İsmail'e kötü davranmak istemiyorduk.Çünkü onun akli dengesini yitirdiğini biliyorduk fakat yaptığı şeyde affedilemezdi.Eğer onu daha erken fark etmeseydik belkide içimizden birilerini öldürebilirdi.İsmail'i güç bela tutup mağarayanın girişindeki özel yerimize getirdik.Dizlerinin üzerine çökmüş kelepçeli vaziyette öylece duruyordu.Ona ilk soruyu ben sordum."Neden?".İsmail pis bir sırıtışla "özür dilerim.İlk gördüğümde sizi tanıyamadım"dedi.Bize attığı o gülüşten dolayı bu söylediği pek inandırıcı gelmedi ve sormaya devam ettim."Sen tanımadığın her insanı bıçaklamaya mı çalışıyorsun"dedim.Yine o tuhaf sırıtışını yaptı ve "sadece korktum"dedi.Aslına bakılırsa söyledikleri doğru olabilir.Çünkü akli dengesi yerinde değildi.Fakat onun ellerini ve ayaklarını çözmemiz ise bizim için riskliydi.Bende onun önüne geçip karşısında dizlerimi çöktüm."Geçenlerde bir rüya gördüm.Sende bu rüyayı gördünmü.Hani çocukken gördüğümüz o rüyanın aynısı olan...".İsmail başını öne eğdi ve "evet.Eğer elimi çözerseniz size yardım ederim"dedi.Bir süre düşündükten sonra bunun mümkün olmadığı kanaatına vardım.Arkadaşlarla mağaranın dışına çıktık.Kendi aramızda durumu tartışmak için küme oluşturduk.Yakın köylerde bu durumu çözebilecek bir alim yada hoca varsa bulup bu sorunu çözmemiz için yardım isteyecektik.Mağaradan İsmail'i aldık.Sadece ayak bileklerindeki kelepçeyi çözdük.Arabanın lastikleri patladığı için köye kadar beraber yürüdük.Köyde sadece Melike'nin arabası vardı.O arabaya 7 kişi yığmamız imkansızdı.
Bu yüzden Melike ve Yakup hoca bulmaya gidecek , bizde bu sırada İsmail'in evine girip bekleyecektik.Melike ve Yakup arabaya atlayıp yola koyuldular.Bizde İsmail'in kollarından tutup evine doğru yol aldık.Caner evin kapını kırdığı için kapıyı açma konusunda zorlanmadık.İçeri girdik ve dışardan gelebilecek tehlikelere karşı kapının arkasına avluda duran sandığı yasladık.Odaya geçtik.İsmail'i kapıdan uzak olan yere oturttuk.Bizde etrafına oturup sessizce beklemeye başladık.İsmail pis pis sırıtarak "işiniz bitti"dedi.Caner o an çok bunalmış olacakki ayağa kalkıp İsmail'in yuratına sağlam bir tekme attı.Hemen yerimden fırlayım Caner'i İsmail'den ayırdım.Caner öfkeyle bağırarak "senin derdin ne lan.Ne yapmaya çalışıyorsun ?Çocukluğumuz beraber geçti.Asla birbirimizi yarı yolda bırakmadık."dedi.İsmail biraz duraksadı ve "siz beni yarı yolda bıraktınız.Büyük belalar geldi başıma ama siz yoktunuz"dedi.İsmail'in bu sözü bizi oldukça şaşırttı.Çünkü biz birbirimizi asla yarı yolda bırakmamıştık.Feride İsmail'in yakasına yapıştı ve ağlayarak "ulan ne zaman yarı yolda bıraktık.Biz seni her zaman sevdik.Kardeşimizdin lan sen bizim"dedi.İsmail "buraları terk ettiğinizde köyde birtek ben ve ailem kaldı.Çünkü paramız yoktu ve bir Allah'ın kulu gelip bizimde burdan kaçmamıza yardım etmedi.Sizler sırtınızı dönüp çekip gittiniz.Ben her gece onların saldırısına uğradım.Önce annemi, daha sonrada babamı kaybettim.Tek başıma ışıksız gecelerde onlardan kaçmaya uğraştım.Köyde bu işler olmayınca ormana kaçtım.Ormanda da onlardan kurtulamadım.Resmen kafayı yedim.Yan köye gidip sığındım.Ama insanlar bana sahip çıkmak yerime boynuma köpek tasması bağlayıp kahvehanede oynattılar.Köyde herkes sinirini benden çıkarırdı.Sürekli döverlerdi.En son köylülerden biri köpek dövüşleri için yetiştirdiği kangalını üzerime saldı.Köy meydanında o köpek beni parçalarken herkes izledi.Bir tane insan oğlu gelip elimden tutmadı.Bende son çareyi kendimi cinlere bırakmakta buldum.Onlarla kendimi sattım.Büyüler öğrendim.Güçlendim.O köyde bana kim eziyet ettiyse en sevdiklerinin hayatıyla oynadım.Hepsinden intikam aldım.Geriye bir tek siz kaldınız.Sizin arkanızdan sürekli büyüler yaptım.O rüyaları görmenizide ben sağladım.Çünkü sizi bu köye çekip intikamımı almak istedim.Sizlerde sazan gibi düşüp geldiniz.Geldiğiniz dakikadan beri çatılarda,çalılıklarda sizleri izledim ve en sonunda mağarada yakaladım.Siz şuanda ellerimi ve ayaklarımı bağladınız.Bu oyunu kazandık sanıyorsunuz ama yanılıyorsunuz.Ben hepinizden intikamımı alıcam" dedi ve arkasında yine o pis sırıtışını yaptı.
Duyduklarımızdan sonra resmen şok geçirdik.Bu sefer anlattığı herşeyin doğru olduğuna inandık.Fakat kendini cinlere satıp büyüler yapmaktansa yan köyde sefalet içinde ölmesi daha iyidir.Ayrıca tüm bu olanlardan dolayı bizi suçluyor.Biz İsmail'in ailesinin köyden çıkamadığını bilmiyorduk.Bilsek bile o yaşta onlara ne kadar yardımcı olabilirdik ki ? Akşam saatleri yaklaşıyor ve hava hafiften kararıyordu.Melike ve Yakup bir an önce buraya gelmezlerse bu gece yine korkunç saldırılara uğrayabilirdik.Saat yaklaşık 20:30 sularında köy meydanında araç korna sesi duyduk.Hemen Caner'le İsmail'in kollarına girip köy meydanına ilerledik.Aracın yanında Melike,Yakup ve birde siyah sakallı,siyah giyinimli,hafif kilolu ,yaşlı bir adam vardı.Adam bizlerin elini sıktı."Merhaba gençler ben Özkan".Bizde ona isimlerimizi söyledik ve tanıştık.Ardından Özkan Hoca bize bir eve girmemizi söyledi.Tekrar İsmail'in evine döndük.Odaya girdik ve İsmail'ide yan odaya kilitledik.Yerdeki minderlere oturduk.Özkan Hoca "gençler önce kendimden bahsedeyim.Ben medyumluk yani halk taribirinde üfürükçülük yapıyorum.Merak etmeyin sizlerede yardımcı olacağım.Yolda gelene kadar kızımız arabada tüm yaşadıklarınızı ve neden buraya geldiğinizi anlattı.Ben sorularınızın cevabını bulacağım"dedi.Ardından hemen atıldım ve İsmail'in az önce bize odada bahsettiği konuyu anlattım.Özkan Hoca başını salladı ve "anladım.Şimdi sizler bana istediğim bazı şeyleri getireceksiniz.Bende sizlere sol göstereceğim"dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şayt-ı Düğüm 2 (Yaşanmış Cin Vakası)
ParanormalKorku hikayelerini seslendirdiğimiz youtube kanalımıza abone olmayı unutmayın. https://www.youtube.com/@MuhurluKalem Şayt-ı Düğüm eserinin çok beklenen 2.Serisi çıktı.Köyde doğup büyümüş ve daha sonra bazı sebeplerden dolayı ayrı şehirlere göç etmiş...