Gecenin karanlığı her şeyin ortaya dökülmesi için iyi bir zamandır. Sular durulduğunda netlik kazanır her şey. Ölüler işte o zaman kıyıya vurur.
Soğuk hava bacaklarımı ısırırken o genç adamın dedikleri kulaklarımda yankılanıyordu.
"Niye alınganlık ediyorsun Korhan? Nişanımıza sen de davetlisin."
Elindeki silahı Korhan'ın yüzüne doğru sallarken çirkince sırıtıyordu. Korhan silahını onun göğsüne dayadığında bile gülüşü yüzünden silinmemişti.
"Çek git yoksa yemin ederim senin o leş kalbini dağıtırım."
İçimden bir ses her şeyin yuvarlanarak üstüme geldiğini söylüyordu. Haksız da sayılmazdı. Ezilip un ufak olmaya çok yakındım. Göğsümü hafifletmek istercesine telefonumu elime aldığımda hislerim beni bir yöne doğru sürüklüyor gibi hissetmiştim. Gerçekten de öyle olmuştu. Telefonumun ekranı daha ben elime alır almaz aydınlandı.
"Eve dön Minel. Yoksa yemin ederim ki her şeyi Korhan'a kendi ağzımla söylerim."
Elimde titreyen telefonla, o soğuk masada öylece durdum. Babam asla blöf yapmazdı. Şimdi yeni kurban Korhan seçilmişti. Ve ipleri benim elime verilmişti. Arkamı dönüp eve baktığımda ışıkların sönük olduğunu gördüm. Korhan eve gireli 1 saati geçmişti. Uyuşmuş bacaklarımla masadan kalkarken bir karar verdim. Ne olursa olsun Korhan'ı koruyacaktım. Onun bu zamana kadar gizliden gizliye bana yaptığı gibi.
Sessizce evin içine adımladığımda büyük yatakta onun bedenini gördüm. Hemen camın karşısında yüzüne vuran ay ışığında göğsü sakince inip kalkıyordu. Çarşafı kırıştıran iri bedeni o kadar masumdu ki tüm o yalanların altında ezilmeyi hak etmiyordu. Eğilip komidinin üstüne bıraktığı araba anahtarını aldım. Şimdi her şey geride kalıyordu. Bütün çırpınışlar ve bütün yenilgiler. Yenilerini getirmek üzere.
"Özür dilerim." Sessiz fısıldayışım ona ulaşmadı bile. Ona arkamı dönüp evden çıkarken kendimi feda ettim. Yeniden.
~~~
Işıklar gereğinden fazla parlaktı. Gözlerimi acıtıyor ve dar elbisemin içinde beni birazcık daha boğuyordu. İçimde babam tarafından oyulmuş o koca boşlukla bahçenin ortasında ince topuklularımın üstünde dikiliyordum. Yanımda hiç tanımadığım bir adamla.
"Bu iki güzel gencimize mutlu,uzun ömürler diliyorum." Saçları kırlaşmış babacan tavırlı bu adamı tanımıyordum. Parmağıma geçirdiği yüzdüğün diğerini yanımdaki adamın parmağına değil de benim boynuma geçirdiğinden hiç haberi olmadığından genişçe gülümsüyordu. Benim aksime.
Hemen çaprazımda duran babam kollarını göğsünde birleştirmişti ve çenesini havaya kaldırmıştı. Zaferini kutlamak için sevgilisiyle birlikte bizi izliyorlardı. Onun hiç kaybettiğini görmemiştim.
Derin bir nefes alıp gözlerimi kırpıştırdığımda onu gördüm. Merdivenlerin hemen bitiminde elindeki içki bardağından içkisini yudumlarken gözleri bir an olsun yanımdaki adamdan ayrılmıyordu. Ne zamandan beri oradaydı? Dümdüz ifadesiyle bardağı dudaklarından çektiğinde gözleri beni buldu. Hiçbir duygu kırıntısı bulundurmayan gözleri üzerimde turladı. Bardağını bana doğru kaldırıp selam verdiğinde yüzüklerin arasındaki kurdele metalik bir sesle kesildi. Kalabalıktan alkışlar yükselirken Korhan'ın evin içine doğru kayboluşunu izledim. Benim içimde derinliklere doğru gidişini...
~~~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MALİKÂNE
Teen Fiction"Bu çatı altında hiç kimse masum kalamaz." Dudakları önce bir gölge gibi dolandı dudaklarımın üzerinde. Damarlarımda akan kan bile ona ulaşmak istiyordu.Avucu sıcacıktı. Sonra baskısı arttı.Nefesim nefesine dolanırken sıcak ağzı beni kavuruyordu. Di...