Her yeni doğan gün bize verilmiş bir şanstır. Hayat her gün yeniden başlar ve siz kaderinize giden yola bir çizik daha atarsınız. Ne yaşarsanız yaşayın, hepsi sizin eserinizdir.Yine aynı yerde, hayatımın devam ettiği sınırlı yerlerden olan şirketimizdeki odamda önüme konulan sözleşmeler ve yapılan anlaşmalarla ilgili kağıtlarla uğraşıyordum. Korhan sonunda işlere ağırlık vermeye başlamıştı. Üzerimdeki yük biraz olsun hafiflemişti.
Kapım tıklatılıp açılırken kafamı kağıtlardan kaldırmadım. Bu saatte odama giren biri mutlaka ki şirketten biri olmalıydı. Ama öyle değildi. Yabancı bir ses kulaklarımı doldurdu.
"Günaydın." Şık kıyafetler ona hiçbir iyi niyet katmıyordu. Aksine giydiği uzun kabanı ve içindeki boğazlı kazağı tehlikeli ifadesini pekiştiriyor gibiydi. "Nişanlımı görmeye geldim."
Elindeki bir buketle odamın içine doğru yürürken sandalyemde dikleştim. Gülümseyen yüzündeki bakışlarına donuk bakışlarımla karşılık verirken masamın etrafında dolanıp yanımda durdu ve çiçeği masanın üstüne bıraktı. Ayaklarımla sandalyemi hafifçe geriye itmeden önce bana doğru eğilmişti ama ondan hızlıca sıyrılıp ayağa kalktım."Seni görmeyi beklemiyordum." Masanın önüne geçtiğimde ellerini masaya dayamış sandalyeme doğru eğilmiş bedeni donup kalmış gibiydi. Gülüşü solmuştu. "Geldiğin iyi oldu, benim de seninle konuşacak şeylerim vardı."
Resmen ondan kaçarak masamın önünde dikilirken o da gülerek ifadesini düzeltti ve durduğu yerden doğruldu. "Öyle mi?" Sevinmiş gibi duruyordu. "Beni görmek istediğini bilseydim daha erken gelirdim, sevgilim."
Yüzümü buruşturma isteğimi içime gömerken ifademi korudum. O bana doğru yaklaşırken çenemi dikleştirdim. "Yüzüğünü takmamışsın." Gözleri masamın üstünde duran kutuya takıldığında parmaklarımla oynadığımı daha yeni fark etmiştim. Ellerimi hızla iki yanıma indirdim.
"Aslında ben de bununla ilgili konuşmak istiyordum."
"Yoksa beğenmedin mi?" Bedeni duymuyormuş gibi üstüme yürürken ondan uzaklaşmak adında odanın içine geri bir adım attım.
"Bunun sahte bir nişan olduğunu ikimiz de biliyoruz." Adımları bıçak gibi kesilirken aramızda bir sessizlik oluştu. Bakışlarını gözlerime dikmişti.
Onu elinde Korhan'a doğrultulmuş bir silahla hatırlamanın bana faydası dokunmayacağını bildiğimden bu detayı unutmaya çalıştım.Parmağında parlayan alyansın takıldığı gece ise bana bir iyilik yapıp konuşmaktan kaçınmıştı.Bu yüzden onu sakinlikle karşılamaya çaba gösterip sakin kalmak için derin bir nefes aldım.
"İkimiz de istemediğimiz bir ilişkinin içindeyiz." cümlemi bitiremeden gözlerimi ondan kaçırdım. "Bundan ne kadar kısa sürede ve hasarsız kurtulursak iyi olur diye düşünüyorum."
Bana cevap vermek yerine kaşlarını kaldırıp kafasını hafifçe öne eğdi.Ela gözlerindeki tehlikeli parıltılar tanıdıktı. Onu daha önce babamın gözlerinde de görmüştüm.
"Yani demek istediğim eğer sen babana istemediğini söyler-" kendimi açıklamak için giriştiğim cümle onun kahkahasıyla bölünmüştü.Şaşkınlık içinde ona bakakaldım.Kafası arkaya düşmüştü ve omuzları kahkahasının etkisiyle hafifçe sallanıyordu. Beyaz dişleri yırtıcı bir hayvanınki gibi sergilenirken kafasını öne indirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MALİKÂNE
Teen Fiction"Bu çatı altında hiç kimse masum kalamaz." Dudakları önce bir gölge gibi dolandı dudaklarımın üzerinde. Damarlarımda akan kan bile ona ulaşmak istiyordu.Avucu sıcacıktı. Sonra baskısı arttı.Nefesim nefesine dolanırken sıcak ağzı beni kavuruyordu. Di...