Yaşadığım şok üzerinden iki gün geçmişti. Nasıl bakacaktım ben babamın yüzüne nasıl anlatacaktım anneme burada dönen oyunu. Peki ya bu bebek Yekta ikimizden de en kısa süre de kurtulacağını söylemişti. Dolaptan aldığım dizilerimin aşağısında uzun kollu beyaz kırmızı çiçekli şifon elbiseyi üzerime geçirdim. Aileme kavuşacaktım. Bu saçma oyun son buluyordu artık.
Sesiz geçen uçak ve sonra araba yolculuğunun sonunda büyük bir konağın önünde durmuştuk. Yekta adamlarına evi kuşatmalarının talimatını verip arabadan hızla inince bende peşinden konağa girdim. Havluda oyun oynayan aselim umut dolu gözlerine gülümseyerek kollarıma aldım.
"Ablammmm geldin"
"Geldim ya aselim geldim"
Yektanın gür sesi Mardin'i inletirken hemen aseli kucağıma aldım.
"Yusuf ağa bak sana kimi getirdim."
Merdivenlerden hızla inen uzun boylu heybetli adamda takılı kaldı gözüm dedem diye bahsettiği kişi olabilirdi. Ardından annem ve babam. Aseli yere indirerek hemen anneme doğru adım atmıştım ki Yekta kolumdan tutarak arkasına aldı beni.
"Bak Yusuf ağa her yerde aradığın torunun şuan senin konağında. Gücün yine onu benden korumaya yetmedi!"
"Ne istiyorsun şerefsiz! Bırak torunumu!"
" Yusuf ağa berfin nerde!"
"Sen benim oğlumu gözlerimin önünde vurdun yekta KANDEMİR. Berfini koruyacağıma oğluma söz verdim. Benden alabileceğin kimse kalmadı. Şimdi buradan ölün çıksın istemiyorsan torunlarımı bırak ve defol."
"Bütün adamlarım burada Yusuf ağa benim oğluma yaşattıklarını bu küçük çocuğa yaşatmayacağım onun için havini alıp gidiyorum. Ne zaman ki berfin gelir sende torununu alırsın. Berfinime birşey olursa bu sefer merhametli olmam!"
"Hiç bir yere götüremezsin kızımı"
Annemin feryatları konağın duvarlarını titretmişti. Artık yere çökmüş yalvarıyordu. Akıttığı gözyaşları içimde bir sel oluşturmaya yeterliydi.
"Senin sorunun benimle kızımla değil o masum daha geçmişten haberi yok baksana küçük o daha Allah rızası için evladımla sınama beni. Benim cezamı evladımla ödetme bana. Görmüyormusun ne kadar korkuyor yalvarırım yapma. Evlatlarımla terbiye etme beni!"
"Sen olayları bu duruma geleceğini bilmezmiydin. Şimdi karşıma geçip sahte gözyaşı dökme. Senin anneme zamanında yaşattıkların boynuna dolanmayacakmıydı. Sen kaçıp gidince annemi berdele verdiler. Hiç düşünmedin mi lan kardeşin o zaman kaç yaşındaydı hiç mi arkana bakmadın hiç mi kalbin sızlamadı. Hadi anam buna da susmuş. Kabul etmiş. Eğmiş başını evlenmiş babamla. Sen Yusuf ağa kan dursun diye berfini torunum diye bana gelin etmedin mi? Bu da yalan çıktı. Köyden alıp büyüttünüz kızı gözü kapalı yem ettiniz bu oyuna. O kızı kullandınız. Buna da sustum sevdalandım diye aileme karşı geldim. Kan dökülmesin berdel bozulmasın diye kimseye ses çıkarmadım. Yetmedi topraklarıma göz diktiniz. Uyardım ben senin aşiretini. Kan davasını tekrar başlatan siz oldunuz. Sizin bütün pisliklerinize yeterince sustum. Senin oğlun gebermeyi halletmişti. Şimdi sen benim karımı getirene kadar havin benimle gelecek."
Anlattıkları doğru olabilirmiydi bu kadar kötülüğü benim ailem mi yapmıştı. Annem kimseye bile isteye zarar vermezdi ki kardeşine zarar versin. Arabanın hızı artıkça midem daha kötü oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARA SAPLANTI(törenin öfkesi son bulur mu)
De Todo6. Bölümden sonra hikaye mardin de geçmeye başlayacak aklınızı karıştıracak bir doğu hikayesi Herkes masum olabilir mi? Havin gözlerini açtığı zaman zifiri karanlık oda'da buldu kendisini peki buraya nasıl gelmişti. Bu oda'dan nasıl kurtulacaktı. ...