BÖLÜM 5

1.6K 62 19
                                    

 Bir kaç saat süren yolculuğun ardından sonunda köye vardık.Köyden girdiğimizde o çocukluk günlerimiz aklımızda canlandı.Bir yandanda içimizde oluşan bir burukluk.O eski güzel köyümüz artık hayalet kasabaya dönmüş.Kimi evin çatısı,kimi evin duvarı göçmüş.Kimsecikler kalmamış.Arabayla yavaş yavaş ilerlerken bizim evin önüne geldik.Caner'e durmasını söyledim ve ekledim."Evin içine girmeliyiz.Banyoda oluşan o sembol hala var mı görmeliyim"dedim.Caner kapının önüne aracı park etti.Araçtan indik ve bahçeye girdik.Bahçe darma dağın olmuş.Ağaçlar kurumuş , yerler yaprak ve otta gözükmüyordu.Çıkarken evin kapısını bile kilitlememişiz.Ufak bir hamleyle kapıyı açtık.İçerisi beni oldukça duygulandırdı.Ağır adımlarla içeriye girdik.Banyoya doğru ilerledik.Küçükken yaptığım gibi kapı eşiğinden kafamı banyoya uzattım.Şaşkınlığımı saklayamadım ve "duvardaki simgeleri biri yok etmiş"dedim.Herkes banyoya doluştu.Duvara baktığımızda simgelerin olduğu yer göçmüş.Bu birileri tarafından yapılmış olmalıydı.Çünkü sadece simgenin olduğu yer göçmüş.Yakup'un aklına güzel bir fikir geldi."Bu işaretlerden hepimizin evinde vardı.Hepsine tek tek girelim.Bakalım oralardada bu simgeler varmı"dedi.Bizde dediği gibi yaptık.Tek tek evleri gezdik ve tüm evlerin simgelerinin olduğu duvarlar kırılmış vaziyetteydi.Hiçbir simgeye rastlayamadık.En son İsmail'lerin evine bakmaya karar verdik.Arabaya atladık ve İsmail'in evinin önüne geldik.Arabayı park edip aşağıda indik.Evde birileri vardır diye bir kaç defa kapıya vurduk.Hiçbir ses yoktu.Caner beklemedi ve kapıya bir kaç tekme atarak kırdı.Aslında yaptığı hiç hoş değildi ama Caner bu.Küçükkende böyleydi.Yavaş adımlarla avluya,ordanda merdivenleri çıkarak eve girdik.Evin içerisi tertemizdi.Sanki evde hala birileri yaşıyordu.Ne bir toz , ne bir yıkılmış duvar... Hiçbirşey yoktu.Odaları tek tek gezerken yerde tozlamamış bir seccade bulduk.Sanırım bu İsmail'in hala hayatta olduğunun göstergesiydi.

 Tüm odaları,tuvaleti ve banyoyu dahi gezdik ama evde kimse yoktu.Evden çıkıp İsmail'i bulmak için köyde bir kaç tur attıkdan sonra yıllar önce özel yerimiz olan mağaraya doğru yola koyulduk.Şelalenin önüne geldiğimizde eski anılarımız bir anda canlandı.Yaşadığımız iyi köyü herşey gözümüzde canlandı.Bir süre o eski günleri düşündükten sonra mağaraya girecektik fakat eskisi gibi elimizde gaz lambalarımız yoktu.Caner bagajından 2 tane el feneri çıkardı."Pillerini yeni doldurdum"dedi ve fenerin birini bana diğerini Yakup'a verdi.Vakit kaybetmeden mağaraya girdik.Fenerlerimizi açtık ve eski günlerdeki gibi kıyafetlerimizden tutunarak mağaraya girdik.Bir kaç dakika sonunda mağaranın sonuna vardık.İçerisi eskisi gibiydi.Kitap,bıçak,taş küvet...Hepsi olduğu gibi duruyordu.Kitaba doğru yaklaştığımızda mağara koridorundan bir ses geldi.Bu ayak sesiydi.İçimizde bir korku mağaranın koridorlarına bakarken dar geçittin bir adam kafasını çıkardı.Bize doğru bakıyordu.Onun İsmail olduğunu o saniye anladık.İsmail'in saç ve sakalları birbirine girmiş ve yıllardır duş almadığı anlaşılıyordu.Gülümsedi ve tuhaf bir sesle "can dostlarım,bende sizi bekliyordum"dedi.Kahkahalar atarak mağaranın çıkışına doğru koşmaya başladı.Bizde onun arkadasından gitmek için fırladığımız anda mağara koridorundan odaya giriş yeri olan geçit bir anda yıkıldı.Yolumuz resmen kapanmıştı.

 Hiçbir şeye anlam veremiyorken yapacağımız tek şey ellerimizle yıkılan yeri açmaya çalışmak oldu.Bir yandan taşları kaldırırken bir yandanda İsmail'in neden böyle yaptığını tartışıyorduk.Biz toprağı kazdıkça yukarıdan topraklar dökülüyor ve pekte ilerleme kaydedemiyorduk.Saatler saatleri kovaladı ve ertesi günün sabahında geçebileceğimiz kadar bir oyuk oluşturduk.Mağaranın dışına güç bela kendimizi attık.Arabaya yöneldiğimizde arabanın tüm lastiklerinin patlamış olduğunu gördük.Sanırım bunu İsmail yaptı.Caner arabanın bagajını açıp sandviç ve su dağıttı.Karnımızı doyurduk ve birer sigara yakıp yere uzandık.O surada İsmail'in o tuhaf kahkahası duyudu.Çalıların arasından elinde bıçakla bize doğru koşmaya başladı.Hemen yerimizden fırladık ve bıçak darbelerindan korunmaya çalıştık.Bu sırada Eşref kolundan bir kesik darbesi aldı.Hala seri şekilde bize bıçak sallamaya devam eden İsmail bir anda kendini yerde buldu.Çünkü Caner bulduğu kalın bir ağaç dalıyla kafasına sertçe vurmuştu.Bagajdan çıkardığı plastik kelepçe ile ellerini ve ayaklarını sağlam bir şekilde bağladık.Artık İsmail'i konuşturmanın vakti gelmişti...

Şayt-ı Düğüm 2 (Yaşanmış Cin Vakası)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin