Merhaba meleklerim, nasılsınız? Yeni bölüm günlerimiz her zaman olduğu gibi cuma günleri. Saati de 20.00.
BEĞENİ VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM.
KEYİFLİ OKUMALAR.
İNSTAGRAM: melekkas
Her şey üstüne gelip, seni dayanamayacağın bir noktaya getirdiğinde; sakın vazgeçme! İşte orası kaderin değişeceği noktadır.
Mevlana.
Yüzüne gelen güneş ışığının sayesinde gözlerini araladı genç adam. Ellerini gözlerine bastırdığında derin nefes alıp, sırtını yatağın başlığına dayadı. Arkadaşı uyuyordu. Kulakları dünyaya kapalıydı onun. Issız bir kuyunun içindeymiş gibi sessizdi dünyası. Görüyor, hissediyor ama duyamıyordu.
Odanın içindeki eşyaları izleyip elini bacağına vurarak içinden ritim tutuyordu. Bacağına vurduğu her el darbesinde ses çıkıyor ama o duymuyordu. Bu yüzden her defasında elini bacağına daha sert vurup içindeki coşkuya ayak uyduruyordu.
Uyanan arkadaşı ona gülüp gözleriyle bacağını gösterdi. O zaman ses yaptığını anlayıp elleriyle, "Özür dilerim," dedi kardeşi gibi gördüğü arkadaşına.
"Önemli değil," diyen arkadaşı yataktan kalkıp banyoya ilerledi. O gözden kaybolunca telefonunu çıkarıp gizli gizli çektiği fotoğraflara hayal kurarak baktı. Bu fotoğrafları izinsiz çekmesi yasaktı, bunun farkındaydı ama elinden gelen bir şey yoktu. On gündür uzaktan izlediği kıza kalbi bağlanmıştı. Daha önce hiçbir kız karşısında heyecanlandığını hatırlamıyordu.
Arkadaşının eşyalarını yurda bırakmaya geldiklerinde görmüştü peri kızını. O an ne yapacağını şaşırmış öylece onu izlemişti. Kız yanındaki adamla yurda girdiğinde adımları direkt müdürün odasına gitmişti. Ailesine danışmadan kendini yurda kayıt ettirmişti. Sırf peri kızını uzaktan görmek için bu hareketi yapmıştı. Onu her gördüğünde kalp atışları gibi hareketleri de hızlanmıştı.
Son zamanlarda avare gibi ortalarda dolandığının da farkındaydı ama elinden bir şey gelmiyordu. O kızı bir kere görmek için sabah erkenden uyanıyor, onun gittiği yerlere gidiyordu. Mantığı yaptığının yanlış olduğunu söylese de yüreği dinlemiyordu onu.
Kızı rahatsız edecek hiçbir harekette bulunmuyordu. Uzaktan, onu rahatsız etmeden izliyordu. Kimi zaman ona bakarak hislerini kâğıda döküyor, kimi zaman çektiği fotoğraflara uzun uzun bakarak gözleriyle konuşuyordu.
Telefonun ekranını kapadığında, yataktan inip pencereye doğru ilerledi. Kollarını pencerenin pervazına dayayıp başını dışarı uzattı. Gözleri kapalı, güneşin tadını çıkardı. En sevdiği mevsimdi yaz ayı. Bu mevsimin hemen bitmesine üzülüyordu. Kış ayı onun için eve kapanmak demekti. Yazın dışarıda olup cıvıl cıvıl olan insanların yüzlerine bakıp mutlu oluyordu. Gerçi yeni tanıdığı kıza baktığında yüzünden önce kalbi gülümsüyordu. Bundan sonraki geçecek kışları yaz ayı olacaktı onun için. Olmasını istiyordu. Yasemin farkında olmadan onun kalbinin anahtarını almıştı.
Omzunun üzerinde arkadaşının elini hissedince, gözlerini açıp başını içeri soktu. Arkadaşı banyoya girmesi için işaret verince, "Sağ ol," deyip banyoya ilerledi. Kısa bir sürede işlerini hallettikten sonra banyodan çıkıp dolaba doğru yürüdü. Arkadaşı giyinmiş, yatağını topluyordu. Beyaz dar kesim pantolonuyla buz mavisi uzun kollu gömleği dolaptan aldı.
Üstünü değiştirdiğinde koyu sarı saçlarını arkaya doğru tarayıp, komodinin üzerinden cüzdanıyla telefonu cebine koydu. Yatağını düzelttikten sonra arkadaşıyla beraber odadan çıktılar. Yürürken işaret diliyle sohbet ediyorlardı. Asansörün önünde diğer arkadaşlarıyla karşılaştıklarında, "Günaydın," deyip asansöre bindiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESİM OLUR MUSUN & RAFLARDA
General FictionGözleri birbirleri ile kesiştiği o sıcak yaz günü gibi ısınmıştı kalpleri. Hiç soğumadan o günden beri hep birbirleri için attı kalp atışları. Uzaktan izlediler birbirlerini, bazen biri ansızın not buldu; şiir, şarkı sözü yahut duyguların anlatıldığ...