10. BÖLÜM: NEREDESİN?

17.6K 2.2K 559
                                    

Ne kadar zaman geçtiğini bilmeden oturduğum yerden kalktım. Popom uyuşmuştu, adım attıkça kalçamdan bacaklarıma doğru karıncalanmalar oluyordu. Acıyan gözlerimde cabasıydı.

Kütüphanenin çıkışına doğru ilerlerken koşarak gelen Serkan'la karşı karşıya geldim. Adımlarımı durdurup telaşlı haline hayırdır der gibi baktım. Koştuğu için nefes nefese kalmıştı.

"Hayırdır?"

"Asıl sana hayırdır? Kütüphanede ağlıyormuşsun?"

Kaşlarımı kaldırıp, "Muşum?" dedim sorgular biçimde. Etrafımda kimse yoktu, kim ağladığımı görmüşte Serkan'a haber vermiş ki?

Elini alnına vurup başını iki yana salladı. "Muşun dedim değil mi? Ağlamışsın diyecektim, gözlerinin etrafı kızarmış."

Kaşlarımı kaldırıp, "Öyle olsun," dedim. "Önemli bir şey yok. Biraz canım sıkkındı yalnız kalmak istedim."

"Kötü bir şey olmadığına emin misin?"

Başını sallayıp, "Evet," dedim. Ne kadar onun için kötü bir şey olmasa da benim için aslında kötü bir olaydı. Sevdiğim çocuk gözlerimin önünde bir kızla sarmaş dolaştı. Onun saçlarını severek konuşuyordu. Bu benim için çok kötü bir şeydi. Onu bir daha öyle görürsem kim bilir nasıl hissederdim.

"Madem iyisin, gidelim mi?"

"Sınıfa gidiyordum ben."

"Tamam, sana eşlik edeyim."

"Sağ ol," deyip okul binasına doğru beraber yürüdük. O yanımda ıslık çalarak etrafa bakarken, ben aklımdaki düşüncelerle boğuşuyordum. Acaba yine onları görecek miydim merak ediyorum. Umarım görmezdim.

Okulun önüne geldiğimizde gözlerim kısık bir şekilde etrafa bakıyordum. Neyse ki yoklardı. Eğer onunla karşılaşırsam mecbur selam vermek durumunda kalacaktım. Gözlerim bu haldeyken yüzüne bakıp konuşamazdım. Normalde bakışları meraklıyken bu sefer hepten sorgulardı.

Okul binasına girdiğimizde Serkan'a teşekkür edip dersin olacağı sınıfa ilerledim. Elena çantamı alıp yeni sınıfa geçtiğine dair mesaj atmıştı. Dördüncü katta olan sınıfa girdiğimde en önde oturan Elena'ya doğru yürüdüm. Yüzüme bakıp, "Hayırdır?" dedi şaşkın sesiyle.

Gülümseyip, "Bir şey yok," dedim. Duygularımı kimseye anlatmayacaktım. Acımı, sevincimi de içimde yasayacaktım. Birini anlattığım an bütün sırrı bozulurdu.

Elena fazla üstelemeden önüne döndü. Anlayışlı insanlara her zaman saygı duymuşumdur.

Hocanın derse girmesiyle aklımdaki düşünceleri kafamdan atıp derse odaklanmaya çalıştım. Onu düşünürsem dipsiz bir kuyunun içinde kaybolacaktım. Ve ben o kuyunun içinde kaybolmaya hazır değildim.

Bütün gün aklımı derse verdim. Ne Umut'u ne de sarıldığı kızı düşündüm. Ara ara aklıma gelseler de kendime hızla toparlayıp derse odaklandım.

Okul çıkışı Tuğba ve Elena'yla birlikte Taksim'e geldik. Tuğba'yla beraber öğlen yemeğini yedikten sonra Elena'yla ben yurda dönmek için onun yanından ayrıldık. Onun çalışması gerektiği için yedide gelecekti akşam.

Otobüste başımı cama yaslamış, akıp giden yolu izliyordum. Elena arada bir eğilip yüzüme baksa da dönüp onunla konuşacak gücü kendimde bulamıyordum. Sanki dudaklarımı aralasam her şeyi anlatacakmışım gibi hissediyordum.

Ben de bir sorun olduğunu anlıyordu, bu yüzdende hiç konuşmadan kolumu sıvazlıyordu. Gözyaşlarım yine usul usul dökülürken dudaklarımı ısırdım.

SESİM OLUR MUSUN & RAFLARDA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin