6.BÖLÜM: LUNAPARK

15.8K 2.2K 1.1K
                                    

Merhaba benim güzel okurlarım. Nasılsınız? Güzel yorumlarınız için hepinize çok ama çok teşekkür ederim. Okuyan gözlerinize ayrı, yorum, beğeni yapan parmaklarınıza ayrı teşekkür ederim. Emeğe saygı duyan okurlarımı çok seviyorum. İyi ki varsınız.

Keyifli okumalar.❤️

Gondola doğru yürürken bacaklarım titriyordu. Normalde korkmazdım ama nedense şimdi korkuyordum. Tuğba'yla Serkan önden geçip en başa oturdular. Yuh, insan ortalarda bir yere oturur. Ne gerek vardı en başa oturmaya.

"Yasemin, Umut'la sen de en başa geç."

Başka emrin var mı diye içimden söylenip ayağımı kaldırdım. Merdivenleri çıkarken gözüm arada bir Umut'a kayıyordu. Az önce titremiyor muydu bu? Şimdi rahat bir şekilde gondolun başına ilerliyordu. "Yasemin, hadi," diye söylenen arkadaşıma yurda gidince soracaktım gününü.

En başa geçip Umut'un yanına ilerledim. Yanakları kızarmış, kollarını demirden aşağı sarkıtmıştı. Yanına oturduğumda aynı anda derin nefes aldık. Henüz kapanmayan demiri sıkı sıkı tutuyordum. İnsanlar sırayla binerken fotoğrafımızı çeken Tuğba'ya bakmamaya çalışıyordum. Onunla oturmam gerekiyordu, korktuğum zaman onun elini tutmam gerekiyordu. Şimdi korktuğum zaman refleks olarak Umut'un elini tutacaktım. İsteyerek değil, tamamen refleks. Zaten kalbim söz dinlemiyordu bir de böyle bir ortamda hiç beni takmazdı.

"Ah," deyip gözlerimi kapatıp açtım. Bir de onunla karşı karşıya gelmem diyordum. Adamla yan yana oturuyoruz. Kadere bak kadere dememek için kendimi zor tutuyordum.

Gondol dolunca güvenlik demiri kapandı. Yutkunup başımı Umut'a çevirdim. Göz kırpıp, "Korkuyor musun?" dedi elleriyle. Kırptığı göze takılmadan, "Yoo," dedim. "Ben Adana'da sürekli gidiyordum lunaparka, açılışı da gondolla yapıyorum."

Tövbe haşa, Allah'ım bu bir pembe yalan. Lütfen beni cezalandırma. Yanımdaki sarışın mavi gözlü çocuğa korkuyorum diyemem. Ben de o yürek yok.

Gondol ileri geri gitmeye başlayınca içimden dua etmeye başladım. Sırtımı koltuğa yaslamıştım bu şimdi dimdik durduğu zaman aşağı doğru sarkacaktık. Anneciğim.

Hızlanmaya başladığında gözlerimi kapatıp derin derin nefes alıp verdim. Kulaklarıma herkesin çığlık sesleri geliyordu. Ben bağırıyor muydum farkında değilim. Her an canımı Azrail'e teslim edeceğim burada. Umut nasıl acaba? Gözümü açıp ona bakmaya bile cesaretim yoktu.

"Yasemin," diye cırtlak ses duyduğumda gözlerimi zorla araladım. Aralamaz olaydım. Baş aşağı bakıyorduk. "Baba," diye bağırıp demiri sımsıkı tuttum. Sanki daha fazla sıkma imkânım varmış gibi sıkıyordum. Hızlı bir şekilde öne arkaya doğru gittiğimiz için tipim kaymıştı. Artık yerimde duramıyordum, koltuktan kayıyordum.

Kolumu demire doladığım an omuzlarımın üstünde el hissettim. Tövbe bismillah, umarım şu an bana sarılan kişi tahmin ettiğim kişi değildir. Başımı demire vurup, aptallaşma Yasemin dedim. Tabii ki sana sarılan kişi Umut.

Belki buradan aşağı düştüğümde ölmeyecektim ama kalp krizinden ölecektim. Parmak uçlarımdan taşan sıcaklık bedenimi sarmıştı. Başımı zorla ona çevirdiğimde diğer elini kaldırıp, "Korkma," dedi. Yüz ifadem nasılsa gözlerini suratımda gezdirdi. Şalım kaşıma kadar indiği için eminim çok komik gözüküyordum o da gülmemek için dudaklarını ısırıyordu. Yurda gidince bütün kaygan şallarımı atacaktım. Beni mavi gözlü çocuğun karşısında utandırdığı için asla kaygan şal takmayacaktım bundan sonra.

Gondol yavaşlamaya başladığında oturuşumu düzeltip sırtımı tekrar koltuğa yasladım. Umut elini ağır ağır çektiğinde ona doğru dönüp, "Teşekkür ederim," dedim. Başını eğip, "Önemli değil," dedi dudağı yanağına doğru kıvrılırken. Ah kalbim, sakin ol ve önüne dön. Gözlerimi ağır bir şekilde onun gözlerinden çekip karşımızda kahkaha atan Tuğba ve Serkan'a öldürecek gibi baktım.

SESİM OLUR MUSUN & RAFLARDA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin