16 | we'll rot in hell

5.5K 349 84
                                    

Sınır geçmemesine rağmen hazır olduğu için daha fazla bekletmek istemedim. Sınır yine aynı. 200 oy ve 50 yorum.

İyi okumalar...

Adam Lambert- Outlaws Of Love

6 yıl önce
"Akşamki partiye gidiyor muyuz?" Genç kız üzerinde uçuşan elbisesiyle mutfağa girdiğinde adam elindeki bardağını dudağına götürmek üzereydi. Güneşin beyaz mermerlere çarparak aydınlattığı mutfağı yaz sıcağının kokusu doldurmuştu. Kızın teninden yayılıyordu. Korhan, kaşları dikkatlice çatılmış elinde tuttuğu tablet ekranına bakıyor ve sayfaları parmağıyla kaydırıyordu. Kızın kokusu mutfağı sarıp bedenini kuşattığında bile bakışlarını ekrandan kaldırmadı.

"Ben gidiyorum." Kız, adamın oturduğu mutfaktaki adaya yaslanmış ondan bir cevap beklerken beklentiyle yüzüne bakıyordu. Kollarını dayadığı mermere biraz daha yaslanırken kaşları çatılmıştı. Adam ona bakmamak için ayrı bir çaba sarf ediyor gibiydi. "Sen değil."

"Benim de davetiyem var." Kaşlarını gevşetti ve umursamazca omuz silkti. Keyfini bozmaya niyeti yoktu davetli listesinde adı vardı ve istediği an içeriye girebilirdi. Kendine meyve suyu doldurmak için buzdolabına doğru adımladı.

"Bundan mı bahsediyorsun?" Omzunun üstünden adama bakarken kaşıyla mermerin üstündeki parçalanmış kağıtları gösteren adamı gördü. Küçük bir öbek halinde duruyorlardı. Korhan elindeki fincanı hemen onların yanına bırakıp tablete göz gezdirmeye devam etti.

"Sen ne yaptığını sanıyorsun?" Minel hızlı adımlarla adamın yanına adımladı. Sanki birleştirmesi mümkünmüş gibi elini parçalanmış kağıtlara attığında ufak parçalar parmaklarının arasından kayıp tekrar mermere dağıldı. Şimdi öfkeden hızlanan nefesi önüne düşen saçlarını havalandırıyordu.

"Sana o kokteyle gelirken düzgün giyinmeni söylemiştim." Bir hafta önce bir kokteyle gitmişlerdi ve Korhan Minel'in kıyafetinden pek hoşnut olmamıştı. Giyinmeyi unuttuğunu söylüyordu. " Beni dinlemedin. Eğer dinlemiş olsaydın şu an parti kıyafetinle ortalarda dolaşıyor olurdun."Minel'in özenle seçtiği elbisesine bahane bulması kızı çıldırtmıştı ve onunla inatlaşmak adına üstünü değiştirmemişti. Konunun bu dereceye gelebileceğinden haberi yoktu.

"Düzgün giyinmekten kastının ne olduğunu hakkında en ufak bir fikrim yok." Diye tısladı kendine bakmayan adama doğru. Masanın üstüne bıraktığı fincanı alıp pür dikkat elindeki tablete bakan sert çehresine fırlatmak istiyordu. Sıcaktan yanmış tenini örten beyaz gömleğinin üstünde kahverengi lekeler bırakma düşüncesi kıza çok iyi hissettiriyordu ama o kadar ileri gidemeyeceğinin bilincindeydi.

"Ve bir daha ki sefere kıskançlıklarını o an söylemeyi dene içinde biriktirip egona zarar vermesini önlersin." Hafifçe Korhan'a doğru eğilip tıslamaya devam ettiğinde adam göz ucuyla ona bakar gibi olmuştu ama ifadesinden ödün vermeden bakışlarını tekrar önüne kaydırdı. Bu kızın içinin daha çok kabarmasına sebep oldu.

Sinirle saçlarını uçuşturarak adamın yanından geçti; kapıya doğru yürürken yere bıraktığı sert adımlarını Korhan'ın sesiyle durdurmak zorunda kaldı ve ona doğru döndü.

"Ego meselesi değil. Ufak çaplı bir koruma. "Korhan'ın gözleri dudaklarına götürdüğü fincanın üstünden gözleri kızı buldu.

"Senin korumanı isteyen olmadı."

Kızın sinirlendiğini kızarmış yüzünden bile anlayabiliyordu ama umursuyormuş gibi değildi. Islanmış dudaklarını birbirine bastırıp kafasını salladı. "Evet olmadı. Baban dışında."

MALİKÂNEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin