Satır arası yorum ve beğenilerinizi bekliyorum sevgili okurlarım. 01.04.2020
🐦
Genç kız karşısında bir şeyler söylemesi için bekleyen Ayşe'ye bakmıyordu. Onun tüm ilgisi, önündeki fotoğraftaydı. İki küçük kız çocuğu yan yana oturmuş gülümsüyordu. Fotoğraf stüdyosunda çekilmiş olmalı diye geçirdi aklından, sonra kendine kızdı. 'Bunun ne önemi var şu an Ala? Kendine gel.'
"Bir şey söylemeyecek misin Ala?" Genç kız tüm anlattıklarına rağmen bir cevap alamamasına çok şaşırıyordu.
"Şimdi yanlış anlamadım değil mi? Siz benim kuzenim oluyorsunuz Ayşe hanım?"
"Evet, ben teyzenin kızı Ayşe'yim. İki kız kardeşim yani iki kuzenin daha var." Ala'nın aklı almıyordu.
"Şebnem hanımın öz annem olmadığını en başından beri biliyordum. Fakat bunun gerçek olduğunu duymak şu an için çok fazla geldi."
Ala bir süre sessizce durdu. Önündeki sudan bir yudum aldı.
"Babam bana akrabamız olmadığını söylemişti. Kendi ailesi de ölmüş, yani öyle anlatmıştı." İçinde bir yerlerde hiç inanmamıştı babasına, ama yine de karşısında nereden geldiği bile belli olmayan bir kız vardı. Güvenemezdi. Güvenmemesi gerektiğini çok iyi biliyordu. Önce babası sonra Şebnem, güven konusunda Ala'ya yeterince ders vermişti.
"Bak babanın ne anlattığını bilmiyorum. Onun ailesini de hiç oturup araştırmadım. Özür dileyerek söylüyorum, midemi bulandırıyorlar. Ben buraya seni görebilmek için geldim. Annemin gözlerindeki yaşın dinmek bilmediğini haber vermek için geldim. İnanıp inanmamak sana kalmış. Gördüğüm kadarıyla büyümüş, kocaman bir kadın olmuşsun. Muhakeme yeteneğini kullan lütfen." Ayşe'nin bu çıkışı karşısında Ala şaşkınlığa uğradı.
"Şimdi sen seneler sonra karşıma geçiyorsun, bir de beni azarlıyor musun?" Ayşe masanın üzerinden elini uzatıp Ala'nın eline dokundu. Bu temasla Ala ne yapacağını şaşırdı. Ayşe'nin yüzüne bakakaldı.
"Ala sen bizden ayrılalı yirmi koca sene oldu. Annem kırk beş yaşına dayandı. Daha bir kez olsun öz ablasının mezarına gidemedi. Çünkü baban sen kaçırdı, annem kardeşinin yadigârına sahip çıkamadı. Sensiz, ablasının hasretiyle yanıp tutuşuyor. Lütfen, inan ya da inanma. Ne olur benimle gel ve bir kere annemin gözlerine bak." Sıkıntıyla kıpırdandı.
"Babam neden böyle bir şey yapsın aklım almıyor, lütfen bana da hak ver. Her gün karşıma birileri çıkıp haydi gel, İstanbul'da teyzen seni bekliyor demiyor."
Ala'nın anlık siniri geçmiş, yerini masum bir hüzne bırakmıştı. O hep böyleydi zaten, bir anda parlar sonra sessizliğe gömülürdü. Kendini bildi bileli sevgi duygusundan mahrum kalmıştı. Şimdi karşısına çıkan ilk sevgi davetine balıklama atlamak istemiyordu.
"Orasını inan ben de bilmiyorum. Annemin burada olduğumdan haberi dahi yok. Kimse bilmiyor. Beni iş gezisinde zannediyorlar."
"Teyzemin, yani şey, annenin başka fotoğrafı var mı?" Ona kapılmak istemiyordu ama şimdiden teyzem mi demişti? Ala ağzından çıkanlara inanamıyordu. Ayşe'yse duyduğu şeyle çok mutlu olup, hemen çantasındaki telefonunu çıkardı. Bunların olacağını tahmin ettiğinden annesinin bir sürü fotoğrafını çekmişti.
"Bak." dedi.
"Bu annem, yani teyzen." Bembeyaz başörtülü bir kadın vardı telefonun ekranında.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Annem Yarası
Teen Fiction🐦 Ala Mercan, benim güzeller güzeli Ala'm.. Ala kahverengi gözlü, hafiften tombul yanaklı, sivri çeneli bir kız. Saçları arkadaşlarının pixie modeli diye adlandırdığı, Ala'ya göre' kısacık kesiver abla' olan bir modelde kesilmiş asi bir ruh. Yaşad...