5 | hesaplaşma

10.6K 339 35
                                    

Öncelikle herkese geçmiş olsun. İyi okumalar...

***
Yenilgi şimdi karlarla kaplı bir dağ gibiydi. Bedenimi baştan aşağı titretiyor aynı zamanda içimi eritiyordu. Her şeyi elinden alınmış küçük bir çocuk gibiydim. Ağlamak ve kaçmak istiyordum. Kimsenin beni tanımadığı çok uzak bir yere.

"Mağdur olan insanlara tazminat ödeyelim." Yerin ayaklarımın altından kayıp gitmemesi için ellerimi masama dayamıştım. Başımı dik tutmak için çabalıyordum fakat gözlerim sürekli masanın yüzeyiyle buluşuyordu. "Mahkemelik olmadan durumu nasıl çözebiliriz onun için uğraşalım."

Babam olanları duyduktan sonra bana olanları toparlamak için süre tanıdığını söylemiş ve bizi kibarca odadan kovmuştu. Korhan'ın nerede olduğunu bilmiyordum odadan çıktıktan sonra kendi odasına doğru kaybolmuştu. Ve ben de şimdi yarattığım enkazı toplamaya çalışıyordum.

"Şirket adına dava açıldı Minel Hanım." Onur Bey'in ifadesiz yüzü bana hiç yardımcı olmuyordu. "Daha yüksek para teklif edenler olacaktır."

Ne demek istediğini anlamadığımı belirtircesine kaşlarımı çatarak yüzüne baktım. Açılan bir davayı nasıl kapatacağımı ya da nasıl kazanacağımı da bilmiyordum. Daha önce hiç davalık olmamıştım.

"Medya bu işin peşini bırakmayacaktır."

Medya ile uğraşmak işin en kötü tarafıydı. Babam bu sefer beni evlatlıktan reddedecekti.Sinirle gözlerimi yumdum ve derin nefesler almaya çalıştım. Göğsümü bıçak gibi kesen gerçeklerin gerçekten kanımı akıtmasını en içten dileklerimle istiyordum.

"O zaman biz daha fazla öderiz." Parayla insanları susturmak benim yapabileceğim bir şey değildi ama şirketi korumak zorundaydım. İtibarımızı zedelemiştim ve başka bir kurtuluş yolu yoktu.

"Kişisel hesabımdan ödeme yapılması için de talimat vereceğim."

Zarara uğrayan kaç insan olduğunu bilmiyordum. Satışlar yüksek olduğuna göre zarar da büyüktü. Kendi hesabım bunu karşılayacak güçte değildi.

"Şikayetçi olanlarla konuşup şikayetlerini geri almaları için çabalayacağım." Onur Bey bile halime üzülüyor gibiydi. "Ne yazık ki işe yarayacağını sanmıyorum."

O kadar fazla olumsuzluk içindeydik ki tek bir umut ışığı bile yoktu. Eğer zararı kapatamazsak şirket zor bir duruma girerdi aynı zaman da biz de. Babam benim hisselerimi elimden alırdı ki bu benim için sıkıntı değildi fakat şirket kurtulamayabilirdi. Bir çöküş yaşanabilirdi.

Korku içinde Onur Bey'e bakarken kafasını "Üzgünüm." dercesine sağa sola salladı ve kapıya yöneldi. O sırada kapı tıklatıldı ve Leyla telaşla içeri girdi. Kapıyı arkasından kapatamamıştı bile.

"Minel Hanım kapının önünde onlarca insan var patronunuzu buraya çağırın diyorlar." Beyaz yüzü kıpkırmızı olmuştu ve nefes nefese konuşuyordu. "Çok öfkeliler Minel Hanım, sürekli bağırıyorlar."

Bir bataklığın içine düşmüştüm ve çırpındıkça batıyordum.

"Ta-tamam sen çıkabilirsin." Derin bir nefes alarak doğruldum. Belki de çıkıp bütün hatamı kabul etmeli ve zarif bir şekilde yenilgiyi omuzlamalıydım. Ama o kadar çirkin bir olayın içindeydim ki utanılacak haldeydim.

Zoraki bir şekilde kapıya doğru adımladım. Artık topukluyla yürümek çok zordu. Bacaklarım zangır zangır titriyordu ve çenem kendimi sıkmaktan ağrımıştı. Yarım kollu ceket elbisem üstümdeyken bile çırılçıplak hissediyordum kendimi. Şirketteki herkes suratıma nefretle bakacak gibi hissediyordum. Kapıyı aralayıp koridora çıkmaya bile cesaretim yoktu.

MALİKÂNEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin