Üstten açılan camın savurduğu perdenin aralığından gözüme sızan ince ince güneş ışınlarıyla yavaş yavaş gözlerimi araladım.
Burnuma gelen omlet kokusu ve fokur fokur kaynayan çayın sesi istemsizce beni yataktan kaldırmaya yetti.
Üstüme beyaz askılı bluzumu onun altına gri kot şortumu giyip bir ev topuzu yapıp merdivenlerden aşağıya indim. Önce Atlas'ımın odasına uğrayıp minik bir sabah öpücüğü ile uyandıracaktım ki Atlas yatakta değildi. Gülümseyip aşağıya doğru inerken Atlaas! Diye seslendim.
Son adımı da attıktan sonra tam karşımda diz çökmüş, ağzında gül tutan bir Ufuk ve diz çökmesine gerek kalmayan minik oğlum ağzında gül ile bana bakıyordu.
Ne yalan söyleyeyim gözlerim dolmuş bir şekilde donup kalmıştım. Ufuk yanıma gelip, günaydın karıcığım, dedi.
Günaydın kocacığım! Dedim.
Gülümseyip elimden tutup masaya getirdi, sandalyemi nazikçe çekip eliyle oturmamı işaret etti.
Yanıma Atlas'ı oturtup kendi de tam karşıma oturdu.
İstese öyle müthiş romantik bir erkek olabiliyordu ki...
Öylesine açtım ki tabağımı en önce ben bitirdim.
Masa öyle güzeldi ki.. Belki de masayı bu denli mükemmel yapan ailemdi. Bu iki oğlanın sohbeti öyle sarıyordu ki beni, bazen dediklerine odaklanamayıp onlara dalıp gidiyordum.
Ufuk ile barışalı bugün tam 1 hafta olmuştu. Belki de şu an dünyanın en mutlu kadını bendim ama.. Ama hala aklıma yatmayan birkaç mevzu vardı fakat asla bu konuları Ufuk'a açacak cesareti kendimde bulamıyordum.
Kafam karışıktı ama masaya dönmem gerekiyordu, Ceyda, hu huu, hişt pişt, allooo, annneeeee.. Aniden silkelenip kendime geldim. Ee şey dalmışım ya ee hadi yediyseniz salona geçin bende mutfağı toplayıp geleyim yanınıza.
Ufuk başıyla onayladı, Atlas'ı salona gönderdi ve masayı toplamama yardımcı oldu.
Ufuk, sende geç içeri toplar gelirim ben. Her şey için teşekkür ederim, ellerine sağlık, deyip yanağına minik bir öpücük kondurdum.
Gülümsedi ve ; Ceyda, sende bir haller var. Bir şeye mi canın sıkıldı güzelim? Bir şey mi oldu anlat bana hadi.
Kafamı hayır anlamında iki yana salladım.
Sevgilim iyiyim, cidden bir şey yok.
Ama vardı, Sezen vardı. O gün konserde Sezen de vardı!
Diyemedim..
Mutfağı toplayıp içeri geçtim,
Evet beyler napıyoruz şimdi?
Atlas; annee babaa lüütfen dayıma gideliim ya da dayım gelşin.
Gözlerimi hafiften Ufuk'a çevirdim.
Gülümsüyordu, barıştığımızdan beri henüz ailemden kimseyle görüşmemişti.
Tabii ki oğlum, bence dayın gelsin bahçede maç yaparız deyip Atlas'a göz kırptı.
A-ş-ı-ğ-ı-m aşıkk!
Gülümseyip ben haber vereyim o zaman dedim.
Cidden bende çok özlemiştim Atakan'ı hemde bayaa özlemiştim. Her şeyden haberi vardı tabii ki onunda. Arayıp haber verdim ve geleceğini söyledi, 15 dakikaya bizdeydi.
Mutfağa geçip çayın yanında yiyecek bir şeyler hazırlamaya başlamıştım, tepsi almak için arkamı döndüğümde kapının kenarına dayanıp kollarını birleştirmiş ve beni izleyen Ufuk'a rastladım.
Hayırdır? Çok özledin galiba daha beş dakika oldu yanından ayrılalı.
Ufak bir kahkaha atarak bana doğru geldi.
Özledim tabii, ben seni yanımdayken bile özlüyorum.
Zilin çalmasıyla sımsıkı sarıldığım Ufuk'tan ayrılıp kapıya koştum.
Gelen kardeşimdi..
Atlaaas dayın geldiii!
Atakan'a kocaman sarılıp içeri geçmesini işaret ettim.
Hoş geldin ablacım, iyi ki geldin.
Hoş buldum abla,Atlas nerde Atlas?
Üstüne atlayan Atlas ile yere yıkılması bir oldu Atakan'ın.
O sırada yanımıza Ufuk geldi,
Kapıda mı durucaz kayınço gelsenize içeri, dedi.
Atakan'ın bana bakışı ile gözlerimi Ufuk'a çevirip, İyi ki sen! Bakışı atmam bir oldu.
Çayı ve yiyecekleri getirip yanlarına oturdum. Sohbet tabii ki muhteşemdi. Bu erkekler hemen bir araya gelince maç muhabbeti açmıyorlar mı? Deli oluyorum. Bi durun bi düzgün muhabbet edelim, neyce konuşuyorsunuz oğlum anlamıyorum bi şu ortama dönün yaa, dedim.
Gülüp bana baktılar,
Ee abla sen nasılsın, nasıl gidiyor?
Heh şöyle yaaa, iyiyim ablacımm, hatta çok iyiyim, deyip Ufuk'a bakıp göz kırptım.
Öyle böyle muhabbet ilerlerken Atlas'ın babaa dayıı hadi maç yapalım demesiyle bahçeye geçtik. İçecek bir şeyler hazırlayıp yanlarına geldim. O kadar güzellerdi ki tam videoya alacakken telefonumun şarjının bitmesiyle yatak odasına gidip şarja taktım.
Tam odadan ayrılacakken içime düşen büyük kuşku ile Ufuk'un çekmecesine bakma düşüncesini kafamdan atıp dışarı çıkamadım ve Ufuk'un çekmecesine yöneldim.
Çekmeceyi açtığımda üstünde"Yaz Yağmuru♡" yazan zarf gözüme battı.
Hemen içini açıp okumaya başladım,
"Rastlarız elbet birbirimize,
Dönüp bi bakarız eski bize.
Gülüp geçeriz geçmişimize,
Sonunda çekip gidişimize..
Yaz yağmuru! "
Gözlerim kapatıp bu adama tekrar tekrar ne kadar aşık olabileceğimi düşünüyordum.
Bu sözler eminim ki bana aitti, öyle olmalıydı.
Ya da öyle değil miydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
'Pluto' is Always Behind You
RomanceUnutma Ufuk Yıkılmaz ; "Plüton daha büyüktür Mars'tan" "Vedalar gözüyle sevenler içindir;gönülden sevenler ayrılmaz." 'Mevlânâ'