3

30 2 2
                                    

Ben düşüncelerle yürürken üstümden bir ışık geçti ve düştüm mü, uçtum mu, yer çekimi mi beni çekti yoksa bir kuyuya mı düştüm bilemiyorum. İki adam sesi geldi biri beni gördüğünü söyledi diğeri korkudan beynine kan gitmediğini, hayal gördüğünü söyledi. Kafamı çıkardım, izledim. Müzede ki her şeyi bir çuvala koyuyorlardı. En sevdiğim mozaikim parçalarını da aldılar. Çok sinirlendim. Gidip dövmeye kalksam yerler beni. Zekice bir plan yapmam gerekiyordu. Yaptım. Anıl'ın silahını aldım, oyuncak plastik silah. Özgün'den telefonuyla önümü aydınlatmasını istedim. Anıl da polisi aradı, gerçek polisi. Üç dört adım ilerledim, ayakkabımdan ses çıkmasına özen gösterdim. Adamlar fenerleri bana doğrulttu, ben de silahımı doğrulttum. "Polis kaldır ellerini" sesim çok gür çıktı, amaçta buydu ya zaten. Adamlardan çıt yok, "Kaldır kolları" diye tekrarladım. Adamlar birbirlerine baktılar ve beni gören adam kaldırdı kollarını. Diğeri çuvalı alıp kaçmaya çalıştı. Sola döndüğü karşısına Özgün çıktı, sağa döndü Anıl. Özgün telefonunu silah gibi tutuyordu. Etraf karanlıktı, neyin ne olduğu seçilmiyordu. Haliyle adam yedi. Bize bıçak doğrulttu, Anıl önüne fırladı ve yere düşer gibi oldu. Biz Anıl'a koşarken adam kaçtı. Anıl kalktı, adamın peşine düştük, müzeden çıkıp nereye gittiğimizi, neyin peşinden gittiğimizi bilmeden koştuk. Bir yerden sonra insan ümidini kesiyor. Biz de işte o yerdeydik, ümidimizi kestik. Hiç birimiz konuşmadan geri dönmeye karar verdik. Biri konuştu, mükemmel, orijinal silahımı kaldırdım. Duvarın önüne geldik, duvarın üstünden baktım hırsızlar oradaydı. Anıl'ı ve Özgün'ü sağa sola yerleştirdim. Ben de ortada durup seslendim. "Ben Polis Atahan Manas, size oradan çıkıp teslim olmanızı ve çaldığınız eşyaları geri vermenizi öneririm. Aksi takdirde size acımam." kesinlikle çok iyi rol yapıyorum ve çok havalıyım.

Ben Polis Atahan ManasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin