iseul'a dua etmek lazımdı, o bile olmayabilirdi.

"Deme öyle hayatım, bak toparlanacaksın tamam mı? Hayatına öyle birisi girecek ki ilişkinize zaman ayırmaktan bunları unutacaksın, dayan biraz."

Gülümsedim. O kişi her kimse erken gelmek için uğraşsa iyi olacaktı, çünkü artık dayanmaktan beynim patlayacaktı.

***

Eve girdiğimde duyduğum müzik sesi ile gözlerimi devirdim. Babam yine en sevdiği Portico Quarlet grubunu dinliyordu. Hiç ara vermeden evde olduğu zamanlar ya Portico Quarlet ya da Nouvelle Vague gruplarının şarkılarını dinlerdi.

Ben bile ezberlemiştim artık bütün melodileri.

"Neredeydin?"

Diye sorduğunda şaşkınca babama bakmaya başladım. Giderken söylemiştim, beni dinlememişti demek ki.

"Iseul ile marketten ramen alacaktık, sonra da onlara geçip yiyecektik. Söylemiştim."

Bir şey demeden kafasını belli belirsiz salladığında iç çekerek merdivenlere doğru ilerlemeye başladım. Babam belki seslenir de bir şey der diye yavaş adımlarla çıkmıştım ama yine bir şey dememişti.

Sakince odama geçerek yatağıma uzandım.

Çok sıkılmıştım, neden sıkıldığımı da bilmiyordum ama sonsuza kadar böyle mi olacaktık?

Gözlerimi kapatarak uyumaya çalıştım, gerçekten moralimi her şekilde bozabiliyordum.











kiraz çiçeği ❀ yoongiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin